GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Rifat ÖZER
YAZARLAR
6 Aralık 2020 Pazar

Köstek olmak

Yusuf Hayaloğlu’nun bir şiiri var :

Nankör Kedi... Şarkı da olmuş !

İlk dörtlükte diyor ki ;

 

‘Ne söyledim ne söyledim sana ne söyledimki

Vurdun kapıyı gittin

Be vicdansız, be insafsızın kızı, be nankör kedi.

İnsan bir şey söyler...’

 

Tunceli’de Hakim’lik yaptığımız sıralarda, Avukatlık yapan arkadaşımız, siyasetçi

ve şair Kemal Burkay...

Sezen Aksu’nun, “Bir kedim bile yok” adıyla şarkılaştırdığı, “Gülümse” şiirinin 2.ci parçasında öğle demiyor... Kedi için ;

 

‘Sazlarım vardı, ırmaklarım vardı çok

Çakıl taşlarım vardı benim

Ama sen başkasın anlıyor musun

Tutki karnım acıktı, anneme küstüm

Tüm şehir bana küskün

Bir kedim bile yok anlıyor musun...’

 

Kedilerin nankör olduğu, pek de

doğru olmayan bir genelleme de.

Kimi canlılarda... az çok nankörlük de

yok değil hani!

 

Son günlerin Menemen’i...

Hani derler ya... Taş yakından gelir.

O tipler için, ‘yediğin ekmek boğazında dursun’ diye de... beddua edilir!

 

Bir Afrika halk masalı var...

Avcılar... yılanı kovalamaya başladılar.

Yılan can havliyle çiftçiye koştu, hayatını kurtarsın diye ona yalvardı...

 

Çiftçi diz çöktü... yılanın karnına girmesini sağladı. Avcılar da onu yakalamak için koşarak, geçip gittiler...

Tehlike geçince çiftçi, yılanın karnından çıkmasını istedi. Ama o çıkmak istemedi. Çünkü o yer sıcak ve güvenliydi ya!

 

Çiftçi çaresizce evine dönerken...

Bir balıkçıl kuşuna rastladı. Düşünceli düşünceli yürüdüğünü görünce, kuş ona ne derdin var dedi. Çiftçi de sessizce,

yılanın yaptığından dert yandı...

 

Kuş, yere çömel ve yılanı dışarı çıkarmak için gerin dedi. Yılanın başı çıkınca da,

onu yakalayıp... öldürdü !

 

Peki çiftçi sonra ne yaptı... dersiniz ?

Yılanın zehirinin hala içinde olduğundan kuşkulanıyordu.

Balıkçıl : zehirden kurtulmak için altı beyaz kuşu pişirip yemelisin diye... yol gösterdi.

Çiftçi de... ‘sen de bir beyaz kuşsun’ dedi,

onu yakalayıp... torbasına koydu !

 

Neyse ki... karısının olaya el koyması ile, Balıkçıl kuşu... yemek olmaktan kurtuldu!

 

Bir Afrika masalı daha okumuştum ;

Akrep, suyun karşı tarafına geçmek istiyordu... Su aygırına yalvarıp durdu,

Ne olur beni de...sırtına al geçir dedi.

 

Su aygırı dayanamadı bu yalvarışa...

Aldı sırtına, geçirdi suyun karşı kıyısına.

Tam toprağa inerken... ayağını sokmaz mı!

Su aygırı acıdan kıvranırken bağırıyordu : akrep ya işte... Yine yaptı yapacağını!

 

Menemen de olanlara gelince...

Kimi CHP’lilerin, CHP’ye yaptıkları ortada.

Ve sonuç da ortada...!

 

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu...

 

Hak Hukuk Adalet için...

Ankara’dan İstanbul’a... 25 günde 420 km yol yürürken,

Özgürlük ve demokrasi isteği uğruna...

haksızca ithamlara uğrarken,

 

Yıldırmak ve gözünü korkutmak için... tehdit ve hakaretler yapılırken,

Linç girişimlerine... Suikast girişimlerine maruz kalırken,

 

Yoksulun, güçsüzün, fakir fukaranın dostu olarak... sorunlarına çözüm için canını dişine takarken...

 

Destek olmak varken... köstek olmak!

Partilisinden Partisine...ayak oyunları!

Çok yazık...

 

Voltaire boşuna dememiş :

Tanrım, beni dostlarımdan koru, Düşmanlarımın icabına... ben bakabilirim!

 

İyi Pazarlar...