GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
26 Şubat 2011 Cumartesi

Alın size istikrar!

Uzmanları bile ’‘tutkusuz’’ diye tanımladıktan sonra seçim sürecine yönelik ’‘genel’’ kabullenişi iyiden iyiye hem de iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Ne olacak 12 Haziran akşamında?
CHP iktidar olacak ya da koalisyonun büyük ortağı olacak diyebilenleriniz var mı?
Dört-Beş CHP’’liden ancak 1’’i inanıyor buna. Başka bir deyişle; 4 CHP’’liden 3’’ü inanmıyor.
Ne olacağını ben söyleyeyim’…
Başbakan muhtemelen Ankara’’da ya da İstanbul’’da’… Bir balkon bulup, ’‘üçüncü balkon’’ konuşmasını yapacak. ’‘Bize oy vermeyen yüzde 50’’nin de baş(ba)kanı olacağız’’ diyecek. Sonra yine bildiğini okuyacak tabi.. O ayrı. Muhalefet cephesi çaresiz’…
Ancak dibine kadar endişe dibine kadar korku var bu cephede.
Nasıl olmasın ki?
İşte Yüksek Yargı operasyonu! Ne kadar badem bıyıklı bürokrat/hukukçu varsa Yargıtay’’da.
Adı AKP’’nin savcısı ya da hakimine çıkmış ne kadar hukukçu varsa Yargıtay’’a/Danıştay’’a taşındı. Karar kime ait. Tabi ki ’‘bağımsız’’ HSYK’’ya’… Bir süre önce elleşlenen, bademleştirilen HSYK’’ya’…
Kör göze parmak misali’…
Yüksek Yargı değil, Kozmik odacıdan ne idüğü belirsiz Ergenekon iddianamesi yazarlarına kadar, iktidarın ekmeğine yağ sürmüşler topluluğu adeta. Adam mı bulamadınız be mübarekler! Koskoca hukuk sisteminde adam mı bulamadınız. Yoksa diyet mi ödediniz, ödüyorsunuz?
Oysaki ihtiyacımız olan, söz verildiği üzere ’‘bağımsız/tarafsız’’ bir yargıydı. Reform yapılmış, sorunları çözülmüş, hızlandırılmış, tarafsızlaştırılmış yüksek yargı.
Dün ’‘CHP’’nin yargısı’’ olmakla eleştirilen yüksek yargının bugün ’‘AKP’’nin yargısına’’ dönüşmesi kimin işine yarayacak? Hangi sorunu çözecek?
Bir gün herkese lazım olacak bu yargı. Yargıca da, savcıya da başbakana da’…
Adalet mülkün temeli’…
Ve son günlerde temelinden sarsılıyor.
Bu kadar umarsız, bu kadar aleni yapılıyor artık her şey.
Dibine kadar kadrolaşılıyor.
Türkiye gözümüzün önünde bir şeylere hazırlanılıyor sanki.
Kurbağa tam 8 yıldır, usul usul ısıtılıyor.
’‘Yahni’’ kıvamına geldi sayılır.
Artık rejim mi değişir, sistem mi bilemem?
Korku bacayı sardı. Endişe hat safhada’…
Bir o kadar da teslimiyet, kabulleniş. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın durumu’…
*
Tarihin en yüksek borçlanması, en yüksek özelleştirmesi, rekorlar kıran cari açık’…
Kimseden ’‘tık’’ yok.
Muhalefet desen, hangi muhalefet?
Yılda üç kez kurultay yapan, iç barışını sağlamaktan aciz, kakofoni görüntüsüyle inandırıcılıktan uzak, dere geçerken at değiştiren, kendi seçmenini bile ikna edememiş bir muhalefet.
*
İstikrarmış! Sevsinler’… Olmaz olsun böyle istikrar!
Neyin istikrarı, kime istikrar? Yabancı yatırımcıya, sıcak paracıya’… 1 koyup 5 alan yabancıya’… Yandaşa, candaşa’…
Esnaf istikrarlı şekilde batıyor.
Çiftçi desen malı mülkü satıyor.
Dar gelirli yerinde sayıyor.
Makarna /kömür torbası ikileminde oy veren garip/gruba sayısal olarak artıyor. Hem de istikrarlı bir şekilde. Yandaşlar desen gayet istikrarlı olarak şişiyor, büyüdükçe büyüyor.
