GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
22 Eylül 2016 Perşembe

Abdühamit’i Atatürk’e karşı tutmak!

Hakkında en çok kitap ve makale yazılan kişilerden biri de Abdülhamit’tir. Batı’da yazılanlar ise bizden çok daha fazladır.

Bu kadar yazıya konu olmasına rağmen Abdülhamit dendiğinde herkesi aklına gelenler çok farklı.

Daha önce kitap şeklinde yazdığım Abdülhamit-Mustafa Kemal (İki Kader İki Lider-2001-2003) karşılaştırmasını birçok konuyu atlayarak özetlemek istiyorum.

Söyleyecek sözü olmayanlar hala Abdülhamit’i Atatürk’e karşı tutarak bir fayda ummaktalar.

***

Abdülhamit, ümitsizce padişah olma sırasını beklemektedir. Saraydakiler de onda istikbal görmez. O da gözden uzak durur. Günlerinin çoğunu hanedanın dışında geçirir.

Zaman zaman Beyoğlu’na gider. İçer ve eğlenir. Sevgililer edinir; bazıları da yabancı kökenlidir.

Osmanlı ve Batı siyasetini uzaktan izler.

Abdülaziz’in Fransa, İngiltere, Belçika ve Avusturya’ya yaptığı yurt dışı geziye V.Murat ile birlikte katılır.

Batı ekonomisini anlamaya çalışır. Kazanabileceğini umduğu Borsalarda hisse alım-satım yapar. Kazanır ve kaybeder. Batı ekonomisinin nasıl çalıştığı öğrenir.

Batı bankacılık sistemini araştırır. Para transferleri yapar, para alır, mevduat yatırır. Eminim ki faizini de almıştır.

35 yaşlarında alkolü (işreti) bırakır. Bırakmasının bir nedeni de sağlık sorunlarıdır. Zaman zaman şifa niyetine şarap aldığına doktorlarının günlüklerinde rastlanmıştır.

Kalp hastasıdır ama ölünceye kadar sigarayı bırakamaz. 

***

Yetişme tarzından olmalı; biraz da padişah olmasına pek ihtimal verilmediğinden ilgisiz büyümüştür. İçe kapanık biri olması bundandır. Bazı yorumcular onun doğuştan “hin, sinsi, içten pazarlıklı…” olduğunu iddia etmişlerse de doğru değildir. Çünkü kimse kendi çocukluğunu planlayamaz ve yönetemez.

Şehzadelerin yetiştirilme zorluklarından Abdülhamit de payına düşeni almıştır. Biraz da saray içi entrikaların hiç eksik olmadığı bir çevrede, özel olarak koruyanı ve kollayanı olmadığından olmalı, kimseye güvenememiş ve korku içinde yaşamıştır.

***  

Abdülaziz, Masonlar tarafından darbe ile iktidardan uzaklaştırılmış, kısa süre sonra da katledilmiştir.

Mithat Paşa ve ekibi, darbeden önce V.Murat’la anlaşmışlardı. Anayasa, seçimler, parlamento, padişahın yetkilerinin sınırlandırılması, ıslahatlar… Osmanlı üst bürokrasisinde kimlerin hangi görevlere atanacağı… konularında!

Darbe olur, Abdülaziz katledilir, Mithat Paşa ve arkadaşlarının V.Murat üzerindeki baskıları artar… İstenenler; sadece Osmanlı için değil, dünya için de oldukça yeni reformlardır.

V.Murat, kararsız ve korku dolu günler geçirir. Aldığı alkolün miktarını iyice artırır. Neredeyse günlerini sarhoş geçirir. Bunalıma girer. Abdülaziz’in katli onda ciddi depresyonlara neden olur. Söz vermesine söz vermiştir ama nasıl yapılacağına, hangi kararları alacağına bir türlü karar veremez.

Dendiğine göre aklını toparlayamama, bir süre sonra da delirme emareleri göstermiştir. Mason Locası üyesi de olan V.Murat’tan ümit kesilir ve Masonlarca halline karar verilir.   

***

Mithat Paşa ve arkadaşları yeni padişah arayışına girerler. Buldukları kişi de Abdülhamit’tir.

