GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
2 Haziran 2013 Pazar

Adalet bunun neresinde?

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile sendikalar arasında toplu iş sözleşmesi için görüşmeler başladı. İşçileri temsil eden DİSK’e bağlı sendikalar ile belediye bürokratları arasında yapılan görüşmelerden şimdilik bir sonuç çıkmadı. Sendika, mevcut maaşlara yüzde 30 oranında zam istiyor. Belediye ise bunun zor olduğunu ifade edip daha azına hatta yüzde 4’e razı etmeye çalışıyor. Büyükşehir Belediyesi’nde toplam çalışan sayısı 20 bine yakın. Tabi ki bunların hepsi sendikalı değil. Sendikalı olan sayısı 15 bin civarında. Çoğunluğu belediye şirketleri üzerinden istihdam edilen işçilerin sorunları var. Kimisi sosyal yardımları alamamaktan, kimisi de fazla mesai verilmemesinden şikayet ediyor. Parklarda çalışan, çiçekleri sulayan işçilerin arasında bile ayrım var. Aynı işi yapan park işçisinin İZELMAN’dan geleni her türlü imkana sahipken İZENERJİ’den geleni eski ayakkabı ve sıradan elbiselerle çalışıyor.
 
Büyükşehir’de adaletsizliğin olduğu bir istihdam alanı daha var. O da otobüs şoförlüğü… Büyükşehir, kentte ulaşım işini otobüs, metro ve vapur ile sağlıyor. İzmirlinin ulaşımda en çok tercih ettiği, zirvedeki ulaşım aracı otobüs... Raylı sistem projeleri kentin her tarafına yayılmadığı, denizin de sadece belli bölgeleri birleştirdiğinden yola çıkarsak zaten otobüs tercihinin nedeninin biraz da zorunlu olduğunu tespit etmek yanlış olmaz. Büyükşehir’in otobüs sistemi ise iki kuruluş tarafından yürütülüyor. Birincisi en köklü kurum olan ESHOT Genel Müdürlüğü. ESHOT, İZSU gibi belediyeye bağlı bir yapı. Kamu kurumu niteliği taşıyor. Bir de İZULAŞ var. O da belediyenin 11 şirketinden birisi. Otobüslerin bağlı bulunduğu iki farklı yapının toplam çalışan şoför sayısı 3 bin 500’ün üzerinde. Bu şoförler her gün yüz binlerce İzmirliyi evine, işine götürüyor, taşıma işini yapıyor. 
 
Gelelim şoförlerin durumuna. İzmirliyi taşıyan şoförlerin çok ciddi sorunları var. Bunların en başında özlük hakları ve maaşlar geliyor. 2013 yılı bütçesi meclis toplantısında 678 milyon TL olarak belirlenen ESHOT’un kadrolu şoför sayısı 150. Bu kişiler adeta seçilmiş, özel, muteber kişiler. Aylık 3 bin TL maaş alıyorlar. Günlük yevmiye 106 TL’ye geliyor. Maaşları banka üzerinden yattığı için ESHOT yıllık 4-5 bin TL banka primi veriyor. Banka primlerini makam aracı olarak yöneticilere tahsis etmemek ancak takdir edilir.
 
Şoförlerin en önemli bölümünü ise, İZELMAN’da kadrosu olan fakat ESHOT yönetimi ve müdürleri tarafından görev dağıtımı yapılan kişiler oluşturuyor. Kadrosu İZELMAN’da olanlar üç parçaya ayrılmış durumda. Asıl sorunun başladığı yer de burası. Yaklaşık 1200 şoför ‘tam yevmiye’ ile çalışıyor. Günlük 63,30 TL alıyorlar. Üç ayda bir 1250 TL ikramiyeleri var. Bu kesim İZELMAN’ın en şanslıları. Bir de onların hemen altında ‘yüzde 20’ olarak ifade edilen, düşük bir kesim var. Onlar ise günlük 51 TL’ye direksiyon sallıyor. Üç ayda bir 800 TL ikramiye alıyorlar. Sayıları da 800 civarında. Son olarak aynı şirketin üçüncü kesimini ise ‘yüzde 40’ ekibi oluşturuyor. Onlar da, tam yevmiye alana göre yüzde 40 eksik alıyorlar. Günlük 37.9 TL’ye çalışıyorlar. İkramiyeleri ise 400 TL civarında. Sayıları ise binin üzerinde. Üç farklı şekilde çalıştırılan bu şoförlerin fazla mesai ücretleri de yine bulundukları konuma göre ücretlendiriliyor. Yani belediyenin personel istihdamında amiral şirketi İZELMAN’dan maaş alan ve otobüs kullanan şoförler bırakın ESHOT ile rekabet etmeyi kendi aralarında parçalanmış durumda.
 
Otobüs şoförü olup da belediyenin diğer şirketi İZULAŞ’ın kendi kadrosunda olanlar var. Bu şoförler de ikiye ayrılıyor. İZELMAN gibi ‘tam yevmiye’ sistemi çalışanlar 72 TL günlük alırken, üç ayda bir de bin 500 TL ikramiye alıyorlar. Şirketin ‘yüzde 40’ lık tabir edilen kesimi de 42 TL’ye günlük direksiyon başına geçerken 475 TL de ikramiye alıyor.
 
Kısaca, ulaşımın sadece otobüs kullanan kesimi şoförler üç kurum üzerinden iş yaptığı gibi kendi içlerinde maaş ve sosyal hak adaletsizliği yaşıyor. İZBAN ve Metro A.Ş makinistleri ile vapurlarda çalışanların durumuna girmiyorum bile. Şoförler arasındaki bu adaletsizlik başta iş barışı denilen kavrama ciddi zarar veriyor. Personelin başta kurumu olmak üzere bağlı bulunduğu sendikaya olan güvenini zedeliyor. Belediye “işe ilk başlayan ile yıllardır çalışanın maaşı aynı olmaz” diyebilir. Bu kadar adaletsizliğin olmayacağı da göz önüne alınmalıdır. Belediye yönetimi açısından vatandaşla doğrudan iletişim kuranların başında bu kesim geliyor. Bir şoförün tavrı, davranışı, tutumu, vatandaşa bakışı ve kullandığı ifadeler doğrudan belediyeye yazılır. Önümüzdeki günlerde sendika ile belediye masaya oturacak. Şu anda görüşmelerden ‘eylem’ kararı çıksa da Yüksek Hakem Kurulu son sözü söylemedi. Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu olmak üzere belediye bürokratlarının sendika ile görüşmesinde bu adaletsizliği gidermesi gerekiyor. Ağır ceza mahkemelerinin salonlarında ‘adalet istiyoruz’ diyerek mesajlar verenlerin de görevini yapması lazım. Bu sistemi düzene sokmak karar vericilerin boynunun borcudur. Hangi makamda ve görevde olursa olsun…
 
Son sözüm sendikalara… Birçok sendika ve yöneticileri belediye ile ilişki içinde olmakla suçlanıyor. İşçiler, kendi haklarının dışında başka kesimlerin haklarının savunulduğunu gördüğünde tepkisini gösterir, tavrını koyar. Bu meseleler çözülürse belediye cephesindeki ‘ücret sendikası’ algısı da ortadan kalkar.