GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
28 Şubat 2010 Pazar

Kim ne kazandı, ne kaybetti?

Ekim 2009’’da başlayıp 27 Şubat 2010’’da sona eren CHP kongre sürecinin kazananları ve kaybedenleri üzerine kalem oynatacağız bugün.’¶ Dahası CHP’’li aktörlerin ne kazanıp ne kaybettiğini anlatmaya çalışacağız’…. Artıları ve eksilerine bakacağız. En tepeden en dibe kadar isim isim yürüyeceğiz.  
 
1-Deniz Baykal:
Eksileri: Parti içi demokrasi açısından süreci kayıpla kapattı. Yüzde 56 oy aldığı İzmir yerine Adana kongresine giderek kente verdiği önemi dahası, İzmir’’i çantada keklik gördüğünü bir kez daha ortaya koydu.
Kongre süreci boyunca belirli bir yapıya el uzattı. 12. maddeden her ilçeye gönderdiği üyelere rağmen ilçe kongrelerini kaybetti. Adını birilerine sakız gibi kullandırarak üye/delege düzeyinde eskitmiş, hafifletmiş oldu. Adını kullananların siyasi kayıpları yüzünden örgüt düzeyinde çok ağır bir prestij kaybına uğradı.
Son düzlükte yaptığı  Nalbantoğlu operasyonuyla delege iradesine ipotek koydu. Kente 78 yaşında bir il başkanı atayarak başta diğer adaylar olmak üzere örgütle adeta dalga geçti. Bulgun’’u beş yıl önce sandığa gömenlere seçtirerek ’‘intikamcı’’ yanını ortaya koydu.  
 

 
Artıları:  Son düzlükte yaptığı operasyonla Sav ekibine ince bir tıraş yaparak İzmir örgütünün tek bir ekibe dayanmasını engelledi. Kurultay delegasyonunda ağırlığı ilçe başkanları ve belediye başkanlarına vererek, olağan ya da olağanüstü kurultayda koltuğunu garantiye aldı. Kaderi Baykal’’ın elinde olan seçilmişlerin kurultayda yan çizme ihtimalini ortadan kaldırdı. Yeni il yönetimi ile İzmir’’de kendisiyle doğrudan hareket eden yapıya siyaseten alan açtı. Genel Sekreteri Önder Sav ile kavgalı görüntüsünden de kurtuldu.  


2-Genel Sekreter Önder Sav:
Eksileri: Birlikte hareket ettiği yapının ilçelerdeki başarısını il yönetimine yansıtamadı. Son anda gelen Baykal baskısı karşısında geri adım atıp, kendi kalesine gol atarak büyüm maçı berabere tamamladı. Yıllarca kendisiyle hareket eden Gaziemir İlçe Başkanı Yüksel Demirsoy’’u son düzlükte tıpkı 2 yıl önce Kemal Karataş karşısında yalnız bıraktığı Eski Milletvekili Enver Öktem gibi yalnız bıraktı.
Mahalle ve ilçeler düzeyindeki Baykal-Sav kavgasının sanal olduğu, Bulgun uzlaşmasıyla ortaya çıkmış oldu. Bir önceki kongreye nazaran daha az yönetici daha az kurultay delegesine razı oldu. Baykal’’ın gazabından korkup sürecin sonunda tam bir teslimiyet politikası izledi. Bu da önemli ölçüde prestij kaybına neden oldu.
Artıları: 
İzmir’’in ilçelerindeki gücünü korudu. Birkaç yıl önce Konak merkezli olan ekibini kentin tüm bölgelerine yaydı. İl yönetimindeki zayıflığa rağmen örgütün farklı kademelerindeki gücünü korumuş oldu. Deniz Baykal’’la 10 yılı aşkın uzlaşma zemininin devam ettiği imajını Bulgun konusundaki uzlaşıyla pekiştirerek tüzük değişse bile en güçlü genel başkan yardımcısı olmayı garantiledi. Beş yıl önce Baykal’’la ortak adayları olan Bulgun’’un seçilmesi, buna karşın başta Kemal Karataş olmak üzere sorunlu olduğu isimlerin kurultay delegesi bile olamaması Sav’’ın artıları olarak sürecin sonuna not olarak düşüldü.  


