GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
23 Temmuz 2010 Cuma

Baykal ’‘evet’’ der mi?

 
CHP’’nin eski lideri Deniz Baykal’’ın üzerindeki en önemli yafta ’‘hizipçi’’ kişiliğine yöneliktir. Kaset skandalıyla istifa etmek zorunda kalan ve ’‘istifasındaki dönüş kararlılığı’’ Genel Sekreter Sav’’a takılan CHP’’nin eski liderinin ’‘Angora cephesi’’ yaratmaya gayret sarf ettiği de siyaseti biraz takip edenlerin malumudur.
Peki, Sayın Baykal, merhum Ecevit’’in deyimiyle, ’‘hizipçi’’ kimliğini bir kenara bırakıp, partisinin Gandi Kemal’’le yakaladığı havaya katkı mı sağlayacak; yoksa ’‘Can çıkar, huy çıkmaz’’ diyenleri haklı çıkarıp, parti içi iktidar hesaplarına geri mi dönecek?
Bunu zaman içinde göreceğiz. Ama genel kanaat ve ilk emareler, ’‘Can çıkar, huy çıkmaz.  İnsan 7’’sinde ne ise 70’’inde de odur’’ diyenlerin haklı çıkacağını gösteriyor.
Şimdi nereden çıktı bu Angora Cephesi diyenleriniz olacaktır?
’‘Angora’’ Sayın Baykal’’ın oturduğu semtin dahası evinin bulunduğu sitenin adı.
 
Ve Angora ibaresini siyasi terminolojimize kazandıran isim Eski MYK Üyesi Savcı Sayan.
Bir röportajında Baykal’’ın siyasi geleceğine dönük soruya yanıt verirken şu ifadeyi kullanmıştı: ’“Angora’’nın duvarları ve çeperleri Angora Aslanını zapt edebilecek kadar güçlü değildir’”
Angora Aslanı’’ndan kastın Baykal olduğunu söylememe sanırım pek çoğunuz için gerek yok.
Sayan’’ın ifadesini biraz daha açarsak, Baykal’’ın şu an hapsedildiği Angora’’nın duvarlarını yıkacak güçte olduğu sonucu çok rahat çıkar.
Angora Aslanı’’nın yani Baykal’’ın bir süredir memleketi Antalya’’dan verdiği manidar demeçlerin yanı sıra birkaç gün önce yine Angora Evleri’’nde gerçekleşen Sarıgül zirvesini de hesaba kattığınızda ortada ’‘bir dönüş planı ya da senaryosu’’  olduğunu söylemek siyaseten çok uç bir tahmin/varsayım sayılmaz.  
Ne işi var Sarıgül’’ün eski kanlısının evinde? Ve çok özel görüşme basına nasıl/ne şekilde ve kim tarafından sızmış/sızdırılmış olabilir?
Öncelikle Sarıgül cephesinden bakalım’… Kılıçdaroğlu’’nun CHP’’nin dümenine geçmesi ve yakaladığı iktidar havasıyla birlikte partileştirmeye çalıştığı TDH’’nın içi/dışı, kadrosu boşaldı.
Bir süre patinaj yapsa da, TDH’’da yolun sonuna geldiğini gören/gösterilen Sarıgül, örgütüne bile danışmadan Kılıçdaroğlu’’na destek vaadinde bulunup kenara çekildi.  
Parti kurma işini iki yıldır, şu veya bu gerekçeyle erteleyen, Baykal’’a yönelik uluslar arası komplodan sonra aynı uluslararası güçler tarafından ’‘adaysız kalması beklenen’’ CHP’’nin başına getirileceği iddia edilen Sarıgül!
Yani, Baykal’’ın Angora’’ya çekilmek zorunda kalmasıyla, Sarıgül’’ün TDH’’dan çekilmek zorunda kalması neden ve sonuç ilişkisi açısından benzerlik gösteriyor.
 
Sav’’ın zamanında hareketi ile örgütte ve kamuoyunda oluşan Gandi rüzgarı’…
İkili arasındaki bir diğer ortak nokta ise Pensilvanya’… Baykal’’ın giderayak ’‘selam’’ gönderdiği Pensilvanya ile Sarıgül’’ün iki yıl önce ziyaret edip, dönüşünde TDH’’nın temelini attığı Pensilvanya’…
Ve en önemli/büyük ortak nokta, ortak düşman’…Yani, Genel Sekreter Önder Sav.
2005 kurultayından bu yana görüşmediği iki kez partiden attığı/attırdığı Sarıgül ile Baykal'ın bugün yan yana geliyor olmasının altındaki en önemli neden, ’‘düşmanımın düşmanı, dostumdur’’ anlayışından başka ne olabilir ki? İnsani ilişkiler mi? Geçiniz lütfen...
Çünkü Sav, Sarıgül’’ün eski, Baykal’’ın yeni düşmanı’…(siyaseten)
Çünkü, Sarıgül hakkındaki akçeli dava iddialarını 2005 kurultayı öncesi gündeme taşıyan ve Baykal’’ın da geri dönüş planını suya düşüren O.
Özetle, Genel Sekreter Sav makamını ve gücünü korudukça ne Baykal’’ın ne de Sarıgül’’ün CHP’’nin başına geçme planı hayata geçmeyecek. İşte size ’‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’’ yaklaşımına sağlam bir gerekçe’…
İkili (Baykal-Sarıgül) cephesinden bakıldığında; Genel Sekreter Sav ortak düşmana dönüşürken, sokağın, halkın/örgütün umudu, başbakan adayı Kılıçdaroğlu, siyasi tecrübesi nedeniyle ’‘kolay’’ lokma görüntüsü veriyor.
Yeter ki Genel Sekreter Sav, aradan çekilsin’…
Peki, ne olabilir sonuçta’… ? En uzak, belki de en yakın ihtimali söylüyorum. Kaset skandalı gündemdeki yerini korudukça siyaseten dirilmesi mümkün görünmeyen Baykal’’ın referandum sonrası genel başkan adayı Sarıgül olabilir mesela...
Ve de Sarıgül, bu haberi servip edip Angora Cephesi’’ne yaklaştığı mesajını vererek bir ayı aşkın süredir beklediği, Gandi'nin resmi davetini hızlandırma stratejisi izlemiş olabilir.
 
