GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
23 Kasım 2018 Cuma

Mahallenin ‘en güzel kızı’ mı, mahallenin ‘kısmeti’ mi?

Adı, “örtülü” de olsa…

AK Parti’nin İzmir gündemindeydi…

Seçim yaklaştıkça…

O ad iyice belirginleşmeye başladı…

Hazır İzmir’e gelmişken…

Ege’de Sonsöz’ün acar siyaset muhabiri Mehmet İşler beklemeden sordu:

“İzmir’i istiyor musunuz?”

Cevap çok yakışıklıydı:

“İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez?”

***

Bu ne demek?

Şu demek:

Mahalle dediğin “Türkiye” ise…

Canım İzmir de…

Memleketin “en güzel” kentidir…

Çok açık, net ve “kıskananlar çatlasın” dedirtircesine…

Şahane bir benzetme…

Demek ki…

Sekiz yıl önce aşağı yukarı bugünlerde…

Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik’in…

İzmir için yaptığı…

“Yüzü-gözü kirli, sümüklü çocuk…” benzetmesi…

AK Parti cephesinde…

180 derece değişmiş!

Eh, buna da şükür…

***

Denizli’nin Tavas İlçesi’ne bağlı Pınarlar Köyü'nde…

Beş çocuklu çiftçi bir ailenin en küçük oğlu olarak dünyaya geldi…

Bugün 57 yaşında...

Çocukluğu tütün tarlalarında geçti…

İlkokulu maddi zorluklar içinde bitirdi…

Çok akıllı ve uslu bir öğrenciydi…

Ortaokula gitmeyi çok istiyordu ama babası okutmaktan yana değildi…

Kayıtların son günü, bir cuma günüydü…

Pazartesi günü okullar açılacaktı…

Ama, hala babası kaydını yaptırmamıştı…

Okulun etrafında dolaşmaya başladı…

Sonunda öğretmen Refettin Hoca O’nu gördü…

Elinden tuttu, birlikte eve gittiler…

Babası bahçedeydi…

Hoca “Şükrü amca söz vermiştin oğlanı okutacağım” deyince…

Babası atletini gösterip…

“Hoca bu kirli göyneği satacağım, okutacağım…” dedi…

Tavas'a vardıklarında, kayıtlar kapanmıştı…

Müdüre ulaştılar, aracı koydular…

Ortaokulun müdürü, “Kaydolmuş say kendini, pazartesi okula gel…” dedi…

***

Ortaokulu da maddi zorluklar içerisinde tamamladı…

Ticarete çok yatkındı…

Para kazanmayı topladığı salyangozları satarak öğrendi…

Okul harçlığını, defter-kalem parasını…

Bağdan topladığı armudu, kavunu…

At arabası ile köylerde götürüp satmayı becerdi…

En büyük hayali iyi bir tütüncü olmaktı…

Ortaokul bitti, babası yine “Seni artık okutmayacağım gari…” demeye başladı…

Son bir şansı kalmıştı…

Devlet parasız yatılı sınavlarını kazandı…

Kütahya’daki İmam Hatip Lisesi’ni bitirdi…

Artık önü açılmıştı…

Marmara Üniversitesi’nden iktisatçı olarak mezun oldu…

Bir sınav daha kazandı…

İngiltere’deki South London Collage’da yüksek lisans yaptı…

Döndü, bir dış ticaret şirketinde çalışmaya başladı…

24 yıl önce kendi tekstil şirketini kurdu, zirveye tırmandı…

Artık O bir işadamı ve sanayiciydi…

Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği Başkanı oldu…

Evlendiğinde henüz 20 yaşındaydı…

Yıldızlaştığı günlerde, kim sorsa…

“Amele çocuğuyum… Allah nasip etti, bugünlerde geldik” dedi…

***

Recep Tayyip Erdoğan ile arkadaşlığı…

Üniversite yıllarında Necip Fazıl Kısakürek’in sohbetlerinde başladı…

Nitekim, AK Parti’nin kurulmasıyla siyasete atıldı…

2004 yerel seçimlerinde %51 ile Denizli Belediye Başkanı oldu…

O tarihlerde…

Yani, neredeyse 15 yıl önce…

Solcuların efsane ismi Deniz Gezmiş’e sahip çıktı…

“Devrimcilik sadece solculukla bağdaştırılamaz… Statükoya, dayatmaya ve karşı olduğum için ben de devrimciyim!” dedi…

