GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
3 Aralık 2010 Cuma

Baykal ve Sav kurultay ittifakı yapar mı?

Gazetelere, medyaya bakarsak yapar, yapabilirler. Ne de olsa ’‘eski dosttan, düşman olmaz’’ demiş atalarımız.’¶ CHP’’nin önceki genel başkanı Baykal ve önceki genel sekreteri Sav, kendilerini tamamen tasfiye etmeyi kafasına koymuş görünen Kılıçdaroğlu’’na kurultayda bir ders vermek için güç birliği yapar mı?
Partinin içinden geçtiği süreç doğru algılanırsa, bu türden haberlerin ’‘normal’’ hatta kasıtlı olduğu söylenebilir.  ’‘Ateş olmayan yerde duman tütmez’’ diyenlere inat, bu türden haberlerin de 3 Kasım’’da başlayan tasfiye sürecinin devamı niteliğinde, taktiksel yayınlar olduğu kanaatindeyim.
Tam bir bilgi kirliliği yaşanıyor anlayacağınız. Kamuoyunun, medyanın ve belirli bir kesimin eğilimi Kılıçdaroğlu’’nun ’‘Yeni CHP’’yi istediği gibi’’ dizayn etmesi yönünde’… İktidar iddiası nedeniyle Kılıçdaroğlu’’na açık çek veriyor bu savı destekleyenler. Ve de kamuoyuna yapılan serviste (Ki kimi zaman bu servisi bizzat Kılıçdaroğlu’’nun kendisi de yapıyor) hem Sav hem de Baykal, eski CHP’’yi temsil eden, başarısız, statükocu isimler olarak tanımlanırken, basit bir PM seçimi bile ’‘eski-yeni mücadelesi’’, ’‘değişim ve statükonun yarışı’’ olarak sunuluyor.
Halbu ki gerçek bu mu? Açıkçası şüpheliyim. Kılıçdaroğlu verdiği bazı sözleri unutturmak, gündemi değiştirmek adına milletvekili adaylarını onaylamak dışında anlamı olmayan Parti Meclisi seçimini eski ve yeninin mücadelesine dönüştürmeye çalışıyor sanki. Ve bu klasik taktik işi/siyaseti biraz bilenler cephesinden çok net görülüyor. Hatta sırıtıyor’… 18 Aralık’’taki kurultayın tek bir gündemi var. 80 kişilik Parti Meclisi’’ni seçmek.  Söz verildiği üzere ’‘demokratik tüzük’’ ’‘çarşaf liste’’ hatta istenirse ’‘genel başkanlık seçimi’’  gibi maddeler yok. Sadece Parti Meclisi’… 2 ayda bir toplanan, milletvekili adaylarının belirlenmesine kadar en fazla iki toplantı yapacak olan, ama Haziran 2011 seçimleri için vekil listelerini onaylayacak olan kurul.
Peki, ne olacak Parti Meclisi yenilenince?  CHP daha demokratik, devrimci/halkçı bir partiye mi dönüşecek? Yoksa, emektarların tasfiye edildiği, yenilerin başkalaştırdığı bir partiye mi? Açıkçası Kılıçdaroğlu’’nun öncelikli amacının yazdığı vekil listelerini tartışmadan onaylayacak, ’‘emme basma tulumba gibi kafa sallayıp, el kaldırıp, indirecek’’  bir yapı kurmak olduğunu düşünüyor, görüyorum. Hani Türkiye’’nin her yerinde ön seçim yapılacaktı? Ön seçim yapılırsa PM’’ye gerek var mı? Demek ki önseçim de, çarşaf liste gibi başka bahara?  Ölme eşeğim ölme’…
Meseleyi ’‘eski ve yeni’’ mücadelesine dönüştürmek için yapılacak ilk şey, eskileri yan yana getirmek, aynı torbaya doldurmaktır. Çoğunlukla hesabı toptan kesmek amaçlanır.  Bu tür haberlerin iki amacından biri budur en azından. Diğer amaç iki eski dostun olası birlikteliğine daha başından limon sıkmaktır. Ki bu yönüyle ’‘ittifak’’ haberlerinin ilk amacına ulaştığı söylenebilir şimdiden.  İlk açıklama Baykal’’dan geldi ve Sav ile ittifak iddialarını yalanladı yılların tecrübesi. Ama siyasette dün dündür kuralını bilen tek isim Kılıçdaroğlu ve arkadaşları değil tabi ki.  Yılların tecrübesi, kurt siyasetçi Baykal da gayet iyi bilir bu kuralı. Defalarca uygulamışlığı vardır en azından. Ve anladığım kadarıyla Deniz Bey oynanan oyunun farkında.