Diyelim ki Angora cephesi diye bir şey yok. Ve diyelim ki Angora’’daki kritik görüşme tamamen tesadüf ya da insani’…
Peki, iki gün önce Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan CHP MYK’’sı İzmir’’i yakından ilgilendiren önemli bir karar aldı. Hakkında çok sayıda siyasi/ticari içerikli şikayet bulunan, iki üst düzey yetkilisi temizlik işlerine dönük operasyonla tutuklanan Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’’nın soruşturulması için bir komisyon kurdu. Başkanlığını Genel Sayman Faik Öztrak’’ın yapacağı özel bir komisyon’…
Tatı ve yanlıları ise CHP üst yönetiminin soruşturmasına kongre sürecinden kalma siyasi bir kılıf bulma gayretinde. İddiaya göre yılların DSP’’lisi Tatı, Baykalcı olduğu için soruşturmaya tabi tutulmuş.
Ve yine iddiaya göre soruşturma Sav ekibinin provokasyonu ile yapılmış’…
 
Tatı yanlılarına verilecek tek bir yanıt var aslında. Eğer Genel Sekreter Sav, İzmir’’deki Baykalcı belediyeleri soruşturmak, ya da eski Baykal ekibine mesaj vermek gibi bir dert içinde olsaydı, Tatı gibi en fazla bir yıllık, konjonktürel Baykalcı’’dan değil, Cevat Durak gibi yılların Baykalcısından başlardı.
Tatı ve yanlıları ya operasyonun daha çok Kılıçdaroğlu imzasını taşıdığını göremiyor ya da Baykalcı kılıfı siyaseten daha kolaylarına geliyor.  
Sadece ’‘Baykalcı kılıf’’ bulmak olsa iyi’… Dahası da var.
CHP MYK’’sının hakkında üst düzey soruşturma başlattığı Tatı, oğlunun düğünde nikah şahidi olarak Deniz Baykal’’ı davet ediyor. Ve Baykal da bu davete ’‘evet’’ diyor.
8 Ağustos’’ta Eski Genel Başkan Baykal İzmir’’de nikah şahitliği yaparken aynı tarihlerde Genel Sayman Faik Öztrak başkanlığındaki heyet, Baykal’’ın nikah şahitliği yaptığı adamın babasını sorgulayacak. İşte size Angora cephesinin bir somut örneği daha’…
 
**
Ve Ankara kulislerinde, İzmir’’deki kimi çevrelerde konuşulan korkunç senaryo’…
Deniz Baykal 12 Eylül’’deki referandumda ’‘evet’’ oyu kullanacak. Sadece Baykal mı?
Angora cephesi toptan ’‘evet’’ diyecek’…
Yıllarca neredeyse her konuda ’‘hayır’’ diyen Baykal ve ekibi, sırf Kılıçdaroğlu yönetimini yıpratmak için, kendi döneminde hazırlanan parti politikasını terk etmek suretiyle, AKP ile aynı oyu kullanma hainliğini göze alabilir mi?
Ben bu kadarına ihtimal vermiyorum, dahası vermek istemiyorum.
Referandumun ardından, ’‘hayır oylarının’’ oranına göre olağanüstü kongre süreci başlatmak, genel seçim öncesi Kılıçdaroğlu yönetimini köşeye sıkıştırmak gibi parti içi hesap için Türkiye’’nin geleceği ile oynama ihanetini, Brütüstlüğünü göze almaz Baykal ekibi’…
Ekibinden bazı aklı evveller böyle bir şeyi akıllarına getirmiş, sağda solda konuşmuş olsalar bile Deniz Bey’’in bu ihanete pirim vereceğine inanmıyorum.
Bu olsa olsa basit, adi bir siyasi dedikodudur.
AKP ve Tayyip Erdoğan cephesinin CHP’’yi referandum öncesi içine kapatmak için ürettiği bir safsatadır.
Baykal hakkında her şeyi söyleyebiliriz belki. Ama ’‘Hain, Brütüst’’ diyemeyiz. Çünkü Deniz Baykal, hizipçi kimliğini öne çıkarmış, yanlış adamlarla çalışmış olsa da yıllarca, bu konularda son derece tutarlı, umurlu, tecrübeli bir devlet adamıdır öncelikle.
O nedenle kulislerde hızla yayılan bu korkunç iddiaya derhal yanıt verme gereği hasıl olmuştur Baykal açısından. Yoksa ’‘sükut ikrardandır’’ kuralı işler ki; bu da Baykal’’ı belki de hiç hak etmediği halde Brütüst yapmaya yeter!
Benden uyarması’…