GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
15 Aralık 2014 Pazartesi

Ön seçim çıkmazı!

Bir dokunduk, bin ah işittik derler ya… CHP’liler için ön seçim biraz böyle…
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de yüzlerce iş adamı, onlarca gazetecinin karşısında, kameralar önünde söylediği ‘Adaylarımızın yüzde 85’ini ön seçimle belirleyeceğiz. İzmir’de de tabi ki ön seçim yapacağız’ şeklindeki gayet açık beyanına karşı olan inançsızlığı vurguladık son yazıda…
Ve asıl meselenin Kılıçdaroğlu ile örgüt arasındaki güveni sağlamak olduğunu, işe bu noktadan başlanması gerektiğini vurguladık.
Aksi takdirde Kılıçdaroğlu’nun savaş meydanında ‘zafere ordusunu bile inandıramamış bir komutan’ durumuna düşme ihtimalini tartıştık.
Kentin hemen her noktasından telefon, e-posta ve yorum yağdı.
Ve ne denli hassas bir noktaya parmak bastığımız anlaşıldı.

Karşılıklı güvensizlik hatta sevgisizlik…
CHP gemisini iktidar limanından uzak tutan başlıca etmenler.

Konuştuklarım arasında ön seçimi şiddetle savunanlar da vardı bazı çekinceleri olanlar da…
Ama genel merkezin bir yolunu bulup ön seçim sözünü tutmayacağına inananların oranı ise oldukça yüksekti. Hatta Kılıçdaroğlu’nun İzmir’in vekillerini ön seçimle belirleyeceğine inananların sayısı bir elin parmaklarını geçmez’ desek yalan olmaz.

Genel merkez giderek sıkışıyor.
Örgüt her ne kadar inanç/güven sorunu yaşasa da bir kez daha kandırılmış olma ihtimaline karşı tetikte... Adaylar şaşkın… Ön seçim yapılırsa yarın/öbür gün yola düşmeleri gerekecek. Yapılmazsa ‘Ankara’daki baronlarla’ ilişki geliştirmek zorunda kalacaklar…
Ne belediye başkanları ne adaylar ne de baronlar…
Kimse şu anda net bir hesap yapamıyor.
Çünkü CHP bütünüyle ön seçim çıkmazında…

Ön seçimin Türkiye’de giderek azalan demokrasi iklimine de iyi geleceğine inananlara karşın, çare olmayacağını, aksine daha ciddi sorunlar yaratacağını savunan tecrübeli isimlerle de konuştum.
Bazı kaygılara hak da verdim doğrusu…
Diyordu ki bir parti büyüğü…
Uzağa gitmeyelim… Daha son seçimde bile İzmir’de ‘sıfır çektiğimiz’ sandıklar var.
- Olabilir, ne var bunda… Tüm sandıklardan ‘tulum’ çıkaracak haliniz yok ya diye sordum.
- İyi de o sandıkların kiminde 30 kiminde 40 üyemiz var.


2007 seçimlerine gittim bir anda…
Konak ilçesinde 20’den fazla sandıkta CHP’ye oy çıkmamıştı. Ve o sandıklarda CHP’nin 30-40 civarında üyesi hatta sandık görevlileri vardı.
Burada sorulması gereken soru şu… (Ki o dönem bu soruyu sormuştuk)
CHP’ye üyeleri mi oy vermedi, yoksa zaten CHP’li olmayanlar mı partiye kaydedildi?
Lafı eveleyip, gevelemeye gerek yok.
Parti içi iktidarlarını her şeyin üzerinde tutan, delege ağalığı sistemiyle örgüte hakim olan, yığma hatta sahte üyelerle istemediklerini sandığa gömen anlayışın ürünüydü bu üyeler…
Ve Kılıçdaroğlu’nun 4 yıl önce ‘hastalıklı’ diye tabir ettiği yapı buydu.
*
Sanıyorum 2006 kongresiydi. Deniz Baykal’ın sıkı muhalifi olan Alaattin Yüksel Alsancak Kültür Mahallesi’nden delege olmak için yarışa hazırlanıyordu.
Sabahın erken saatlerinde seçimin yapılacağı ‘Urfa Kebap Salonu’na gelmiş, listesini hazırlıyordu. Daha önce görevden alındığı ve ‘genel merkeze bayrak açtığı’ için Yüksel’in üzeri Baykal tarafından çizilmiş ve İzmir’e ‘Alaattin sandıktan çıkmayacak’ bir talimat gönderilmişti.
Talimatı uygulama görevi de Urfa kökenli son dönem oldukça popüler olan bir siyasetçiye verilmişti.
Urfa kökenli partili o dönem çok yakın olduğu Mardinli dostunu da yanına alarak ‘yetkilisi olduğu’ sandıkta seçim için hazırlığa başladı. Her şey normal seyrinde gidiyordu. Alsancak Kültür Mahallesi’nde ikamet eden üyeler demokratik haklarını kullanmak için birer ikişer sandığın kurulduğu ‘Urfa Kebap Salonu’nda toplanmaya başlamıştı.
Alaattin Yüksel de başına geleceklerden habersiz listesine son şeklini veriyordu.
Bir Pazar sabahıydı…
Alsancak sokaklarındaki sessizlik bir kamyonetin acı gürültüsüyle dağılıyordu. Urfa Kebap Salonu’na doğru yaklaşan kamyonetin üzeri tıklım tıkış adam doluydu. Kültür Mahallesi’nde oturmadıkları kesindi. Yoksa sabahın bu saatinde bir kamyon dolusu adam ‘kebap’ yemeğe mi gelmişlerdi?
Yüksel’in gelenlerin ‘kebap’ değil ‘kendisini yemeğe geldiklerini anlaması uzun sürmedi.
Ve yarışın sonucunu sanıyorum yazmama gerek yok.

Evet, dostlar… CHP’lilerde bu hikayelerden çok var.
O kamyonun üzerine o gün Yüksel’i bitirmek için çıkan, ‘bindirilmiş kıtaların’ içinde belki hayatı boyunca CHP’ye oy vermemiş ve de vermeyecek olanlar vardır.
Başka bir iddiam daha var.
CHP’nin İzmir’de 125 bin üyesi var diyorlar.
İddia ediyorum en az 20-25 bini CHP’li değildir.
Hatta hiç de olmamıştır.
Rakam size yüksek gelmesin…
2006’da Alaattin Yüksel’i bitirmek için kamyonun üzerine çıkarılanlar gibi her ilçede niceleri var. Kongrelerde şahit oluyoruz. Başka partili olduğu açık ve de seçik olanların oy kullandığına…
Çoğunlukla feodal nedenlerle…
Memleketlisi parti içinde bir noktaya gelsin diye…
Etnik, dinsel ve de feodal nedenlerle yapılan hatalar bugün hala ciddi sorun… 
O yüzden CHP’ye ‘üyeleri sıfırla, beyaz bir sayfa aç’ önerisi getiriyor bazıları…

Diyelim ki 20-25 bin civarında ‘hastalıklı’ üye var.
Her şeye rağmen ön seçim derim yine de…
Kalan 100 binin iradesini hafife almamak lazım…
Delege ile ön seçim isteyenlerin tutundukları dal da bu…
‘Üye hastalıklı da olsa delegenin yüzde 98’i partilidir’ diyorlar.
Ve bunu sadece Aziz Kocaoğlu da söylemiyor.
Delegeyle mi olur üyeyle mi olur?
Hakimle mi olur savcıyla mı olur?
Yoksa bir punduna getirilip başka bahara mı kalır bilemiyorum.
Ama CHP’nin bir an önce bu çıkmazdan çıkması gerektiği ortada…