GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
27 Şubat 2010 Cumartesi

Birkaç Don Kişot, bir alay yel değirmeni!

Sosyal ve de demokrat bir partinin İzmir il kongresini anlatmaya çalışacağım bugün.
Nereden başlasam, ne desem bilemiyorum.’¶
Ama buldum. Ali Yılmaz’’ın konuşmasından, kongredeki en demokrat konuşmadan başlayayım’… Cevat Durak, Abdül Batur, Rıfat Nalbantoğlu gibi ’‘demokrat’’ arkadaşların önergesiyle ’‘konuşma hakkı’’ iptal edilen Ali Yılmaz kürsüyü işgal edip, söke söke aldı mikrofonu ve şöyle dedi:
’“Tespih gibi dizilmişsiniz. Üst yönetiminin baskısı karşısında’… Kapı kulu olmuşsunuz. Esaret altında kalmışsınız. Bırakın karşınıza aday çıkarmayı, konuşulmasına bile tahammülünüz kalmamış. Biz parti olarak yüzde 10 ülke barajının altında kaldık. Baraj acısını yaşadık. Bugün il başkanı olmak için yüzde 20’’lik baraj getirmişsiniz. Özgürlüğünüz elinizden alınmış. Bugün burada ya sosyal demokrat bir partinin özgür bireyleri gibi davranacaksınız. Ya da kapıkulları olmaya devam edeceksiniz. Tercihinizi yapın!’”
Alkışlar kıyamet gibi’…
Konuşmanın bir bölümü 1973’’ten’… Bülent Ecevit’’in İsmet Paşa’’yı devirdiği kurultaydan’…
Ama olsun. CHP kongresinin en demokrat konuşmasıydı ve tarihe not düşmek istedim.
Birkaç genç daha öncesinde benzer şeyler söyledi.
Hepsi o kadar’…
Gerisi yıkama/yağlama’…
Düşünebiliyor musunuz? En azından aday olma yürekliliğini ortaya koyan, ama Baykal-Sav baskısıyla yeterli imzaya ulaşamayan Yüksel Demirsoy’’un konuşmasına bile izin verilmedi.  
Her dönem aday olmaya niyetlenip kulis yapan ama son dakika genel başkan ya da genel sekreter tarafından kenara çekilen, çıkarılan adayı desteklemek gibi garip bir kaderi yaşayan Karşıyaka İlçe Başkanı Ertam Özen, kendisini yuhalayan kalabalığın üzerine uçtu.
Rock müzik starları gibi’…
İlerlemiş yaşına, hasta kalbine bakmadan hem de’…
Kahraman olmak istedi. Belki de oldu.
Ama iyi denemeydi.
Azmeder ve çalışırsa uçuş tekniğini geliştirir, önümüzdeki genel seçimde Ankara’’ya kadar uçabilir Hazerfan Ertam Çelebi!
Ya diğerleri ne yaptı?
Bornova kongresinden sonra adam-şalgam muhabbeti yapan, Büyükşehir adaylığı öncesinde demokrasi nutukları atan Aziz Kocaoğlu mesela’…?
Ya da ilçe kongreleri kazanan yapının ekip şefi A. Rezzak Erten?
Ya da suyun başına kadar gelmişken, susuz geri gönderilen Rıfat Nalbantoğlu?
Hiç’… Kocaman bir hiç’…
Genel Başkan ve Genel Sekreterin sözünden çıkmadılar.
Rezzak Erten delegeyi çok iyi kontrol ettiğini Demirsoy’’u aday yapmayarak ortaya koydu.
Kocaoğlu, söz konusu Baykal olunca hemşehrisini bile tanımayacağını kanıtladı.
Nalbantoğlu, ’‘Konuşmalar bitmiştir’’ önergesi vererek demokrasi sınavından çaktı.
**
MYK Üyesi Susam, hiçbir şey olmamışçasına yerinde oturdu. Sağa sola gülücükler atarak,  ’‘son gülen iyi güler’’ mesajı veriyordu sanki birilerine.
Milletvekili Selçuk Ayhan kongrenin en başında görünüp kayboldu. Sanıyorum listeyi yazıyordu. Baykal’’ın ’‘özel’’ kalemi olarak’…
İzmir’’in ’‘demokrat’’ başkanları Abdül Batur, Cevat Durak, Mehmet Ali Çalkaya, Hasan Karabağ, Ercan Tatı, Kamil Okyay Sındır ve diğerleri de kongre salonunda tespih gibi dizilenler arasındaydı.
En çok 78 yaşında olmakla eleştirilen atama İl Başkanı Ekrem Bulgun da olan bitene anlam verememiş olacak ki boş boş bakınıp durdu kongrde boyunca.
Kürsünün işgal edilip, dağıtıldığı, polisin, özel güvenliğin yetersiz kaldığı, ilçe başkanının havada uçtuğu, divan başkanı, 35 yıldır aralıksız milletvekilliği yapan Kemal Anadol’’un sürekli olarak yuhalandığı, en çok alkışı Konak Delegesi Ali Yılmaz’’ın aldığı garip bir kongre izledim.
Ve delegelere, parti üyelerine kulak verdim.
Kürsünün arkasındaki devasa alana yazan, ’“İktidara yürüyüş kongresi’” ibaresinin yazıldığı bölümü işaret ediyordu delegenin biri’…
’“Bu kafayla bizden iktidar olmaz. Olsa olsa miktidar olur’” diyordu.
’“Bu mu sizin demokrasi anlayışınız, ben delege olarak konuşmak istiyorum’’ diye kendini yırtıyordu Yüksel Demirsoy.
’“Genç bir delege, ’“78 yaşında il başkanı olursa, gençlik kolları başkanı kaç yaşında olacak?’” diye soruyordu.
’“Bir delegenin elinde baston gördüm. Sanıyorum bize ilan veren baston platformunun üyesiydi’”
Ve salondan çıkarken yine karşılaştık Demirsoy’’la’…
Ne yaptın, imzayı bulabildin mi? diye sordum.
Hemşehrisi Aziz Kocaoğlu’’nun Bornova Kongresi’’nden sonra yaptığı, ’“Adam-Şalgam’’ açıklamasına gönderme yaparak, ’“Ancak 122 tane adam buldum’” dedi.
Peki gerisi neydi? diye sormaya çekindim.
 ’“Şalgam’” diyeceğinden korktum.
***
Sonuçta ilk oyunu kullandığında Türkiye’’de CHP’’den başka parti olmayan, 1975’’in İl Başkanı Ekrem Bulgun, 2010 İzmir’’ini yönetmekle görevlendirildi.
Sav ekibi, Nalbantoğlu’’nun çekilmesinden sonra beş yıl önce birlikte kongre kaybettiği Bulgun’’a sarıldı.
Ekipten çıkan Demirsoy’’u bile yalnız bırakarak Baykal’’a bağlılık testini geçti.
2005’’te Bulgun’’u sandığa gömenler de Baykal’’ın talimatıyla herkesten önce ’‘Bulgun’’ dedi.  
Bir anlamda tükürdüklerini yaladılar.
Hatta adaylığı geri çekilen, sürecin en mağdur adamı Rıfat Nalbantoğlu bile ’‘Bulgun’’ diyenler arasındaydı.  
 
