GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nüvit TOKDEMİR
YAZARLAR
7 Şubat 2011 Pazartesi

Ahmet Bey'e mektup...

Altay Kulübü Başkanı Ahmet Taşpınar'ın gönderdiği açıklamayı geçtiğimiz hafta üzerinde hiç bir kesinti yapmaksızın yayınladım...’¶
Doğal olarak da, tarafıma yönelik suçlamalara, özellikle de gazetecilik dersi(!) verme hevesine karşı kayıtsız kalmam olanaksızdı. Beni, basın etik kuralları gereği araştırma yapmamakla suçlayan Taşpınar, anlaşılıyor ki yönetimindeki bazı dostlarından mesleğimizle ilgili bilgiler almış ama yorumlamada yetersiz kalmış. Kimbilir, belki de o yazıyı birileri kaleme almış!..
Ahmet Bey;
Öncelikle vurgulamalıyım ki, bir konuda yorum yapmak için sizin izninizi almam gerekmiyor. Neyin haber, neyin yorum-haber olduğunu sizlerden iyi bilecek kadar gazeticilik birikimim var. Burada meslek tartışması yapacak değilim...
Açıklamanızda adı geçen konularda bizzat sizin hangi görüşte olduğunuz kulübünüz kamuoyunca çok iyi biliniyor. Bazı konuları yalanlamış olsanız bile, bugünlerde camianız içindeki tartışmaları çok yakından izlediğiniz de bilinmektedir...
Şimdi gelelim ayrıntılara...
Melih Tunç Tandoğan'ın 350 bin TL.'lik bağışı konusunda herhangi bir ihtilaf olmadığını kendiniz açıklıyorsunuz. Sorunun alacakların nereden kaynaklandığında yattığını söylüyorsunuz. Bunun yanıtı aslında bir önceki yönetim kurulu ve divan ile yapılan yazışmalarda var. Bu belgeler de sizin elinizde var. Benim olayı çarpıtmam, sanki ortada bir sorun yokmuş gibi bir davranışım da söz konusu olamaz. Ulaştığım belgelere dayalı olarak, gazeteciliğimin gereğini yerine getirmem de son derece doğal...
Ayrıca, başkan olduktan sonra sizin imzanızla İl Dernekler Müdürlüğü'ne gönderilen 01.07.2010 tarih ve 2010/735 sayılı, konuya ilişkin bilgilendirme yazınızı da anımsıyorsunuz umarım!..
"Konu ile ilgili Asliye Ceza Mahkemesi ve 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Sn. Tandoğan hakkında bir dava yoktur" diyorsunuz...
Şöyle bir geçmişe gidersek; Olayın ilk tartışıldığı günlerde, Divan Kurulu Üyesi Namık Kemal Marmara tarafından hazırlandığı ileri sürülen suç duyurusu belgesini Ali İhsan Yakan, Tayyar Önder ve İrfan Özkaynak imzalamışlardı öyle değil mi? Marmara'nın kendi hazırladığı iddia edilen yazıya imza atmaması da ilginçtir doğrusu!..
Bugün yönetim kurulu üyeniz olan Özkaynak'ın da imzayı hangi koşullarda ve kime danışarak attığını, kendi arkadaşları hala konuşmaktadır. Diğer imzacılardan Tayyar Önder de, durumu irdeleyip imzasını İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak geri çekmiştir.
İşte o suç duyurusundan sonra, dava İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açıldı. 9.11.2010 tarihli iddianame ve 26.11.2010 tarih 2010/737-855 esas/karar sayılı "görevsizlik" kararı ile dosya 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gitti. Ve anılan mahkeme de 24.12.2010 tarihinde, "Karşı görevsizlik" kararı verdi. Mahkeme gerekçeli kararında da, "İzmir 17. Asliye Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın müşterek yüksek görevli Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine..." denilmiştir.