3-Aziz Kocaoğlu:
Artıları:  İzmir’’in pek çok ilçesinde şu veya bu şekilde taraf olarak ilk kez siyaseten taban tuttu. Çok önemsediği kendi ilçesi Bornova’’da kongre kazanarak kimin adam kimin şalgam olduğunu dosta düşmana gösterdi. Elindeki yerel yönetim gücüyle İzmir’’in siyasal ikliminde nasıl rol oynayabileceğini ortaya koydu.
Desteklediği aday olan Rıfat Nalbantoğlu’’na yönelik Baykal operasyonunu kendisinden beklenmeyecek derecede ’‘itidalli’’ karşıladı. Yeni adayın belirlenmesi konusunda da aktif rol oynadı. Önerdiği isimler arasında olmamasına rağmen Ekrem Bulgun’’a razı oldu. Çünkü onun için önemli olan istediği isimlerin aday olması değil, istemediği (Kemal Katataş-Yüksel Çakmur gibi) isimlerin aday olmamasıydı. Yeni il yönetimine tavsiye ettiği 3 siyasetçiyi yönetici yapmayı, birlikte hareket ettiği bazı isimleri de kurultay delegesi yapmayı başardı. Baykal’’ın kadrolu il başkanı Bulgun’’un atanmasıyla örgütün yükünü sırtlamaktan, il başkanına mal edilecek her türlü olumsuzluktan sorumlu tutulma ihtimalini de ortadan kaldırdı.  
Eksileri: Bornova ilçe kongresi sürecinde oynadığı sert futbol karşı takım oyuncularını yaraladı. Bir çoğunu da sakatladı. Ettiği kontrolsüz laflar yüzünden çok sayıda kalp kırdı.  
 

 
4-MYK Üyesi Mehmet Ali Susam:
Eksileri: Başta kendi ilçesi Buca olmak üzere pek çok ilçede taraf olup kaybetti. Süreç boyunca Genel Başkan Deniz Baykal’’ın ’‘en yetkili’’ kıldığı isim olarak örgütün belirli bölümünün karşısında oldu. Mahalle seçimlerinde oynadığı rol nedeniyle çok eleştirildi. 12. maddeden yapılan üyeliklerin pek çoğunda ’‘aracı’’ olarak görev yaptı. Süreç içinde görevden alınmalar, mahalle seçimlerinin iptal edilmesinde oynadığı kilit rol nedeniyle belirli bir kesimin eleştiri oklarına hedef oldu.
Baykal’’ın özel yetkili kıldığı MYK üyesi olmak onu çok sayıda partilinin ’‘hedefi’’ haline getirdi. Ve CHP Lideri Deniz Baykal’’ın son süreçte Milletvekili Selçuk Ayhan’’la daha çok teşriki mesai yapması ’‘gözden düştüğü’’ şeklinde yorumlandı.  
Artıları: Kuruluşunda yer aldığı CHP’’ye uzun süre sonra yeniden dönüp aynı yıl hem milletvekili hem de MYK üyesi olarak hızlı yükselmesinden kaynaklanan boşluğu kongre sürecinde doldurdu. Örgütü adım adım gezerek tanıdı. İlçelerin çoğunda kaybetmiş olsa da ciddi anlamda taban tuttu. Bazı ilçelerde 4 bazı ilçelerde 7 bazı ilçelerde 24 oyla taraf olduğu kesimlerin kaybetmesi uzun vadede Susam’’ın hanesine artı olarak yazdı. Partiye onunla birlikte gelen 20 esnaf odası başkanı dışında yabancısı olduğu CHP örgütü, kongre sürecinde Susam ismiyle yakından tanışmış, çok sayıda partiliyle kader birliği yapmış oldu. Tüm bu organizasyonlar Susam’’ın sonraki süreçlerde elini güçlendiren faktör olarak hanesine ’‘artı’’ olarak yazıldı.  


