GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Aralık 2014 Pazartesi

Önseçimden kim/ne çıkar?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kısa İzmir ziyaretinden önemli mesajlar çıktı. Ki en önemlisi adayların ön seçimle belirleneceği sözüydü.
‘Adaylarımızı İzmir’de de ön seçimle belirleyeceğiz. Önseçimi üyelerle yapacağız’ dedi CHP lideri…
Diyeceksiniz ki;
12 Haziran 2011 sürecinde de benzer sözler verilmişti. Hatta aynı Kılıçdaroğlu kapalı toplantıda ‘Üye yapımız hastalıklı’ demiş olsa da basına açık toplantıda, ‘İzmir’de de önseçim yapacağız’ demişti.

Haklı olabilirsiniz. Lakin bu kez CHP’nin tüzüğü de değişti. Ve Kılıçdaroğlu bu kez sözünde duracakmış gibi konuştu. Çıplak gözle baktım. Vücut dilinde en küçük bir ‘kıvırma’ emaresi yoktu. Kaldı ki yaklaşık 5 yıllık genel başkan olarak ‘üye yapımız hastalıklı’ bahanesine sığınma şansı kalmadı.
Ve dahası...
Önseçime Kılıçdaroğlu’nun da ihtiyacı var.
Neden?
Çünkü olası bir mağlubiyeti tek başına taşıyamaz.
Seçimin sabahına o koltuğu boşaltmak zorunda kalır. Seçimin sorumluluğunu örgütle paylaşmak için Kılıçdaroğlu önseçim yapmak zorunda...
Kaldı ki genel başkan olarak ‘referandumları saymazsak’ bir genel bir de yerel seçim yaşayan Kılıçdaroğlu, her iki süreçlerde yapılan/yaptığı liste hatalarından ders almış görünüyor. 2011’de İzmir halkının karşısına çıkan liste örneğin...
Aynı hatayı tekrarlaması siyasi intihar olur.
Kılıçdaroğlu da çok iyi biliyor ki; bu seçim onun için de dönüm noktası...
Ya kazanacak ya kazanacak...
Üyeyi işin içine çekmek, olası kırgınlıkları engellemek için önseçim şart... Uzağa gitmeye gerek yok! Adayın ‘anketlerle’ belirlendiği(!) 2014 seçimlerinde yaşananlara bakmak yeterli... 8-9 ay öncesinden sahaya indirilen, birbirine kırdırılan aday adayları... Bir kısmı başka partiye geçip çoğu rakibe çalışan aday adayları... Ve kötü hem de çok kötü yönetilmiş bir sürecin ağır faturası...

Kılıçdaroğlu’nun ağzından çıkan ‘Adaylarımızın yüzde 85’ini önseçimle belirleyeceğiz’ sözü bir anlamda da son süreçten alınan derstir.
2014 seçimlerinden sonra pek çok değerlendirme yapıldı.
Gerek biz gazeteciler gerekse de siyasetçiler tarafından...
Ama en doğrusunu bir parti danışma kurulunda Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya yapmıştı… 
‘Biz 8 ay birbirimizle 1 ayda rakibimizle yarıştık’ diyerek...

Önseçimde de bazı sıkıntılar yaşanacaktır. Üyenin homojen olmaması en büyük sorun... Bazı alt kimlikler listelerde öne çıkabilir mesela... Çünkü CHP’yi bilhassa da İzmir’deki CHP’yi konuşurken bazıları şöyle bir tanımlama yapıyor.
-Seçmen yapısı Birgül Ayman Güler’e üye/örgüt yapısı Sezgin Tanrıkulu/Hüseyin Aygün’e benzeyen parti... Yani ‘ulusalcı/kemalist/endişeli modernlerin’ oy verdiği ama bölgesel/etnik özellikleri öne çıkan bir örgüt yapısı...
Bu tanım doğrudur ya da değildir.
Belki bir parça haksızlık da vardır bu tanımın içinde...
Ama tamamen gerçek dışı da diyemeyiz.

Diyeceksiniz ki bugün böyle de dün farklı mıydı?
Haklısınız. Dün de aynıydı.
Dün Mardinliler vardı örgütlerde bugün Dersimliler...
Seçmen ve üye arasındaki bariz farka rağmen an itibariyle üyelik aidatını ödemiş 100 binden fazla kişinin oy kullanacağı bir yarıştan yanlış sonuç çıkma ihtimalini ben kendi adıma zayıf görüyorum.

Önseçimin delege değil de üye bazında yapılması İzmir’deki pek çok hesabı da alt üst etmiştir hatta... Delegeye hükmetmeyi planlayan kimi belediye başkanları için ‘üye ile önseçim’ ciddi bir handikaptır...

Peki, nasıl bir sonuç çıkar?
Mesela Birgül Ayman Güler çıkar mı?
Bence çıkar... Kılıçdaroğlu’na muhalif olmanın artısını Rumeli Göçmeni tabanlı oylarla destekleyebilir Güler... Ulusalcı/Kemalist ve endişeli modernler cephesinde ‘yedirmeyiz rüzgarı’ estirebilir. Kılıçdaroğlu üzerini ne kadar çizmiş olursa olsun... Kendisini belirli bir kesimin siyasi namusuna dönüştürmeyi bence şimdiden başaran Güler üye ile gidilecek önseçimin en büyük favorisidir.

Önseçim kararı alındığına göre herkes üye ile özel bağ kuracak hamleler planlayacaktır. Son yıllarda ne yazık ki ülkemizde siyaset alt kimlikler üzerinden yapılıyor.
Sahip olduğunuz etnik köken, mezhep... Nereli olduğunuz, annenizin, babanızın hatta babaannenizin nereden geldiği...
Uzun özgeçmişler bekliyor bizleri...
Büyük büyük babalardan hısım akrabaların ayrıntılarından her üyeye bir mavi boncuk olacak tanımlamalara hazır olun...
Kişinin temsil kabiliyeti, bilgi/birikimi, hitabeti, liderlik kabiliyeti, oturduğu koltuğu doldurup doldurmayacağı ikincil hatta üçüncü planda kalacaktır.
Ne yazık ki!
Ama ne olursa olsun... En azından adaylar siyaset yaptıkları seçim bölgesinden gösterilecekler... Ne şekilde sağlanmış olursa olsun ‘genel başkanın’ değil İzmir’in vekili sıfatını daha çok hak edecekler... Seçimden seçime değil her an bağrından çıktığı kesimle ilişki kuracak, yönetecek...
Ve her şey bugünden çok daha güzel olacak...
Sözde değil özde demokrasi yolunda önemli bir mesafe kat edilecek...
Darısı öteki partilerin başına...