’“İyi yaptınız, benden aday olmazdı zaten’” der gibi’…
Beş yıl önce Bulgun’’u sandığa gömerek vekillik kapısını aralayan Milletvekili Selçuk Ayhan, ’‘Bulgun’’ demekle yetinmedi. Yaşlı kurda yardım edip, yönetimini de kaleme aldı. Bana göre tüm kongre sürecinin en kazançlısı oldu. Gençliğin aday namzedi İl Sekreteri Hüseyin Mutlu Akpınar, Nalbantoğlu ekibinden Bulgun listesine giren tek isimdi.
Kurultay delegasyonuna gelince; kaderleri her daim Baykal’’ın elinde olan belediye başkanları ve ilçe başkanlarından başka neredeyse kimse yok gibiydi.
Yani, ’‘Seçilmiş baronlardan’’ oluşan bir kurultay delegasyonu’…
Tüm baskılara, sıkı kontrole rağmen hem yönetimde hem de kurultay delegasyonunda 3-5 adet anti Baykalcı yer buldu. Yani Anadolu hareketinin önderleri yönetime de kurultaya da sızdı.  
Kim olduklarını Baykal biliyor.
Sonuç olarak CHP, demokrasi sınavından bir kez daha çaktı.
Biat kültürünün partinin genlerine işlediği, kapıkulu sayısının arttığı demokrasinin başkenti İzmir’’de de tescillendi. Kapalı kapılar ardında demokrasi havarisi kesilip, mangalda kül bırakmayanların kaç kilo, kaç gram geldiği ortaya çıktı.
Ali Yılmaz’’ın deyimiyle delege tercihini yaptı.
Sosyal demokrat bir partinin özgür bireyi olmaya ’‘hayır’’ kapıkulluğuna ’‘devam’’ dedi.
Yüksel Demirsoy ise aday olma yürekliliğini salona kadar taşıyarak, en azından saat 16.00’’a kadar teslimiyetçilerin yüreğine korku saldı, kongreye biraz olsun demokrasi bulaştırdı.
Yel değirmenlerine karşı Don Kişot’’luk yapsa da, yürekten bir tebriki hak etti.  
 
**
Kişiliğine, partililiğine, azmine, çalışkanlığına ’‘kefil’’ olduğum ama bu görevi yapmak için biraz yaşlı bulduğum Ekrem Bulgun’’a gelince;
En azından birileri gibi ortalıkta dolaşıp, mahcup mahcup ’“Görev verilirse yaparım’” martavalı okumadı.
Görev verildi ve yapmak için 78 yaşında olduğu gerçeğini bile düşünmeden balıklama atladı havuza. Kolları sıvadı, ateşten gömleği düşünmeden giydi.
İyi bir CHP’’li, iyi bir Baykal askeri olduğunu kanıtladı. Milletvekili adayı olmayacağını, genel seçimleri yönetip emekli olmak istediğini en başında açıkladı yakın çevresine.
Başta Sayın Baykal olmak üzere, ekiplerin, MYK üyelerinin, eski il başkanlarının bozduğu, dağıttığı süreci toparlamak için ’‘ağabey’’ rolünü kabul etti.
Yolu açık olsun. Kendisine başarı diliyorum. Attığı her olumlu adımda yanında olacağımı buradan deklare ediyorum.
Benden bu kadar’…