5-PM Üyesi A. Rezzak Erten:
Eksileri: İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’’na yönelik operasyonun en önemli nedeniydi. Özellikle Abdül Batur’’un verdiği Balçova yemeğindeki konuşması Nalbantoğlu’’nun kellesinin alınmasında etkiliydi.
Nalbantoğlu’’yla kurduğu ittifakın diğer ekipler cephesinde ’‘orantısız güç’’ haline dönüştüğünü Baykal’’ın kılıcını çıkarıp ’‘kelle’’ almasıyla sonuçlanan operasyonla anladı.
Nalbantoğlu’’nun arkasındaki desteğini hiç çekmemesine karşın, yaşananları kamuoyuna, parti örgütüne anlatmakta zorlandı. Nalbantoğlu sonrası gelişen Yüksel Demirsoy süreci iki yıl önceki Enver Öktem süreci gibi algılandı. Kimilerine göre bu durum onu ’‘Ordusunu satan komutana’’ dönüştürdü. Kimilerine göre ise Sav-Baykal barış anlaşmasının mimarı olarak daha da güçlendirdi. Baykal’’la açıktan savaşı göze alamadı, geri vitesle ’‘denge’’ operasyonuna razı oldu.
Artıları: İzmir’’in ilçelerindeki gücü hanesine artı olarak yazdı. Kente ithal aday olarak gönderilmesine karşın son 6 yılda ortaya koyduğu istikrarlı siyaset ve ekipçilik ruhunu en iyi kontrol eden milletvekili olarak arkasındaki Genel Sekreter Sav gücüyle kentte örgüt düzeyindeki en güçlü vekil olmayı başardı. Süreç içinde Aziz Kocaoğlu, Rıfat Nalbantoğlu gibi önemli aktörlerle yaptığı ittifakla ekibi üzerindeki ’‘siyah’’ imajını silmeyi, gri tonu yakalamayı başardı. Demirsoy’’un adaylığı için gereken imzaları vermeyerek, verdirmeyerek Baykal’’a bağlılık testinden de ekibi kontrol eden adam testinden de sınıfı geçti.  


6-Eski İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu:
Eksileri:
Örgütü tanımaması, parti içi dengeleri iyi gözetememesi, denge siyasetini iyi yapamaması hanesindeki en büyük eksi oldu. Merhum İsmail Cem’’in emaneti olarak Baykal’’ın iki dönem üst üste Parti Meclisi’’ne aldığı, Kemal Karataş sonrası İzmir’’i yönetmekle görevlendirdiği Nalbantoğlu, ne yaptıysa kimseye yaranamadı.
Başlangıçta herkese eşit mesafede durmayı denedi. ’‘Herkese mavi boncuk’’ dağıtmakla suçlandı. Parti içinde kadrolaşmayı denedi. Bu kez ’‘Partiyi Muhasebeciler Odası’’na çevirmekle itham edildi.
Baykal’’la hareket etmeyi denedi Sav ekibinin tepkisini çekti. Sav ekibiyle hareket etti Baykal’’ın gazabına uğradı. Parti içinde herkesi bir araya getirmeyi, ortak platformlarda konuşmayı denedi. Yine olmadı.
CHP İzmir örgütünün yabancı  olduğu bir yönetici modeli olarak bana göre anlaşılamadı. Baykal baskısına boyun eğmesi, adaylıktan çekilmesi önemli bir cephe tarafından anlaşılamadı.  
Artıları: CHP’’de beş yıldır yapılmayan İl Danışma Meclisi başta olmak üzere ilçe başkanları, belediye başkanları, eski il başkanları, milletvekilleriyle ayrı ayrı yaptığı toplantılar, yerel seçim sürecinin doğru şekilde yönetilmesi hanesindeki en önemli artılar. Danışma Meclisi sonrasında kitap haline getirilen Sonuç Bildirgesi, genel merkezde bile olmayan bir harekat planı olarak tarihe geçti. Güzel işler çıkarmaya çalıştıysa da kendisini tam olarak anlatamamış olmanın kurbanı oldu. Kongre sürecinin sonunda 28 ilçe başkanının açık desteği, 420 kurultay delegesinin imzasına rağmen adaylıktan el çektirilmesine karşın kongrede yaptığı konuşmada  ’‘Baykal’’ı başbakan yapacağız’’ diyerek, yarasına tuz basıp, bireysel önceliklerini ikinci plana atan siyasetçi unvanını hak etti. Son 10 yılda CHP’’nin gördüğü en ilginç, orijinal il başkanı modeliyle kısa sürede parti örgütünde önemli bir desteğe ulaştı. En azından bir yıl içinde yaptıklarıyla ’‘iz’’ bırakmayı başardı.  


