GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
4 Şubat 2014 Salı

Anketim çoktur, hangisine inanayım!

Derdim çoktur hangisine yanayım diye başlayan o içli türkü geldi aklıma. Ve ‘anketim çoktur hangisine inanayım’ diye devam ettim içimden. Son günlerde ardı ardına yaşanan anket yağmurunda ıslandıktan sonra…
Gün geçmiyor ki 30 Mart’ı sorgulayan bir anketle daha yüzleşmeyelim.
Aslında sorgulanan daha ziyade 17 Aralık… Anket savaşlarında sahaya ilk çıkan İzmirli İntegral’di. Kimilerine göre Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı, tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kimilerine göreyse ‘paralel unsurların, dış mihraklarla’ işbirliği yaparak sahneye koyduğu darbe girişimi olarak tanımlanan, gelinen noktadaysa üzeri örtülmeye çalışılan, 4 bakanı yutan operasyonun seçimlere olan etsiydi söz konusu olan.
İzmirli şirket 17 Aralık’ın 30 Mart’a etkisini sorgulamış, iktidar partisinin yüzde 24’lere düştüğünü, 4 ay öncesine göre Binali Yıldırım’ın da 8 puan kaybederek yüzde 29’a gerilediğini ortaya koymuştu.
CHP’nin oyu yüzde 49, Kocaoğlu’nun oyu yüzde 57’ydi bu ankete göre…
Ve tabi ki ‘güven’ en önemli, en kritik soruydu. Ocak ayının hemen başında yapılan o çalışmaya göre İzmir halkının yargıya güveni neredeyse hiç kalmamış, polise olan güven yarı yarıya azalmış, ‘kumpas kurulduğu’ itiraf edilen TSK ise güven göstergesinde üst basamaklara tırmanmış, 4 ayda 5 puan birden artmıştı. Ardından MetroPoll’ün anketi düştü gündeme. 17 Aralık’ın halka yansımasını ele alan şirket toplumsal algıyı ölçmek adına doğru sorular sormuştu. 17 Aralık’ı ‘yolsuzluk operasyonu’ olarak görenler, ‘darbe girişimi’ diyenlerin iki katıydı mesela. Yüzde 42’ye 24.
Bazı bakanların yolsuzluğa karıştığına inananların oranı yüzde 70’di.
Hükümetin yolsuzluk operasyonu kapatmaya, engellemeye çalıştığını düşünenlerin oranı yüzde 60’a yakındı.
Devlet içinde ‘paralel cemaat yapılanması’ olduğuna inanların oranı da yüzde 57’ydi.
Ve yolsuzluğa destek olmaya devam ederse AK Parti’den desteğimi çekerim diyenlerin oranı yüzde 90,9. Özetle ‘paralel yapılanma da var yolsuzluk da’ şeklinde okunabilecek bu araştırma İzmir’de İntegral’in yaptığı çalışmayla paralellik gösteriyordu.
*
Buraya kadar anlattığım iki çalışma daha çok toplumsal algıyı ölçmeye dönüktü. Son birkaç gündür de doğrudan 30 Mart’ı sorgulayan çalışmaları öğrenme fırsatı bulduk. Önce Hakan Bayrakçı’nın SONAR’ı ve AK Parti’nin GENAR’ından..
Sonra Haber Türk’ün periyodik olarak çalıştığı Konsensus’tan…
Ardından Zaman Gazetesi’nin Cihan’ından…
Ve son olarak Başbakan Erdoğan’ın Almanya seferi öncesinde soru üzerine iç cebinden çıkardığı Konda referanslı çalışmadan…
Metropol ve İntegral’i de eklersek… Elimizde tam 7 anket var demektir.
Hangisine inanalım?
Ortak noktalar tabi ki var. Tamamında iktidar kan kaybederken muhalefet canlanıyor.
Sorun iktidarın ne kadar kan kaybettiği… Başbakan Erdoğan’ın iç cebinden çıkardığı sonuçlar doğruysa 17 Aralık’ın 30 Mart’a etkisi yok denecek kadar az.
Son seçimde yüzde 50 oy alan AK Parti sadece 2,5 puan kaybetmiş görünüyor.
CHP 2, MHP 1,5 puan kazanmış, BDP yerinde saymış.
GENAR’a bakarsa kayıp neredeyse sıfır. Yüzde 49 gibi akıl dışı bir oranı işaret ediyor şirket.
Konsensus ve SONAR’a göre AK Parti’nin oyu yüzde 40-42 bandına düşmüş durumda.
CHP SONAR ve KONSENSUS’a göre yüzde 29’ları geçip 30’a dayanırken CİHAN anketinde yüzde 28.8, KONDA anketinde yüzde 28.2’yle istikrarlı bir tablo yakalamış görünüyor. Ama yükselişte olan tek muhalefet partisi CHP değil. MHP’de ciddi bir yükseliş var. Cihan’a göre yüzde 20’yi gören MHP, SONAR’a göre 18,7, KONSENSUS’a göre yüzde 15,4’ü yakalıyor.
Hatta BDP’nin oyu da 1-2 puan yükselişte görünüyor kimi anketlerde...
*
Diyeceksiniz ki herkesin oyu yükseliyorsa bu seçimin kaybedeni kim?
Zaten komik olan da bu.
AK diyelim ki ‘paralel şirketin’ anketiyle ‘Erdoğan’ın cebindeki anketin’ ortalamasını aldık.
AK Parti’nin oyu yüzde 42’lerde çıkacak. Ve 2009’a oranla AK Parti başarılı kabul edilecek. Çünkü en az 4 puan oyunu yükseltmiş olacak. 
CHP’nin, MHP’nin hatta BDP’nin de oyu yükselirse… Bu seçimin kaybedeni kim olacak?
