GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Ekim 2023 Cumartesi

Yüzyılı geride bırakırken

Her şeyden evvel, yüzyıldır varlığını sürdüren Cumhuriyet’in yurttaşları, Atatürk ve arkadaşlarını saygıyla anmaktan hiç vazgeçmedi; din ve etnisite gruplarının saldırıları ne Cumhuriyet’ten ne Atatürk’ten vazgeçirebildi.

Cumhuriyet’in yüzyıllık hikayesi üzerine, Birinci Dünya Savaşı sonrasında, kuruluş sürecinde, uluslararası kapitalist sistemde yer aldığı gerçeğini görmezden gelerek konuşmak veya yazmak abesle iştigaldir.

Kapitalist üretim ilişkilerini benimseyen Cumhuriyet, yüzyıldır, sistemin getirdikleriyle hemhal yönetimler (sivil/asker) tarafından iyi kötü yönetildi.

Türkiye’de başat problem, “Osmanlı mirası” sermaye birikimi yetersizliğidir. Osmanlı İmparatorluğu, emperyal dönemde sömürge politikalarını oluşturamayınca, endüstri devrimiyle gelen sistemde ayakta kalamadı. Sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, yüzyıldır ayakta olmakla birlikte, sistemin periferisinde kaldı. Yani, kapitalist metropolde kendine yer bulamadı.

Bununla birlikte, Türk kimliğine dayalı varlığını bölgesinde ısrarla sürdüren Cumhuriyet, uluslararası sistemde, bölgesinde denge unsuru olmayı başardı.

İslam aleminin orta yerinde seküler toplum yaratmak, Türklere mahsus bir başarıdır, benzeri yok. Sağlanan toplumsal mutabakat, o günün koşullarında tam olarak bir başarı hikayesidir. Ne ki uzun soluklu olamamıştır. Bugün İslamcılar ve Kürtler bu mutabakattan çekilmişlerdir.

Dahası Sevr dayatmasını çağrıştıran Batı destekli Kürdistan davası ve Ermeni diasporasının soykırım suçlaması, Türkiye Cumhuriyeti’ni hızla Türk Dünyası ile hiç olmadığı kadar yakınlaştırıyor. Türklerin kendini güvende hissettiği Türk Dünyası yükseliyor.

Dünya’nın yeni düzenine gelince; Sanayi devrimi sonlanırken ortaya çıkan koşulların yarattığı belirsizlik, yeryüzü ölçeğinde kaos yaratıyor.

İnsanlığın birbirinin gırtlağına çökerek çıkış aradığı büyük bunalım ve savaş yıllarını anımsatan zamanlardayız. Yüzyıl sonra, yeniden tükeniş ve çöküş yılları…

Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? İnsanlık, bu soruların yanıtlarını arıyor.

Yüzyıl önce, sanayi devrimiyle ortaya çıkan yeni Dünya düzeninde yerini alan Türkiye, bunu Atatürk’ün öngörüsü ile başardı. Toplumsal mutabakat sağlandı ve yola çıkıldı. O yol hikayesine her siyasi grup kendince yorumlar kattı. Nihayetinde, yüzyıldır bu Cumhuriyet ayakta.

Ancak yolun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Çünkü sanayi devrimi sonlanıyor. Dijital devrim, Dünya düzenini değiştiriyor.

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk ve arkadaşları tarafından nasıl Dünya düzenine entegre edildiyse, yüzyıllık birikimine dayanarak Cumhuriyet bir kere daha yeni dünya düzenine entegre olabilir. Meselemiz, Cumhuriyet devriminin getirdiklerinin ışığında bunu başarmak için irade oluşturmaktır.

Aksi halde, ikinci yüzyıl, her grubun kendi yoluna gittiği yüzyıl olarak tarihe geçecek.