7-Milletvekili Selçuk Ayhan:
Eksileri: Bayraklı kongresinde taraf olup 7 oyla kongre kaybetti. Birkaç delegenin, partilinin işinden olmasının nedeni oldu. Kongre kazanmak için 500 civarında son dakika kaydı yaptı. Süreç içinde bazı ilçelerde MYK Üyesi Susam, Eski İl Başkanı Kemal Karataş’’la aynı cephede kaldıysa da Bornova ve Bayraklı başta olmak üzere bazı ilçelerde Kocaoğlu ile de ortak zeminde buluşarak sürecin kendine has rotaya sahip olan en ilginç siyasi figürü oldu.
Yumurtaların tamamını  aynı sepete koymayarak klasik bir siyasetçi davranışı  sergiledi. Konak’’ta hem kazanan hem kaybeden listede delegesi olması bu yönüyle eleştirildi.
Beş yıl önce mücadele edip sandığa gömdüğü Ekrem Bulgun’’u savunmak zorunda kalması en büyük handikabıydı. Eski rakibi Bulgun’’u aday olarak İzmir kamuoyuna lanse etme çabaları kimilerince ’‘tutarsızlık’’ olarak hanesine yazıldı.
Kimilerine göre neredeyse ofis olarak kullandığı, Bornova Cafe’’deki arkadaşlarının hemen hemen tamamını siyaseten bir noktaya taşıyarak yanlış yaptı. Tepki aldı. Kimilerine göre ise ekibine sahip çıkarak doğru yaptı.
Rıfat Nalbantoğlu’’nun çekilmesi sürecinde kilit rol oynadı. Baykal’’ın mektuplarını İzmir’’deki muhataplarına taşıdı. Kimilerine göre eksi kimilerine göre artı olan bu tutum Kocaoğlu’’nun Nalbantoğlu’’nun arkasından çekilme sürecinin en önemli faktörüydü. Yönetim ve kurultay delegasyonu listesini kaleme alan isimlerin başında gelmesi listelerde yer bulamayanların hedefi haline getirdi Ayhan’’ı.    
Artıları: Kongre sürecinin kırılma noktalarında oynadığı kilit rolle tecrübesini konuşturdu. Genel Başkan Deniz Baykal’’ın verdiği tüm görevleri eksiksiz yerine getirerek bana göre yeni dönemde yerini garantiledi. Beş yıl öncesinin isyankar il başkanı Ayhan, yeni dönemde Bulgun’’u seçtirerek kimilerine göre ’‘tükürdüğünü yalamış olsa da’’ bana göre Baykal’’a bağlılık testinden 10 üzerinden 10 aldı.
Parti içinde belirli bir ekibe angaje olmayan, Karşıyaka Belediyesi dışında önemli bir desteği de bulunmayan Ayhan, kimi vekiller gibi ’‘mezhepsel’’ kimileri gibi ’‘ekonomik’’ kimileri gibi ’‘loca/lobi’’ desteği olmaksızın da siyaset yapılabileceğini göstermiş oldu. İl yönetimi ve kurultay delegasyonundaki ağırlığı sayesinde İzmir siyasetinin önemli aktörleri arasına adını yazdırmayı başardı. En azından Baykal’’ın yeni prensi olduğu konusunda kimsenin şüphesi kalmadı’…  
DEVAM EDECEK’…. 
Önemli Not: Dünkü yazıda kongrede olayların patlak vermesine neden olan ’‘susturulma’’ önergesinde imzası olan Cevat Durak, Abdül Batur, Rıfat Nalbantoğlu’’nu eleştirmiştim. İl Kongresi’’nde konuşmaların tamamlanmasını isteyen ve oy çokluğu ile kabul edilen bu önerge, başta Yüksel Demirsoy olmak üzere Ali Yılmaz gibi pek çok kişinin konuşmasına izin vermiyordu. Ve olayların patlak vermesinin tek nedeniydi.
Ve Divan Başkanı Kemal Anadol, Nalbantoğlu, Batur, Durak hatta Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus’’un adını önerge sahibi olarak okumuştu. Meğerse bu isimlerin o önerge ile ilgisi yokmuş. Önerge sahipleri Ödemiş, Bergama, Kiraz gibi uzak ilçelerin delegelerine aitmiş. Anadol isimleri ezberden okuyarak, demokrasi eleştirimizi yanlış isimlere yönlendirmemize neden olmuş. Meğerse uzak ilçe delegeleri evlerine geç kalmamak için konuşmaların tamamlanmasını istemişmiş. Anadol’’un önergedeki isimleri yanlış okuması, adı geçen isimlerin de düzeltme gereği duymaması eleştiri oklarını onlara çevirmemize neden oldu. Hüseyin Mutlu Akpınar arayıp ortalığı karıştıran önergenin altındaki gerçek isimleri okudu. Ben de düzeltme gereği duydum. Bilginize’…