GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
11 Temmuz 2016 Pazartesi

Akademik camianın siyasetle imtihanı

İzmir’in köklü iki üniversitesinde rektörlük yarışı için “er meydanına” çıkma zamanı geldi. 9 Eylül Üniversitesi ve Ege Üniversitesi iki dönemdir kendilerini yöneten isimlerin yerine yenilerini belirlemek için seçime gidecek. Ege’de Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ile 9 Eylül’de Prof. Dr. Mehmet Füzün görevlerini, YÖK Akademik Teşkilat Yönetmeliği nedeniyle iki dönem sonunda “zorunluluktan” bırakacak.

Türkiye’de bürokrasinin, sağlığın, eğitimin hatta son günlerde yargının siyasi tartışmalarla gündeme geldiği bir zamanda “üniversitelerin” durumu ne olur? Buralara da diğer kurumlarda olduğu gibi “siyaset” bulaşır mı?  Öncelikli olarak ifade etmek gerekirse yeni kurulan üniversitelere yapılan ilk atamalar pek tartışılmasa da köklü ve bilinen üniversitelerde yapılan atamalar hep konuşuldu. Yine, yeniden akademisyenlerin kararlarının siyasi irade ile imtihanına tanık olacağız.

İzmir, iki dönem sonra yeni bir akademik hareketi daha başlatmış olacak. Akademik camianın seçim yapacağı Ege Üniversitesi'nde Rektör Yılmaz’ın yerine şimdilik dokuz isim adaylığını açıkladı. Yılmaz 2008 yılının Ağustos ayında 1489 akademisyenin 505’inin oyunu alarak rektör seçildi. Aradan geçen dört yıl süre sonunda yani 2012 yılında ise 1582 akademisyenin 574’ünün oyunu aldı. Yeni yarışta kendisi yok fakat gerçek olan tek şey, oy kullanacak kişi sayısının bu seçim itibariyle 1700’ü bulması oldu.

Gelelim adaylara ve son durumlarına… Yılmaz’ın varisi, koltuğunu bırakmak istediği isim açık ve net... O da şu anda yardımcısı olan Prof. Dr. Yeşim Kirazlı. Prof. Kirazlı Tıp Fakültesi’nde yaşanan iki yıl önceki dekan krizinde Yılmaz tarafından “vekaleten” göreve atanmıştı. Yani, Yılmaz için tam bir görev insanı, ekip lideri. Tam sekiz yıldır Ege’de “kendi düzenini kuran” Yılmaz da kurduğu sistemin devamı için Kirazlı’ya destek veriyor.

Rektör Yılmaz ile aslında arası çok uzak olmayan bir isim daha var. O da Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Özkahya... Aynı zamanda Organ Nakli Merkezi Müdürü ve İç Hastalıları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Başkanı olan Prof Dr. Özkahya’nın, bahsettiğim dekan ataması krizinde yıldızı parladı. Yılmaz, ‘varisi’ Kirazlı’yı vekaleten fakültenin başına getirirken YÖK’e gönderdiği öneri listesinde Özkahya’yı da birinci sıraya yazmıştı. Kısaca, Rektör Yılmaz üniversitede uzun süre ne yardan vazgeçti ne de serden...  Yılmaz daha sonra bir tercih yapmak zorunda kaldı ve o tercihi de Kirazlı oldu.  Prof. Özkahya ise halen aktif olarak sürdürdüğü başhekimlik görevinin ağırlığı ile seçimlerde avantaj yakalayabileceğini düşünen isimler arasında geliyor.

Her seçimde ağırlığı olan ve blok hareket etmeleri nedeniyle seçimlerin dengesini değiştiren tıp fakültesinde isimler bulunla sınırlı değil. Fakültenin eski Dekanı Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu da çalışma yapan isimlerin başında geliyor. Kumanlıoğlu, görevi boyunca Rektör ile yıldızı bir türlü barışmayan isimlerden... Hatta Yılmaz, görev süresi dolan Kumanlıoğlu’nun yerine YÖK’e isim bildirmemiş, fakültenin “asaleten” yönetilmesini geciktirmişti. Üniversitede dekanlık koltuğunda otururken rektörlük yarışına “sağlık sorunları” gerekçesiyle girmeyen Prof. Dr. Kumanlıoğlu’nun hiçbir unvanı yokken katılması üniversitede konuşulan konular arasında yer alıyor.