Bu aşamada, 'müşteki' konumundaki yönetim kurulu üyeniz İrfan Özkaynak'ın durumunun Altay Kulübü'nü bağlayıp bağlamayacağı konusunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum!..
Ahmet Bey;
Açıklamanızda, "Sayın Mahmut Özgener'in dışarıdan desteği ile seçildiğim iddiası haksızlıktır. Hukuki sorumluluk doğurur" diyorsunuz...
Öncelikle bir konuya açıklık getirmemiz gerekir. TFF Başkanı Mahmut Özgener, bulunduğu koltuğa Altay Kulübü Delegesi olarak seçilmedi mi? Halen Altay Kulübü üyesi mi, değil mi?
Altay kulübü üyesi olan bir kişinin, hele ki federasyon başkanı olarak genel kurul için işaret vermemesi, taraf olmaması gerekir etik değerler adına. Benim de savunduğum budur. Ne var ki, genel kurul günü yaşananlardan çıkan yorumlar benim değil, birçok kişinin salonda yaydığı bir iddiadır. Küskünlüğünüz konusu da bir iddiadır.
Benim Altay yönetiminde ayrışmaları bir dilekmiş gibi savunduğumu söylüyorsunuz. Ne alakası var? Bir kez daha soruyorum, Eyüp Necimoğlu toplantılara katılmakta mıdır? Katılmıyorsa nedeni nedir?
Açıklamanızda, Altay Sağlık, Sosyal Dayanışma Vakfı ile ilgili soruma da yanıt vermiyorsunuz. Sayın Aydın Alam'ın başkan olduğu, Genel Sekreterliği'ni Av. Namık Kemal Marmara'nın yaptığı vakıf üzerine alınan Gaziemir'deki 70 dönümlük arazi için vakıf yönetim kurulu kararı var mı? Bu arazi için 12 bin TL. ödenmiş midir, ödenmemiş midir? Kim ödemiştir? Arazi kimin üzerinedir?
"UEFA kriterleri gereği, ciddi mali, hukuki düzenlemeler yapılması gerektiği" ve "Oyunculara ödenmeyen yüksek ücretler ile kontrat yapılıp, borcun gelen yönetime devredilmesi, yöneticilerin kulüp gelirlerine temlik koymasının önlenmesinin zorunluluğu açıktır. Yaptığımız çalışmalarla hoşgörüyü hakediyoruz" diyorsunuz...
Altay'ın şu anda 22.5 milyon borcu olduğu varsayılıyor. Sizin bu konuda açıklamalarınız da var...
Söyleminizden anlaşıldığı kadarıyla, gelmiş geçmiş yönetimler kulübü borçlandırmışlar ve bugünkü durum ortaya çıkmış. Geçmişte siz de başkanlık yaptınız. Örneğin, o dönem Altay'ın borcunun ne kadar olduğunu ve sizin devrettiğiniz rakamı açıklayabilir misiniz?
Ahmet Bey;
Altay'ı geçmişte ve bugün yönetenlerle ilgili hiç bir suçlayıcı yorumda bulunmam doğru değildir. Gazetecilik adına, aldığım belgeler ışığında yaptığım yorumlar dışında ne kurumlarla ne de kişilerle bir çatışma içerisine girmem söz konusu olamaz.
Yazdıklarım, Altay camiası ve spor kamuoyunda tartışılan konular ve yanıt aranan sorulardır.  Eski futbolcular ve kimi üyelere gönderilmek üzere hazırlanan "aidatların ödenmesi" isteğini içeren mektuplar da bunlardan biridir. Sizin yalanlamanıza karşın, konu hala tartışılmaktadır. Burada sadece gazeteciliğin gereklerini yerine getirdiğimi düşünüyorum...
Bugün bir çok sorunla boğuşan Altay Kulübü'nün ve profesyonel futbol takımının zorlukları aşması ve aydınlık yarınlara kavuşması bir Altaylı olarak dileğimdir...