Özel hayata müdahale endişesi artıyor.
Muhalife tahammül, demokrasiye saygı azalıyor.
Korku imparatorluğu, telefon dinleme, özel hayatın gizliliğini ihlal sayısı artıyor.
Kadına şiddet, küçük yaştaki çocuklara cinsel istismar, hırsızlık, yüz kızartıcı suçlar tırmanıyor.
Ve toplumsal kutuplaşma’…
Bin yıldır aynı coğrafyada yan yana yaşadığımız, etle tırnak olduğumuz kardeşlerimizle aramıza kırmızıçizgiler çekiliyor. Yok, Kürt, yok Alevi açılımı derken istikrarlı bir şekilde bölünüyoruz. İstikrar mı arıyorsunuz?
Alın size istikrar!
*
İstikrarı yumurta kolisinde, domates-biber-patlıcan okkasında, sıcak paraya dayalı makro ekonomi ve enflasyon rakamlarında arayanlara duyurulur.
*
İyi de ne yapmalıyız? Nasıl yapmalıyız?
Öncelikle yörüngesinden çıkmış bu iktidara haddini bildirmeliyiz.
Nasıl mı? Bir şekilde. En başta yönetime katılarak tabi ki’… Alınan her kararı sorgulayarak’…
Muhalefeti harekete geçirerek, iktidarı sıkıştırarak’…
Topyekûn bir karşıtlıktan, kutuplaşmadan söz etmiyorum. Eğri oturup, doğru konuşmaktan bahsediyorum. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten, diyebilmekten’…
Gerekirse doğruları alkışlamaktan imtina etmeyen, yanlışları en yüksek sesle dile getirmekten korkmayan bir duruştan dem vuruyorum.
*
Mesela sağlıkta, eğitimde’… Hatırı sayılır işler yapıldı bu dönem. Bölünmüş yollar, üniversiteler, modern havalimanları’… Ve toplu konutlar. Binlerce dar gelirlinin sıcak yuvası oldu TOKİ’… Demokratikleşme adına da bazı adımlar atıldı, atılmasına’…
Ama yetmedi, yetmiyor.
Acilen reforma ihtiyacı olan yargıya, yüksek yargıya yapılanlar zaten az olan umudumu biraz daha kırdı. Gül’’ün hemşerisi, bakanın danışmanı, Pensilvanya’’nın şakirdinden müteşekkil yeni HSYK ve onun atadığı AKP-TAY üyeleri’… Fazlasıyla rahatsız etti beni.
Eskiden kalbi tekliyordu yargının. Şimdi böbreği de alındı.
*
Olmuyor beyler, olmuyor. Zor olan başarmak, yönetmek değil. Zor olan adil olmak, adaletli davranmak... İhaleleri yandaşa verip, badem bıyıklıları devletin zirvesine taşımak değil adalet! Sultan Süleyman’’a bile kalmayan bir dünya’… Size mi kalacak?
Bakın siyaset mezarlığına’… Etrafınıza bakın, yeter. Eski bakan, başbakan, milletvekili, belediye başkanı dolu. Kimsenin yaptığı, kimsenin yanına kar kalmıyor. Ne diyor Sayın Başbakan konuşmalarında sık sık şairin; ’“Baki kalan bu kubbede, bir hoş sada imiş’…’” sözüne atıfta bulunuyor...
Peki, uyguluyor mu, uyuyor mu bu söze? Yoksa ünlü vecizinde olduğu gibi; ’“Durmak yok, yola devam’” deyip geçiyor mu?
Karar sizin.
Not: Kılıçdaroğlu’’nun Ödemiş Mitingi’’ne ve İzmir ziyaretine dair notları Fırat Soylu’’ya bıraktım. Ama Tacettin Bayır’’ın ’‘balıkçı yaka’’ kazağına bayıldım.
Not2: CHP’’de Mardinlilik ’‘out’’ Karslılık ’‘in’’ zamanı’… Belediyeler Kars derneklerine kapılarını sonuna kadar açtı. Bunun adı Gürsel Tekin etkisi’… Ama Tunceli derneklerinde sorun var. Acilen İzmir’’de bir federasyon kurup harekete geçseler iyi olacak. Yoksa Karslılar Üsküdar’’ı geçmek üzere’…