GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
1 Temmuz 2022 Cuma

Biz yurtseverler…

Hangi partiye mensup olursak olalım.

Hangi görüşü paylaşırsak paylaşalım.

Biz Yurtseverlerin ortak bir noktası var:

Ülkemizin lehine olan her durumdan sevinir, ülkemizin aleyhine olan her durumdan da çok üzülürüz.

Kimin zamanında oldu, kim yaptı gibi duygu ve düşünceler bizim için ikinci plandadır.

Önemli olan ortaya çıkan tablo ülkemizin yararına mı zararına mı; mesele budur.

Şimdi…

Uzun zamandır İsveç ve Finlandiya’nın bilhassa terör örgütleri ile ilgili tutumları ülkemiz için son derece rahatsız edici bir durumdu. Bu iki devlet yakın tarihte üye olmak için bizim de uzun yıllar üyesi olduğumuz NATO’ya baş vurmuş.

Hiç şüphesiz şu NATO meselesinin artık ve çoktandır enine boyuna tartışılması gerekir. Bu paktla ilgili zararda mıyız, karda mıyız; bir durum muhasebesinin yapılması zamanı geldi de geçiyor. Şüphesiz NATO konuşulurken ABD’nin de tutum ve davranışını derinliğine gözden geçirmemiz gerektiğini hem altını çizerek ve hem de parantez içinde belirtmemiz gerekir.

Gelelim konumuza.

Bahse konu iki devletin tutum ve davranışlarında bir değişiklik olmazsa, NATO’ya girmelerine asla izin vermeyeceğimiz Cumhurbaşkanı tarafından bir çok kez ve “sert bir dille” açıklandı.

Açıklanmasına açıklandı ama..

Evet, işin bir de aması var.

O gün bu gün derken bazı görüşmeler başladı.

Aslında bu görüşmelerden “hayırlı bir sonuç” çıkmayacağını çoktan düşünmeye başladık ama..

“Hele bir bekleyelim…” dedik.

Beklerken, Madrit zirvesi yapıldı.

İmzalar atıldı.

Ortak bir metin yayınlandı.

Tabii bu arada Biden ile de görüşüldü.

Bizim taraftan açıklama yapıldı:

İki devletin NATO’ya girmesine tabir uygunsa “izin” verdik.

Niçin?

İktidar cenahının açıklamalarına göre “istediğimizi aldık”..

Şimdi soru şu:

Her iki devlet bizi haklı olarak çok rahatsız eden “terör örgütleri” ile ilgili hepsini kapsayacak şekilde “kendi iç hukuklarında” yasal bir düzenleme yaptılar mı? Anlayabildiğim kadarı ile “hayır”

Ya ne oldu?

Söz verdiler…

Uluslararası ilişkilerde “söz” suya yazılmış yazı gibidir. Akar gider..

Ya ne olmalı?

Uygulamaya bakmalıyız.

Çıkar şu terör örgütlerini ülkenden.

Sonra gel başvur NATO’ya… O zaman düşünelim; dememiz daha doğru olmaz mıydı?

Dış politika asla ve hiç bir zaman “iç’e dönük” olmamalı.

Çünkü…

Takke düşer kel görünür.

Şimdi bekliyoruz.

Ümit ediyoruz ki, sonuç iktidarın söylediği gibi olur…