GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
2 Haziran 2016 Perşembe

Tarihe, felsefeye, Doğan Özlem’e saygı…

‘Geçmişin şimdideki sürekli etkililiği’ anlamında bir tarihsellik bilincinin gelişmesiyle birlikte tüm 19. yüzyıl, bir tarih yüzyılı olmuş; tarih ile felsefenin bir arada ele alınması, özel anlamda felsefenin, genelde ise düşüncenin yönteminin ne olacağı sorusu üzerine yeni kavrayışların şekillenmesine önayak olmuştur. Günümüzde sosyal bilimler üzerine düşünmenin olanağı, bu sürecin bilinmesini ve özümsenmesini gerektirmektedir.

Doğan Özlem tarafından hazırlanan Tarih Felsefesi kitabından aldım bu satırları… Bizim gibi hem tarihe hem de felsefeye meraklılar için Doğan Özlem müthiş bir kaynaktır. Deryadır…

Tarih ve felsefe terimleri, yüzyıllardır birbirleriyle ilişkisi olmayan alanları nitelemek için kullanılagelmiş… Antikçağda insanın doğa üzerine düşünerek kendi bilgisini kazanma süreci, Ortaçağ’da yerini tanrıya bırakmış; bu çağı izleyen dönemde ise, her türden yerellik ve tarihsellikten uzak soyut akıl kavramsallaştırması, düşünce tarihinde o çağın genel paradigması haline gelmiştir.  Evrene ve kendine ilişkin bilgi elde etme çabasında insanı yeterince tatmin etmeyen bu üç yaklaşımın, özellikle 18. yüzyıldan başlayarak yerini tarihe terk ettiğini görürüz.

***

Doğan Özlem’in “Tarih Felsefesi “kitabı, bu alanda bir giriş kitabı olmanın ötesinde, ‘sonuçlarından hiçbir zaman öğrenilemeyecek bir etkinlik’ olan felsefenin içine nüfuz edebilmeyi ve yüzyıllarca ilişkileri sorunlu addedilmiş tarih ile felsefenin farklı kesişim noktalarındaki belli başlı problemleri göstermeyi amaç ediniyor.   Mesela “Felsefe ve Doğa Bilimleri” kitabı. Bu konuda Türkçe’deki en yetkin kitaptır ve bizim de her zaman başvurduğumuz bir kitaptır…

Doğan Hızlan üstadımız yazdı da fark ettik… Meğerse hem Giritli hem de İzmirli olarak hemşerisi olmaktan gurur duymamız gereken bir insan olan Doğan Özlem, 50. Bilim yılını idrak ediyormuş… İstanbul’da da adına bir etkinlik düzenlenmiş…

Doğan Özlem’in bilim adamı olabilmek için verdiği mücadele, senaryo gibidir. Amelelikten muhasebeciliğe; Türkiye'den Almanya’ya uzanan bir mücadeledir hayatı…

Her okuyuşumda, yeniden yeni şeyler düşündüğüm Doğan Özlem’dem şöyle bir paylaşım yapayım…  Yeni Çağ felsefesi tarihi, felsefe ile bilimler arasındaki karşılıklı etkileşimin sayısız örnekleriyle doludur. Ayrıca felsefe, doğa bilimleri üzerine düşünmeyi, bir doğa bilimi eleştirisi geliştirmeyi, daha 17. yüzyıldan başlayarak hiç de ihmal etmemiştir. Bunda, doğa bilimlerinin sonuçlarının endüstriyel ve teknolojik uygulamalarla toplum yaşamına getirdiği katkıların büyük rolü olmuş, özellikle Aydınlanma felsefesinin en tipik göstergesi olan ilerlemeci dünya görüşü, en büyük desteğini ve tanıtını bilimde (doğa biliminde) bulmak istemiştir. Böylesine itibarlı bir konuma sahip olan bilim karşısında, bazı filozofların bir bilim eleştirisi geliştirmek konusunda bilinçli veya bilinçsiz bir oto-sansür uyguladıkları bile tahmin edilebilir. Bilime duyulan güven öyle bir dereceye varmıştır ki, bilim karşısında felsefenin gereksizliğini ve yararsızlığını ileri sürenlere, hatta felsefeye ölüm ilânları çıkartanlara rastlanmıştır.

***

Doğan Özlem, 1944 yılında İzmir'de doğdu.  İzmir Atatürk Lisesindeki lise öğrenimini tamamlayamadan birçok yoksul Giritli ailesinin çocuğu gibi kunduracı kalfası ve tezgâhtar olarak çalışmak zorunda kaldı. O zamanlar bugünkü Montrö meydanından Eşrefpaşa’ya kadar öğrenciler okula yayan gidip gelirlerdi. Doğan Özlem okulu bırakınca her gün yürüdüğü yolu da kısalttı ve Havra Sokağı civarındaki kunduracıda çalışmaya başladı. Sonra da Kemeraltı’nda tezgahtarlığa “yükseldi”…

1965'te Sivas'a er olarak askere gitti. Liseyi askerliği sırasında dışarıdan sınavlara girerek bitirdi. Yine askerliği sırasında üniversite giriş sınavını kazandı. 1967'deki terhisinden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde yükseköğrenime başladı ve bu bölümden 1971'de mezun oldu.

1971-1974 arasında Almanya'da bulundu ve çeşitli işlerde çalıştı. Mezun olduğu bölümde 1974'te başlayıp daha sonra Max Weber'de Bilim ve Sosyoloji (1990) adıyla yayımlanan doktora tezini 1979'da tamamladı. Yükseköğrenimi ve doktora çalışması sırasında (1967-1979) Almanya'da ve Türkiye'de işçi, büro memuru, sendikacı, muhasebeci ve yönetici olarak çalıştı.

1980'de, 36 yaşındayken, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde asistan olarak göreve başladı. 1988'de doçent, 1993'te profesör oldu. 2001'de kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra, aynı yıl içerisinde Muğla Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde akademik hayata yeniden döndü. Burada 2007 yılına kadar bölüm başkanlığını yürüttü. Şu anda Yeditepe Üniversitesi'nde öğretim üyesidir.

2004 yılında adına Anlama ve Yorum: Doğan Özlem Armağan Kitabı hazırlanmış, 2005 yılında ise TÜBA-Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü'ne layık görülmüştür.

Doğan Özlem için geçen hafta İstanbul’da özel bir etkinlik düzenlendi. Aralarında Prof. Dr. Cengiz Çakmak, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Doğan Hızlan, Prof. Dr. Ahmet İnam, Metin Cengiz ve Mehmet Atay’ın da bulunduğu bilim insanları onun dünyaya katkılarını tartıştılar.

Şimdi İzmir’deki yerel yöneticilerden beklentimiz Doğan Özlem için doğduğu, büyüdüğü ve kendini ait hissettiği bu kentte bir takım etkinlikler düzenlenmesidir. 

Yaşarken saygı gösterilmesi gereken bir kimliktir Doğan Özlem…