GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
25 Kasım 2011 Cuma

Suni gündem ve İzmir çetesi!

Türkiye’nin giderek yaşamaktan daha az keyif alanların ülkesi olmaya başladığını bir gazeteciden önce genç bir vatandaş beni ziyadesiyle üzüyor.
Demokratik iklimin giderek daralması, demokrasinin giderek göreceli bir kavrama dönüşmesi bizi bekleyen en büyük tehdit.
Bir arkadaşım ‘devlete sesini duyurmak isteyen cep telefonu ile konuşsun’ diye bir espri yaptı geçenlerde.
Her şakanın altında bir gerçek payı vardır derler ama bu şakanın altında fazlasıyla vardı. Resmi kayıtlara göre 100 bine yakın vatandaşını dinleyen bir devletin vatandaşıyız sonuçta. Gayri resmi kayıtları hiç saymaya gerek yok!
Bir özgürlükler rejimi olan demokrasinin ‘ileri’ modeline geçtik Sayın Başbakan’a göre…
Her halde ‘ileri demokrasiden’ kasıt muhalefetsiz demokrasiydi. Çünkü muhalif kimliği olan kim varsa birer birer susturuluyor. Basılmamış bir kitabın yazarı, gazeteciler, ordu komutanları, işadamları, sivil toplum örgütleri… Kim varsa kodesi boyluyor.
Hal böyle olunca da geride kalanlar sus-pus oluyor. Ne oda/dernek başkanı konuşabiliyor ne işadamı ne de muhalefet temsilcileri…
Sade vatandaş bile görüş açıklamaktan çekinir hale geliyor.
Hukuk/yargı desen evlere şenlik!
Sözde bağımsız…
Müfettiş desen öyle…
*
Taraf olmayan bitaraf olur demişti eskiler. Bugünlerde tarafını doğru seçmeyen bitaraf oluyor. Türkiye giderek sevgisizliğin, tahammülsüzlüğün arttığı, demokrasinin, adaletin azaldığı bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Gerçek gündemin usta ellerce soğutulduğu, hünerli toplum mühendislerinin suni gündemleri aynı ustalıkla gündeme zerk ettiği bir süreçten geçiyoruz.
Mesela mı?  
En sıcak örneği Dersim meselesi…
CHP’nin ‘sadece rozetini taşıdığını’ ideolojisine karşı olduğunu, en başında açıklayan devletle silahlı çatışma yaşamış uç sol bir örgüt geleneğinden geldiği bilinen bir isim Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün.
Kör kuyuya bir taş attı. O taş dönüp dolaşıp bugün kendisini TBMM’ye taşıyan CHP’nin kafasına isabet etti. Zaman gazetesine konuşan ve 73 yıl önce yaşanmış olaylardan rozetini taşıdığı partisi CHP’yi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü mesul tutan Aygün, ilk fırtınayı CHP’de kopardı. Aygün’ün Atatürk’ü hedef alan sözlerine ve bu sözler karşısında Kılıçdaroğlu’nun sessizliğine karşı bildiri yayınlayan CHP milletvekilleri disipline verilmekle karşı karşıya kaldılar.
Atatürk’ün partisi CHP’de Atatürk’ü savunmanın suç olduğu garip bir süreç yaşanırken top dönüp dolaşıp Sayın Başbakan’ın önüne düştü.
Son birkaç ayda önce güncelleme adı altında yapılan zamlarla sonra da Van’daki felaket karşısında skandal boyutundaki gelişmeler yüzünden içeride zor anlar yaşayan, Ortadoğu’daki sıcak gündem yüzünden kendisini sıkıntılı bir sürecin göbeğinde bulan Başbakan Erdoğan, Aygün’ün sözleriyle tam istediği bir topu tam önünde buldu.
Eski bir futbolcu refleksiyle vurduğu o top CHP’nin kalesine tam 90’dan girdi. Devlet adına dersimden özür dileyen ve 13 bin kişinin devletçe öldürüldüğünü kabul eden Erdoğan, Türkiye’nin kanayan ama kabuk bağlamaya yüz tutan yarası Alevi-Sunni meselesini yeniden gündeme getirerek, CHP’nin Dersimli Lideri Kılıçdaroğlu’nu da siyaseten ateşin içine attı.
Dersim’deki isyan karşısında devletin katliam yaptığını kabul eden Erdoğan, aslında Ermeni soykırımını savunanların eline de koz vermiş oldu. Şimdi Ermeni diasporası, ‘1938’de kendi vatandaşlarını katleden bir devlet 1915’te Ermenileri nasıl katletmez’ diye sorsa uluslar arası arenada nasıl yanıt verebilirsiniz?
Tabi ki işin bir boyutu buyken daha vahim boyutunu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç söylüyor. İstiklal Mahkemeleri dosyası da açılsın…
Özellikle ‘şapka kanunu’ başta olmak üzere diğer irili ufaklı isyanlar karşısında (Menemen’deki Kubilay Vakası gibi) kurulan, devrim kanunlarına karşı muhalefete karşı yaptığı idamlarla bilinen İstiklal Mahkemeleri… Görünen o ki Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ü yargılamaya kadar götürecek işi… İstiklal Mahkemeleri, Dersim özrü derken mesele zaten Atatürk’e dayanmış durumda.
Peki, gündemimiz bunlar mı bizim? Yani ülkedeki tüm sorunları çözdük de sıra 70-80 yıl önce yaşanmış, kapanmış dosyaları açmaya mı geldi?