Ardından Deniz Gezmiş’e hayranlığını dile getirdi:

“O zamanlar 1968 hareketinin ülkemizi etkilediği yıllardı... Serde de asilik vardı… Radyolardan Deniz Gezmiş'i duydukça hoşuma giderdi… Maalesef Deniz Gezmiş'in asıldığı bir ülkede yaşıyoruz…”

2009’da ikinci kez başkan seçildi; Denizli Büyükşehir olmuştu…

***

Yedi yıl içinde Denizli’nin “makus talihi”ni değiştirdi…

Kent, O’nun sayesinde…

Köprülü kavşaklarla, kapalı pazaryerleri, çağdaş yollarla tanıştı…

Denizli'nin belası hava kirliliği…

Doğalgaz getirince sona erdi…

Uzak mahalleler yollarla birbirine bağlandı…

Park ve bahçelerden yoksun kent yeşile doydu…

Denizlispor şahlandı…

O sırada başbakan olan Erdoğan…

Denizli gezilerinde O’nun evinde kalıyordu…

Sonunda 2011 genel seçimlerinde…

Birinci sıradan Denizli Milletvekili seçildi…

Ekonomi Bakanlığı koltuğuna…

61, 62 ve 63 hükümetlerin ardından…

Binali Yıldırım tarafından kurulan 65'inci hükümette de oturarak…

Dört kez Ekonomi Bakanı oldu…

***

Çok genç yaşta hayatını birleştirdiği…

Dört evladının annesi eşi Ayşen Hanım’ı, hep…

“O’nun yaptığı yemeklerinde hep annemin elinin tadı var!” diyerek…

Göklere çıkarıyor…

***

24 Haziran seçimlerinde milletvekilliğini bıraktı…

Emeklilik aklından bile geçmiyordu…

Nitekim…

Recep Tayyip Erdoğan, O’nu…

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kurulu Başkanvekilliği’ne getirdi…

Taçlandırdı…

***

Eğer, büyü bozulmaz ise…

Eski Denizli Belediye Başkanı…

Eski Denizli Milletvekili…

Eski Ekonomi Bakanı…

Ve…

Bugünün  

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Kurulu Başkanvekili Nihat Zeybeci…

Şimdi…

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı’na hazırlanıyor…

Bu görevi ne kadar istediği sorulduğunda da…

“Mahallenin en güzel kızı, kim istemez!” yorumunu yapıyor…

Ne kadar heyecanlı olduğunu da…

“Henüz kesinleşen bir şey yok… Görev verilirse hizmetkar belediyeciliği de İzmir’e getirmek için enerjimizin sonuna kadar çalışacağımızın bilinmesini isterim… Hakkını vererek de görev yaparız…”

Sözleriyle dile getiriyor…

***

Zeybekci, bu “Mahallenin en güzel kızı” benzetmesini yaparken…

Aklıma…

Aziz Nesin’in 60 yıl önce yazdığı…

“Mahallenin Kısmeti” hikayesi geldi…

Orada ne anlatılıyor dersiniz?

Özetleyeyim:

Yaşını başını almış “Hacı Mesut” ile “Mahallenin Kısmeti” lakaplı 18’indeki “Maide” evlenir… Kasabanın her evinde bu beklenmedik evlilik konuşulmaya başlar… Mahallenin kadınları her gün bir evde toplanıp Maide hakkında atıp tutarken, erkekler kahvede saatlerce Maide'nin güzelliğini konuşurlar... Maide’nin ise gözü Hacı Mesut'tan başkasını görmez… Merakına yenik düşen mahallenin erkekleri Hacı Mesut ile ahbap olabilmek için sıraya girer… Böylece eşlerini de yanlarına alarak, bu eve rahat rahat girip, çıkma şansını elde ederler… Bu ziyaretler sırasında kimse Maide'den gözlerini alamaz… Eve girip, çıkanlar çoğaldıkça, dedikodular da çoğalır… Ve sonra ne olur?

***

Yazmayacağım, işte…

“Mahallenin Kısmeti”nin son baskısını bulabilirseniz…

Ve de hikayeyi sonuna kadar okursanız…

Bana hak vereceksiniz…

Nokta!

 

Sonsöz: “Kısmet çok güzel bir ihtimaldir; Allah ne yazdıysa o olur! / Hz. Mevlana…”