Abdülhamit, Mason değildir ama Masonların padişah adayıdır!  Kendisinden ne isteniyorsa hepsine “Evet!” der. Üst üste görüşmeler yapılır. Son görüşme de Beyoğlu’nda ünlü bir kadının evinde yapılır. Abdülhamit kendisinden istenen anayasal düzene geçiş, seçimler, parlamento, padişahın yetkilerinin sınırlandırılması, diğer ıslahat konuları… üst bürokrasideki atamalar… hepsine evet der.

Bundan sonrası çok kolaydır: Bir fetva hazırlanır, mealen şöyledir: … Padişahımız V.Murat, akıl hastalığına düçar olmuştur… Şer-i şerife göre halline karar verilmiştir… diye.

Masonlar; Osmanlı’da V.Murat’tan sonra ikinci padişahı da tahta çıkarmış olurlar.

***

Abdülhamit, saltanatı boyunca kendisini iktidara getiren mason Localarıyla mücadele etmiştir.

Ama sonucu değiştirememiştir. Kendisini padişah yapan Masonlar, sonunda Padişahlıktan da indirmişlerdir.

Abdülhamit’i tahttan indirenlerin mason olduğu hep anlatılır ama padişah yapanların da Masonlar olduğunu kimse konuşmak istemez.

Kavga da bu noktada çıkar!

***

Mustafa Kemal, yoksul bir ailenin çocuğu olarak büyür. Taşralıdır. Kısa sürede hayata atılmanın yolu askeri okullardan birine kaydolmaktır. O da bu yolu seçer.

Siyasete ilgisi İstanbul’da Harp Okulu yıllarında iyice artar. O günlerde adeta modadır, herkes Abdülhamit karşıtıdır. O da siyasete Abdülhamit muhalifi olarak başlar.

Hırslı ve zekidir. Fakat onun elinden tutacak bir torpili yoktur. Her makama emeği ile gelir.

Rakı ile İstanbul’da Harp Akademisi’nde balık sofrasında tanışır. Bir daha da bırakamaz. Şarap ve birayı sevemez.

Eğlenceye her dönemde düşkündür.

Hiç bırakmadığı hobisi ise kitap okumaktır. Özellikle de tarih ve siyaset kitaplarını...

***

Abdülhamit muhalifi olarak 31 Mart’taki isyanı bastıranlar arasında yer alır. Çok geçmez İttihatçılar; Yemen ve Balkan hezimetlerine neden olurlar. Herkeste beliren Abdülhamit pişmanlığı Mustafa Kemal’de de ortaya çıkar.

Abdülhamit Beylerbeyi Sarayı’nda gözetim altında tutulmaktadır. Mustafa Kemal, gözetim komutanı Rasim Beyi ziyarete geldiğinde Abdülhamit’in küçük oğlu Abit Efendiye ceylan yavrusu hediye eder…

Abdülhamit de bu hediyeyi kendisine gönderilen özel bir mesaj olduğunu düşünür. Adının anılmasına izin verilmeyen bir dönemde Abdülhamit’e neden hediye göndermiş olsun ki, der uzun uzun düşünür!

***

Mustafa Kemal; taşralı ve yetim bir çocuğun psikolojisine sahiptir. Agresiftir, hatta geçimsiz. Kimseye yağ çekemez. Bu nedenle asi karakterli bilinir. İçten pazarlıklı, kinci ve kurnaz olduğu da söylenir. Komplo kurma ve bozma konusunda becerikli olduğunu düşünenler de vardır.

Üstlerinden emir almak zoruna gitmez ama emirleri sorgular, bir süre sonra da itirazını açığa vurur.

Hep yukarılarda olmak ister. Bu özelliğini bilen Enver ve Talat onu hep İstanbul’un uzağında tutmaya çalışırlar.

Beş kez darbe planı yapar ama hiçbirini uygulayamaz. Kendisine darba yapmayı teklif eden arkadaşı evet yanıtı alınca durumu Enver’e bildirir. İhbar edildiğini öğrenen Mustafa Kemal, muhbir arkadaşını düelloya davet eder! (Devamı var)