3 Kasım’’da Baykal’’ın iki yıl önce kendisi için hazırlattığı ’‘tek adam tüzüğüne’’ sığınarak 5 ay önce kendisini genel başkan yapan Sav’’ı tasfiye eden Kılıçdaroğlu, ’‘çarşaf liste’’ sözü verdiği basın toplantısına ’‘CHP 53 yıldır iktidar olamıyor’’ sözleriyle başlayarak, Sav ve Baykal’’ı aynı torbaya koyup, karşısına alıyordu zaten.  Çünkü CHP 53 yıldır iktidar olamıyorsa, bunun birinci sorumlusu 18 yıllık genel Başkan Deniz Baykal’’dı’… 10 yıllık ikinci adam Sav’’dan önce tabi ki.
Belki de Baykal’’ın Karadeniz turunda yaptığı, ’‘Muhalefet de erdemdir’’ açıklaması Kılıçdaroğlu’’nun bu yaklaşımına yanıt niteliğindeydi. Düne kadar Deniz Baykal, PM’’de yer almak dahası arkadaşlarının Parti Meclisi’’nde temsil edilmesini istiyordu. Bugün aynı şeyleri istediğini sanmıyorum.  Medya pompasıyla kamuoyunu hatta iktidara susamış tabanı harekete geçiren ama  örgütteki  Baykal, Sav etkisini hala kıramayan Kılıçdaroğlu, elindeki tüzükle yıkılmaz bir güç olsa da delege iradesinden korkuyor, çekiniyor. Çarşaf liste ve de genel başkan seçiminden kaçma nedeni bu olsa gerek.  Başta Gürsel Tekin olmak üzere son dönem öne çıkan pek çok ismin sonu anlamına gelebilir çarşaf liste’… Ve de Kılıçdaroğlu’’nun niyeti, taktiği açık. ’‘Eski-yeni ayrımı yapılsın, eskiler aynı torbaya konulsun, iktidara susamış tabanın rüzgarı, medyanın gazı ile yeni CHP’’nin önü açılsın’’
 İttifak haberleri de bu amaca hizmet ediyor zaten. Bilerek ya da bilmeyerek Kılıçdaroğlu çok tehlikeli hamlelere imza atıyor. CHP içinde ’‘eski-yeni’’ ayrımı yapmak en azından hükümetin Kürt, Alevi açılımı kadar zararlı ve bölücü sonuçlar doğurabilir. O nedenle çok dikkatli olunmalıdır. Örgüt tabanında bir grup diğerine ’‘öteki’’ gibi bakmaya belirli bir zümre (ki Kılıçdaroğlu’’na yakın olanlar) şımarmaya başladı. Kurultayda yapılacak ’‘eski-yeni’’ mücadelesi, parti içinde tartışılan eksen kaymasını netleştirecek, tamamlayacak sonuçlar doğurabilir. O nedenle gün birlik ve beraberlik günü olmalı, tehlikeli söylemlerden kaçınılmalıdır.