Yanıtı zor olan soru bu işte. Benim gibi ‘ikisi referandum 5 seçim üst üste kazanan’ iktidar partisine hala yaklaşamayan muhalefettir seçimin kaybedeni diyorsanız bilemem.
Ama kime sorsanız ‘oyumu arttırdım’ diyeceği bir tablo var şu an ortada.
Sadece onlar da değil. Örneğin Cihan anketinde benim dikkatimi çeken husus BBP oyları oldu. Muhsin Yazıcıoğlu’nun ardından ‘fazla sürmez, kapanır’ diye bekleyenler yüzde 2,9’u görünce şaşırmıştır. Saadet Partisi’nin yüzde 1,9’una ise kendi adıma şaşırdığımı söyleyemem. Çünkü son ‘yolsuzluk’ iddialarıyla kafası karışan mütedeyyin kesime en yakın adres SP’dir bence... Ama BBP’nin yüzde 3’te gösterilmesinin tek bir anlamı olabilir bu iklimde. Cemaat desteği… Hem de bu sonucun Cihan anketinde yer almasının şifresi bu olabilir.
En başa dönüp MetroPoll’ün geçen hafta kamuoyuna açıkladığı anketteki bir soruyu hatırlayalım.
Hükümet ile Gülen Cemaati arasında yaşanan gerginlik ve çekişmede hangi tarafın haklı olduğunu düşünüyorsunuz?
Yüzde 45.1: İkisi de haksız. Yüzde 28.5: Hükümet haklı. Yüzde 6.3: Gülen Cemaati haklı.
Dünyanın önde gelen yayın organlarında Gülen’in Türkiye’de 6 milyona yakın seçmeni kontrol gücü olduğu yazılmıştı birkaç yıl öncesinden. Gazeteleri 1 milyonun üzerinde basıp/dağıtılan, okulları, hastaneleri, üniversiteleri, dershaneleri, destekçi şirketleri, esnafları, sade üyeleri, gönüllü ordusu…
Dünyada 200’ün üzerinde ülkede ‘Türk Koleji’ açan ve Türkçe’nin yaygınlaşmasına olan ‘hizmeti’ geniş kesim tarafından alkışlanan cemaatin içeride de hatırı sayılır bir güç olduğu kuşku götürmez bir gerçek. Ki Erdoğan o güce 2010 referandumunda ziyadesiyle ihtiyaç duymuştu. Gülen’in oylamaya günler kala cemaatine yönelik ‘mezardakileri bile kaldırıp ‘evet’ dedirtmek lazım’ şeklindeki talimatından sonra derin bir ‘oh’ çekmişti.
Bir önceki seçimde bindelik dilimlerde kalan BBP’deki tırmanışa ancak bu açıdan anlam yükleyebildim. Peki, cemaat tek bir partiye yüklenebilir mi?
Önümüzde yerel değil de genel seçim olsaydı cemaat bu riske girip gücünü tabelada görmek isteyebilirdi. Ama söz konusu olan bir yerel seçim… Dolayısıyla pek çok aday cemaat üyelerinin aklını çelecektir. Dolayısıyla Gülen’in de son röportajlarında altını çizdiği gibi CHP’ye bile oy verebilirler. Bilhassa İstanbul, Ankara ve İzmir’de…
Sonuçta önceki seçimlerde ‘blok halde’ AK Parti’ye gelen cemaat oylarının bu kez adres değiştirdiğini söyleyebiliriz. Ve bu oyun AK Parti’den ne götürdüğünü 30 Mart akşamı daha net göreceğiz. Ya da oyların adresinin neresi olduğunu…
Kaldı ki AK Parti’deki kaybı sadece cemaatle açıklamak mümkün değil. Gezi Parkı, Yeni Türkiye söylemleri, Muhafazakâr çıkışlar, Cumhuriyet, Laiklik, Atatürk gibi değerlere dönük erozyonik faaliyetler ve de Çözüm Süreci… Hepsi az da olsa bir şeyler götürecektir.
Kaldı ki tüm bu gelişmelerin ışığında 2009’da yüzde 38,5’e düşen ve ‘mesajı aldık’ diyen Erdoğan’ın bu kez 35’in de altına düşmesi benim için sürpriz değil.
1989’da ANAP’ın, Merhum Özal’ın ‘kulağını çekmek’ için sandığa gidip ‘adeta koparan’ Türk halkı, 30 Mart öncesi de olan bitene kendince benzer bir anlam yüklemiş, kararını da vermiş görünüyor. Ve bu açıdan bakıldığında 30 Mart bir nevi ‘referandum’ niteliğinde geçebilir.
Erdoğan ve kurmaylarıyla ‘tamam mı, devam mı’ seçimi… Ve sandığa bu psikoloji hâkim olursa ben tablonun Erdoğan’ın iç cebinden çıkardığı anket gibi olmayacağına inanıyorum.
Dahası sessiz ve bilenmiş bir çoğunluğun varlığını hissediyorum.  
Tabi ki 50 gün sonra Türkiye’de hangi rüzgârın hangi yönden kaç şiddetinde eseceğini kimse bilemez. Ve bu hükümetin, Sayın Başbakan’ın en iyi bildiği, en başarılı olduğu şey gündem değiştirmek ve de gündeme hâkim olmaktır.
Naçizane tahminim bugün en fazla bu Pazar içindir. Tabi ki Silivri boşalır, adalet geç de olsa yerini bulur, dolar düşer, faiz iner, borsa yükselebilir. Yolsuzluklarla mücadele konusunda da birkaç sağlam adım attık mıydı?
Al sana bahar havası… Gelsin yüzde 45-47…
Bilmem anlatabildim mi?