GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
20 Kasım 2018 Salı

AK Parti bir ilahiyat profesörünü neden İzmir’e başkan yapmak ister?

Benim iddiam değil, vallahi!

AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen…

Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet yazdı:

“Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun, Diyarbakır olmaz ise İzmir Büyükşehir adaylığına yüzde 100 gözüyle bakabilirsiniz…”

***

Şaşırtıcı…

***

Döneceğiz Hatipoğlu Hoca’ya…

Çünkü önemli…

Ama önce bugüne bakalım…

***

AK Parti Türkiye genelinde sürekli kamuoyu araştırması yapıyor…

İstanbul için…

TBMM Başkanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım tamam gibi…

Ankara için…

Çevri ve Şehircilik eski Bakanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki de tamam gibi…

İzmi’e gelince…

Çarşı sanki biraz karışık…

Aylardır İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in adı gündemde tazeliğini koruyor…

Belli ki…

Özgener bu göreve karşı isteksiz…

Bulanık suda balık avlama süreci başlayınca…

Bendeniz…

AK Parti’nin İzmir bombası olarak…

15-20 gün önce…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ihtimalini yazdım…

Gerçekten…

Bakan Bey’in adı üç büyükşehirde birden çıkıyordu…

Ama Bakan Soylu’nun içinden…

İzmir adaylığı geçiyor muydu?

Buna şimdilik kimseler cevap veremiyor…

Tam bu sırada…

***

İzmir için bir başka bomba…

Dün Yeni Şafak yazarından geldi:

İlahiyat Profesörü Nihat Hatipoğlu…

Yazar “Neden Hatipoğlu” sorusuna şöyle cevap veriyordu:

“Evet, isminin Diyarbakır için geçtiğini daha önce yazmıştım... Ama şimdi bir İzmir seçeneği de gündeme geldi… Neden böyle bir ihtimal doğdu? Öğrendik ki, Hatipoğlu Ailesi’nin İzmir’de 40 yıllık bir geçmişi varmış… Kesin mi? Değil… Ama İzmir ya da Diyarbakır’dan birisinden Nihat Hatipoğlu’nun aday olacağına yüzde yüz gözüyle bakabilirsiniz…”

***

Olur mu, olur!

Prof. Hatipoğlu…

Günümüzde İslam dinini en anlaşılır anlatan biri olarak tanınıyor…

Ayrıca…

İddialara göre iktidar partisinin tabanı da…

Hoca’yı İzmir’e yakıştırıyor…

Birkaç yıl önce…

Kutlu Doğum Haftası için İzmir’e gelmişti…

Menderes’te binlerce kişi O’nu izledi / dinledi!

Bi’şi daha var…

Hoca’nın bir de…

İnternette…

“Nihat Hatipoğlu İzmir Sevdalıları” başlığını taşıyan…

Sayfası var…

Takipçi sayısı 5 binin üzerinde…

Şaka değil…

***

Gelelim, Hoca’nın İzmirlililiğine…

İddiaya göre…

Prof. Dr. Hatipoğlu ve ailesinin 40 yıllık bir İzmir geçmişi var!

Aradım, bulamadım…

Sadece Uşak’ta İmam Hatip’ten mezuniyetine rastladım…

Aslında…

Diyarbakır doğumlu, 63 yaşında…

Çok sağlam bir eğitimi var…

Ama…

O’nu asıl Türkiye’ye tanıtan televizyonların canlı yayınları…

İftar ve Sahur programlarının…

Tartışılmaz yıldızı…

Anlatıyor, örnek veriyor, duygulanıyor, ağlıyor ve…

Hepsinden önemlisi…

“Kalplere vur bir zımba…” misali, “iz bırakıyor”

Yurtiçi ve yurt dışında konferanslardan başını kaldıramıyor…

30’dan fazla yazılı eseri var…

***

Diyeceksiniz ki…

İzmir’in ilahiyatçı milletvekili olmadı mı?

Oldu…

Prof. Dr. Mehmet Aydın 22. Dönem İzmir vekiliydi…

Devlet Bakanlığı yaptı bu hükümette…

Ama O…

Yaşamının son çeyrek asrını İzmir’de geçirmişti…

Dokuz Eylül’de hocalık yaptı…

***

Kimilerinin İzmir Büyükşehir’e layık gördüğü…

Hatipoğlu Hoca…

Türkiye’nin görüp-görebileceği en ilginç sorulara…

Kırıp-dökmeden verdiği cevaplarla şöhretini perçinledi…

Mesela…

“TV’de sizi izleyerek Müslüman olmaya çalıştım, kabul olur mu?”

“Çift cinsiyetli bir kişi öldüğü zaman cenaze namazı nasıl kılınır?

“Eşimin dayısı bana helal midir?”

“Eşim müstehcen filmler izliyor, günahı nedir?”

“Küçükken fark etmeden kardeşimi öldürmüşüm, günahı var mı?”

“İnternet’ten oyun indirmek günah mı?”

“Enişteme baba, halama anne diyorum! Günah mı?”

Bir tane de tam İzmir’e göre soru:

“Midye yemek günah mıdır?”

***

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu bir “senaryo” olabilir mi?

Bilemem…

İzmir’in “tansiyonunu ölçmek” için savrulmuş olabilir mi?

Mümkündür!

Neden?

Şundan…

Hatırlayacaksınız…

Ki, hatırlamakta fayda var…

Yaklaşık dört-beş yıl önceydi…

İzmir Müftülüğü bir süredir vekaletle yönetiliyordu…

O günün Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez…

İzmir’e atanan yeni müftü Ramazan Muslu’yu bizzat tanıtmak için kentimize gelmişti…

Şöyle seslendi biz İzmirliler’e:

“İzmir’in farklı bir dindarlığı var… Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var… Öyle olduğu için tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden geçmiş birinin İzmir’e müftü olarak atanması tesadüf değil… Ramazan Muslu, kentin manevi hayatını din görevlileriyle yeniden ayağa kaldıracak, işe ehil bir kişidir…”

O gün İzmir’de kıyamet kopmuştu…

“İzmir’in farklı bir dindarlığı var…” cümlesi ile birlikte…

“Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var!” vurgusu hiç unutulmadı…

İzmir gibi bir kadim kentin…

“Manevi eksikliği”nden söz ediliyordu…

Güldük, geçtik…

Şimdi…

Ne o Diyanet İşleri Başkanı var…

Ne de o gün İzmir’e atanan Müftü!

Ama İzmir…

Hep aynı yerde…

Bekleriz Hatipoğlu Hoca’yı…

Elbet vardır, bizim de “gülümseten” sorularımız…

Nokta…

Sonsöz: “İlim ateşi görmeye, irfan ise o ateşle ısınmaya benzer… / Gazali…”