İnanıyorum ki, hem Deniz Bey hem de Önder Bey seçim arifesinde bu türden tehlikeli gelişmelere meydan verecek adımlar atmayacaktır. ­En azından ikisi de bugüne kadar, ’‘seçimde başarısız olursak’’ ’‘hadi bize eyvallah der, çeker gideriz’’  dememişler, demeyeceklerdir.  Çünkü, siyaset uzun soluklu bir maratondur ve bu maratonda sadece sizin koşmanız yetmeyebilir. İktidar olmak kadar, onurlu muhalefetle iktidarı kontrol etmek de önemli ve tarihi misyondur.
Ben sanmıyorum ki ne Sav ne de Baykal, Kılıçdaroğlu’’ndan şu veya bu şekilde aykırı bir talepte bulunmayacaklardır. Ama bu kurultay CHP’’nin nereye gittiğinin tartışıldığı, tüm yapıların düzgün bir temsille, tasfiye amacı güdülmeden, birlik beraberlik hamurunda yoğrulduğu, iç savaşın bitirildiği, savaş baltalarının bir daha çıkarılmamak üzere gömüldüğü bir kurultay olmalıdır.
Türk siyasi hayatının ihtiyacı olan budur.
Yoksa ’‘kaptı, kaçtı’’ mantığının güdüldüğü, ’‘vur abalıya’’ denilmek suretiyle tarihsel bir sürecin tüm faturasının birkaç isme çıkarıldığı, hesaplaşma kurultayına dönüşürse 18 Aralık’’taki toplantı’… Baykal ve Sav’’ın salondaki bir hareketiyle bile çok şey değişir. Çünkü 80 yıllık bir siyasi gelenekten gelen, devlet kuran bir parti olan CHP,  oldu-bittiyle ele geçirilemeyecek kadar  omurgalı bir siyasi yapıdır.
Tüm tutarsızlıklarına ve yanlışlarına rağmen iktidara gelmekse Kılıçdaroğlu’’nun gerçek amacı, rüzgarın önündeki kuru bir yaprak ya da sele kapılan bir tahta parçası gibi amacı belli olan bir kısım medyanın, iç ve dış mihrakların etkisinden sıyrılıp, gerçeklerle yüzleşmelidir.
’‘53 yıldır bu parti iktidara gelemedi’’  diyerek yarım asırlık emeği bir çırpıda, kullanılmış bir mendil gibi kenara atmak yerine, o emeğin üzerine neyi/nasıl koyabileceğini tartışmalı, eldeki bulguru koruyarak, yeni kuracağı sağlam bir ekiple gitmelidir Dimyat’’a pirince.
Yoksa 18 Aralık’’ta salondan şu veya bu şekilde vize alacak olan Yeni CHP, yedi ay gibi kısa sürede misyonunu tamamlar,  tek kullanımlık, depozitosuz bir şişe gibi eskiyip,  geldikleri gibi giderler.
Zaten öyle demiyor mu Sayın Kılıçdaroğlu, ’‘Hadi bize eyvallah der, çeker gideriz’’
 İyi mi olur peki? Bence yazık olur? CHP’’nin tarihsel mücadelesi yara alır. Parti ekiplerin deneme tahtasına döner. Baştaki soruya dönersek; Sav ve Baykal kurultay ittifakı yapar mı? CHP’’yi bugünlere getirmek için ciddi emek veren, bugünün umudu Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını yaratan, öne çıkaran, partinin iktidarını en az Kılıçdaroğlu kadar isteyen (onun kadar aceleci olmamakla birlikte) iki tecrübe abidesi, CHP’’ye zarar verecek hiçbir adım atmaz, atmayacaktır. Tabi ki ittifak ’‘zarar’’ ise’…
 Not: Aziz Başkan ve ekürisi Alaattin Yüksel Ege turunda... Kurultay'da çarşaf liste olmasın çalışması yapıyorlar. Kılıçdaroğlu'nun 'Yedi ay sonra çeker, gideriz' açıklamasından sonra Aziz Başkan'ın görüşü değişebilir kanımca...Ne de olsa dün dündür, bugünse bugün...