GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
3 Mayıs 2013 Cuma

Terör tacirlerinin gençlik oyunları

Terörün, kesintisiz 50 yıl manşetleri süslediği bir ülkede yaşıyoruz. Öyle ki, terör kavramı sevgi ve saygıdan, kâr ve zarardan, güzel ve çirkinden, iyi ve kötüden, bildi ve bilmediden daha çok konuşuldu.
Son elli yıl içinde ufkumuzu süsleyen temel kavramlar ya sağ-sol ya irtica-laiklik ya da Türk-Kürt oldu. Bu kavramları taçlandıran olaylar da hep siyasi cinayetler oldu.
Türkiye’nin terörsüz yapamayacağına millet olarak iman etme aşamasına gelmiştik.
Denebilir ki, hiçbir günümüz ve planımız, çatıştığımız kavramlar olmadan yapılamadı ve yaşanamadı.
Biz bunlarsız yapamayız, bunlar bizim hayat memat meselemiz, deyip durduk yıllarca.  
“Söyle bakalım başörtüsüne karşı mısın, değil misin?” sorusunu insan olmanın ön koşulu yaptık. Bayağı da sonuç aldık. Çünkü bu soru o kadar etkili sonuçlar verdi ki, insanlar arasında başörtüsü, turnusol kağıdı gibi kısa sürede bizleri ikiye ayırıverdi.
Biz de ayrıldık!
Nedense hiç birimizin aklına “Bizi kim aptallaştırmaya çalışıyor?” sorusu da gelmedi.
Bu koşullarda bizim gibi 50 yaşını “terör”ün her türlüsünü konuşarak ve yaşayarak geçirmiş yarım yüzyıllık adamlar arasında, koşullar ne olursa olsun, birbirimizden hiç esirgemediğimiz iltifatımız da her koşulda “Hain!’’ ithamı oldu!
Şu hain sözcüğü var ya, sizi temin ederim, hiçbir sözcük güzel Türkçemizde bunun yerini dolduramaz.
Bence bizler ve zehirleyeceğimiz gelecek kuşaklar, her şeyden vazgeçebilirler ama “Hain!’’ den asla!
Biliyorum onlar da vazgeçemeyecek, çünkü bizler siyasal kültürde “Hain!”den daha sonuç alıcı bir kavram geliştiremedik. Buna gelecek kuşakların da ihtiyacı olacak!
 
Bazı konuları siyah-beyaz Türkiye’de anlatmak zordu. Şimdi öyle mi?
Ne istiyorsan sor, yanıtlayacak çok seri ve zengin imkanlar var, internet ve cep telefonu gibi.
Bu teknolojilerle sürekli ülkede ve dünyada nelerin olup bittiğini öğrenebiliyoruz.
Acaba Dünyada, Türkiye gibi terörle yaşamayı vatani bir görev edinmiş kaç devlet ve millet var?
Allah, billah aşkına!
Biz buna mecbur muyuz?
Terörle yaşamak zorunda mıyız?
Bu devlet bir terör örgütüne yenilmek zorunda mı?
PKK’ya Türk Devleti’ni yenme görevi verenler, bu hedeflerinde haklı çıkacaklarına hiç inandılar mı? 
800.000 tam teçhizatlı, üstün eğitimli, yüksek teknoloji kullanan bir ordunun 18-20 yaşındaki üç-beş bin bitliye yenilmesi mümkün müdür? Bu güruhta bu gücün olduğunu düşünmek hangi akla hizmettir? 
Yıllarca “Kıbrıs elden gitti!” deyip yeri göğü inletenler neredeler?
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Anamur Kaymakamlığı kadar gücü olmadığını halktan neden gizlediler?
Kıbrıs konusunda neden havlu attıklarını da Atatürk Heykeli önünde bir basın bildirisiyle halka açıklasınlar!  
Yunanlılar İzmir’i ve İstanbul’u işgal edecek… diyenler… Ne oldu?
Yanıldınız mı yoksa İzmir ve İstanbul Yunan işgaline girdi de bizim mi haberimiz yok!
Bugünlerde Yunanlıların gizli emellerini kendi emellerinden silenler… Neredesiniz?
Ermenistan Doğu Anadolu’yu, İsrail Güneydoğu Anadolu’yu alacak, Büyük Ermenistan Büyük İsrail kurulacak… vaveylasıyla ekranları işgal eden stratejistlere ne oldu? 
Hani AB bizi mahvedecekti?
Neden AB’nin dağılmak üzere olduğunu tartışmıyorlar? 
Hani ABD Türkiye’yi Irak’a çevirecekti? 
Neden ABD’nin gelecek 10 yılda 5 trilyon dolar küçülme kararı aldığını konuşmuyorlar?
Türkiye Yunanistan’ın, Kıbrıs Rum Kesiminin 20 yıl gerisinde… vs. vs. diyenler…
Bu nutukları bilgi diye, mutlaka olacak, kesin gerçekler gibi halkın beynini kemirerek sokaklara dökenler, neredeler?
Ben size söyleyeyim:
Şimdilerde “Hükümet Türkiye’yi PKK’ya teslim etti! Demekle meşguller…
Her konuda haklı çıktıkları(!) gibi bu konuda da haklı çıkacaklarından çok eminler…
Zar zor üniversiteyi kazanmış gariban ailelerin çocuklarını, aralarına yerleştirdikleri provokatör vatanseverlerle okulundan ve ülkesinden soğutmakla ilgililer. Bu konuda çok çalışıyorlar… Başlarını kaşıyacakları zamanları bile yok!
Su kaynatmayı, çay demlemeyi, kirlettiği çamaşırlarını yıkamayı, beş tane yandaş bir tane muhalif kitap okumayı becerememiş gençleri… Oğlum sen yapamazsın, edemezsin… ile anne kucağından ayrılan bebeleri, oyuna gelmiş ağabeyleri gibi hayatı boyunca ezikliğini duyacağı darpların üzerine üzerine yürütmekteler… Bir ömür boyu ülkesinde yaşarken bile ülkesinden nefret eder duruma getirilmek üzereler…
Türkiye’nin ülke içinde ve uluslar arası toplumda çıkarlarını korumakla ve devleti geliştirmekle yükümlü Hükümetinin terörü bitirme çabasına, akla hayale gelmez karşı çıkışlarla terörün devamına hizmet edenler neyin peşindeler?
Kimin oyununa figüran olmaktalar?
PKK yendi, Türkiye Cumhuriyeti yenildi” demek, PKK’ya moral mi vermektir yoksa devleti yıpratmak mıdır?
Türkiye kaybetti, PKK kazandı... Bu yenilgi bizden gizleniyor” demek, Ak Parti’ye mi muhalefettir yoksa teröre mi destektir, yoksa kestirmeden “30 yıldır bu ülke bölünecek dedik bölünmedi, yancı mı çıkalım deyip bölünmeye ölümüne hizmet mi etmektir?
 
Varın gerisini siz düşünün…