Güzel bir atasözümüz var.
Hem de çok uyarıcı.
“Perşembenin geliş çarşambadan bellidir” diye.
Merhum Demirel’in yine çok güzel bir sözü var:
“Siyasette bir hafta uzun bir zamandır” derdi.
Şimdi bunları niçin yazıyorum?Çünkü..
Bu köşede sayısını bilmiyorum ama defalarca yazmaya çalıştım kendi çapımda.
Ve dedim ki, “Ey Millet ittifakı, lütfen geç kalmayınız…”
Geç kalınırsa ne olur?
İşler birbirine dolanır. Sadece dışarıdan değil, kendi içinizde bile birbirine dolanır.
Tutturuldu bir “Güçlendirilmiş parlamenter sistem”...
İyi güzel de, miilletin gündeminde var mı?
Yok.
Sanki sihirli değnek..
Ben sadece İzmir’de değil, ülkemizin pek çok yerine seyahatler yapıyorum.
Bir uçtan bir uca.
Hiç kimsenin gündeminde böyle bir konu yok.
Ya ne var?
Aday kim olacak?
Bütün mesele budur ve doğrudur.
Bizim Karadeniz’de çok güzel bir söz var:
İsabetsiz iş yapana “Benim nerem ağırıyor, sen neremi oğuşturuyorsun (Yani masaj yapıyorsun)” derler..
Elbette yapılacak işlerde önemli. Ama ne zaman? Seçimden sonra..
Elzem olan ne? Cumhurbaşkanlığı seçimi.Ve dolayısıyla aday.. Milleti ilgilendiren kısım budur.
Bahsettiğim geç kalmaya..
Bir de buna Seferihisar toplantısı tabir uygunsa “tuz biber ekti”…
İzmir Büyükşehir eski belediye başkanı Burhan Özfatura’nın çok güzel bir sözü var.
Bu yazım güzel sözlerle başladı ve devam ediyoruz.
Der ki sayın Özfatura:
“Ben bilmem ama bileni bilirim”…
İşte mesele bu.
Bileni bilmek…
Şimdi..
Yapılacak iş bellidir.
Bu Pazar toplanılacak..
Akıl vermek asla haddim değil. Böyle bir saygısızlık yapmadım ve yapmam.
Ama..
Ömrünün üçte ikisini siyasete adamış bir insan olarak söylüyorum..
Seçimden sonrayı değil, seçim öncesini düşünüp, adayın kim olacağını tespit edip, “hem kazanacak ve hem de bu enkazdan beter durumu normalleştirecek bir adayla yola çıkmak” için karar almak..
Ve topyekün bir seçim seferberliği..
Gerisini siz bilirsiniz…