Bu seçimde adından çokça söz ettiren isimlerin başında Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahir Yağdı geliyor. Başından bu yana örnek aile yaşamına ve sosyal çevresine vurgu yapılan Yağdı’nın en önemli avantajı üniversite içindeki desteği görünüyor. Çünkü Rektör Yılmaz’ın ilk seçimdeki rakibi Prof. Dr. Ata Erdener ile ikinci seçimdeki rakibi Prof. Dr. Mustafa Özbaran meslektaşları Prof. Yağdı’yı destekliyor. Türkiye’nin en başarılı kalp nakil ekibinin önemli isimlerinden birisi olan Yağdı’ya destek için kalplerini birleştirenler üçüncü kez bir araya geliyor.

Bu arada ismi sürekli gündemde olan, her dönem aday olan tanıdık bir isim var. O da Ege Üniversitesi Organ Nakli Sorumlusu Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun… İki dönemdir yarışa giren Prof. Hoşcoşkun ilk seçimde beş, son seçimde ise Rektör Prof. Yılmaz karşısında ikinci sırada yer almıştı. Fakat ikisinde de rektörlüğe atanamadı. Hoşcoşkun aynı zamanda TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın uzun süre başkanlığını Birlik Vakfı’nın İzmir Şube başkanlığını yürütüyor. Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yakın isimler arasında yer alan Hoşcoşkun’un en önemli silahı Birlik Vakfı… Bu vakıf üzerinden kurduğu ilişkileri devreye sokarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönlünü fethetmek isteyen Hoşcoşkun’un siyasi kariyerinde de milletvekilliği aday adaylığı bulunuyor. Sosyal medyayı aktif olarak kullanan, Cumhurbaşkanı ve başbakan ziyaretlerini hiç kaçırmadan karşılama törenlerinde protokolde yerini alan Hoşcoşkun üçüncü kez çıktığı yolda zafere ulaşmak istiyor. İki dönemdir akademisyenlerin tercihine saygı duyan ve seçilen rektörü atayan siyasi irade, bu kez partinin “il başkanlığıyla anlaşamadığı bilinen” birisini atar mı bilinmez ama bu işin yolunun Beştepe’den geçtiği de kesin... Zaten Hoşcoşkun da İzmir’in görüşünün kendisi için bir anlam taşımadığına inanıyor.

Üniversitede sürpriz isimlerin de olduğunu belirtmekte fayda var. Bu isimlerden bir tanesi de Ergenekon Davası ve 28 Şubat soruşturması ile gündeme gelen, uzun süre cezaevinde kalan YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün kardeşi Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz… Aynı zamanda Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Başkanı olan kardeş Gürüz’ün üniversite içindeki ulusalcı kesimin oylarına talip olduğu belirtiliyor. Ayrıca, Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Akın da tıp camiasından yarışa giren isimler arasında yer alıyor.

Tabi bu arada üniversite içindeki “tıp fakültesi” geleneğini kırmak isteyenler de yok değil. Bunların başında ise Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Akın Olgun ile Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadide Kazancı yer alıyor. Olgun ve Kazancı dağınık halde bulunan 1200’ün üzerindeki tıp fakültesi harici oyları hedeflerken yıllardır süren geleneği de yıkmak istiyor.

Son olarak hatırlatmak gerekirse üniversitede akademisyenler seçimini yapacak. Ardından ilk 6 isim YÖK’e gidecek. Burada bir değerlendirme yapan YÖK, sıralamayı değiştirebilecek. Ardından aday sayısını 3’e düşürerek Cumhurbaşkanına onaya gönderecek. Cumhurbaşkanı ise aldığı oy sayısına ve durumuna bakmadan istediği ismi rektörlüğe atayabilecek. Burada akademik olarak kıstas ve şart nedir? Tabi ki Cumhurbaşkanlığı kriterleri… Peki onlar ne? Onu da sadece Cumhurbaşkanı biliyor…