Sabah Radyo Puase’de de söyledim. Devlet ya da hükümet bugün bir kentten özür dileyecekse Van’dan başlamalıdır. 700’e yakın insanın öldüğü ya da başka bir deyişle ihmaller zinciri sonunda öldürüldüğü, 3 bine yakın binanın kullanılamaz hale geldiği, on binlerce vatandaşın naylon çadırlarda açlık ve şiddetli soğuğa karşı hayatta kalma mücadelesi verdiği Van’dan…  ‘Deprem vergilerini duble yolda kullandık, müteahhitlere/belediyelere yeterli denetim yapamadığımız için sizi çürük evlerde oturttuk, deprem sonrası yardımları doğru adrese yöneltemedik, günlerce çadır sorununu bile çözemedik’ diyerek önce Van’dan özür dilenmelidir. Ama mesele Van gündemini değiştirmekse o başka! İşte o zaman ‘samimiyetsizlik’ diye bir tablo ortaya çıkar ki bir lideri bekleyen en büyük tehlike de budur. Büyük umutlarla işbaşına gelen Kılıçdaroğlu’nu bugün CHP’nin yarısı istemiyorsa ‘samimiyet’ testinden çaktığı içindir.
Sayın Başbakan Dersim özrü ile Kılıçdaroğlu’na gol atmayı başarmıştır başarmasına da bu top dönüp dolaşıp Ermeni meselesi üzerinden Türkiye’nin kalesine girerse şaşırmam. Bazen günü kurtarayım derken yarınları kaybedersiniz. Sanıyorum bu Dersim meselesi de öyle bir sonuç doğuracak. Tabi ki günü gelecek bunlar da konuşulacaktır, konuşulmalıdır da… Ama önce bugünün meselelerini çözüp yarınlara umutla bakanların ülkesi olmak şartıyla…
**
Ve operasyon… Savcı’ya göre İzmir çetesiyle karşı karşıyayız. Bilirkişiler daha çok usul hatalarına dikkat çekiyor. Yargı kararına dönüşmemiş Sayıştay raporları (Ki en fazla zimmet çıkabilecek konular) ve çoğunlukla 657 sayılı devlet memurlarından oluşan bilirkişi heyetinin yazdığı ‘göreceli’ raporlara dayanarak 44 kişi gözaltına alındı 22 Kasım günü sabahın köründe. Şu ana kadar 14 kişi serbest kaldı, 11 kişi tutuklandı. Bugün 19 kişi daha hakim karşısına çıkacak. Belediye tesisini belediye şirketine vermek, taşeron sisteme karşı direnmek, ihaleyi Türk lirası yerine Euro üzerinden yapmak, öğrencilere mandalina dağıtmak’ gibi suçlamalar var. Başsavcı mahkemeyi kurmuş hatta pek çoğunun kalemini de kırmış!
*
İzmir çetesindeki bir karakteri anlatacağım şimdi size… Adı Ali Sabuktay… ‘Süha’sının da olduğunu gözaltı fezlekesinden öğrendim.
Merhum Ahmet Piriştina ekibinden gelen Başkan Kocaoğlu’nun da 7,5 yıldır koltuğundan oynatmadığı İZENERJİ Genel Müdürü… Sokakta görseniz ‘genel müdür’ demezsiniz. Salaş giyimli, uzun saçlı, sakallı… Muhtemelen her gün birlikte ofisine getirdiği ‘Afet’ vardır yanında. Afet onun 6 köpeğinden birinin adı… Golden cinsi!
Narlıdere sahilinde köpeklerinin rahatça dolaşacağı bahçeli bir evde ve kirada oturur.
Taşeron sistemin tamamen kaldırılmasından sonra 3 bine yakın personelin istihdam edildiği şirketin Genel Müdürü oldu. Ama ağırlıklı işi Büyükşehir Belediyesi’nin kampanyalarını yönetmek, yazılı ve görsel materyalleri hazırlamaktı.
Arkadaşlarıyla açık ofis çalışır. Kendine ait bir odası yoktur. Dünya malında gözü de yoktur.
Mayıs’taki ilk operasyonda alınıp savcı tarafından salıverilmişti. Bu kez doğrudan savcılığa çağrılıp apar topar tutuklanıverildi. Ne yapmış Sabuktay? İZBAN için tanıtım filmi çektirmiş İstanbul’da bir şirkete… Bir tarafında TCDD’nin yani hükümetin olduğu Aliağa-Menderes Raylı Sistem Projesi için kurulan şirket İZBAN…
Tanıtım filmini çok pahalıymış… Buna karar veren maliye bakanlığından bir müfettiş.
Geçenlerde bir arkadaşım anlatmıştı.
Dost sohbetinde Ankara’da bir belediye yetkisi ona anlatmış. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin tanıtım filmini 1 milyon liraya mal etmişler. Sanıyorum pahalı bulunan İZBAN filmi bu rakamın altındaydı. ‘Tabi ki olay Ankara’da olunca bunu kimse sormaz/sorgulamaz… İzmir’de olunca kızılca kıyamet koparılır’ dediğinizi duyar gibiyim. Ne yazık ki algı bu… Sokaktaki algı bir anda terse döndü. İki gündür sitenin alt köşesine bir anket koyduk.
Büyükşehir Operasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz dedik.
Kesinlikle siyasi diyenlerin oranı yüzde 70.
Siyasi değil diyenler yüzde 21. Biraz siyasi diyenler yüzde 7.
İşte size İzmir’deki operasyondan sonra oluşan siyasal manzara…
Fazlası var eksiği yok!
 
Yarın: Operasyon AK Parti cephesinden nasıl görünüyor? Pek çok isimle konuştum, okuyacaklarınıza şaşıracaksınız.