GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Muhittin AKBEL
YAZARLAR
30 Ekim 2022 Pazar

Kemikler sızlıyor vicdanlar sızlamıyor!

Takvim yaprakları, 2020 yılının 30 Ekim’ini gösteriyordu, günlerden Cuma’ydı.
Saatler 14.51’i…
6,9 büyüklüğünde bir depremle sarsıldı İzmir…
16 saniye sallandığımız söylendi ama o anı yaşayanlar için adeta bir ömürdü.
Merkezi Sisam Adası’ydı; yıktığı yer ise Bayraklı…
Bugün, günlerden yine 30 Ekim…
O büyük acının ikinci yıldönümü…
Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Yakınlarına da sabır…
***
O yıkılan apartmanların her dairesinde ayrı bir hayat vardı.
Hepsinin de bir hikayesi…
İşte onlardan biri…
***
Deniz Yücel, Tapu Dairesinde çalışıyordu; kardeşi Hüseyin de İzmir
Adliyesi’nde…
İkisinin de ikişer çocuğu vardı.
Çocukların en küçüğü, Hüseyin’in Diren’iydi.
Henüz 2,5 yaşındaydı Diren...
Feda ise 9 yaşındaydı.
Babaanne Arife Hanım, baldan tatlı torunlarının hepsini çok seviyordu.
Hele hele Diren’i…
Diren, sabah uykusu alsın, uykusu bölünmesin diye her sabah, çok erken
vakitte oğlu Hüseyin’in oturduğu Rıza Bey Apartmanı’ndaki dairesine
geliyordu.
Akşam olunca da evinin yolunu tutuyordu, yüreği torun sevgisiyle, evlat aşkıyla
çarpan Arife ananın…
Hüseyin Bey eşi Emine Hanım, Arife Ana’ya çocukları teslim edince işlerine
giderken…

Ağabeyi Deniz ile eşi Nilay Hanım da 4 yaşındaki Lina ve 6 yaşındaki Vera’yı,
Hüseyin’in evine getiriyordu.
Babaanne, dört torunla güle oynaya akşamı ediyordu.
30 Ekim günü de böyle başlamıştı, Yücel ailesinin…
Ama günün ortasında başlayan deprem, aileyi tarifsiz acılar yaşattı.
Ne acıdır ki…
Bir ebeyevn ve dört torun, yerle bir olan Rıza Apartmanı’nın enkazı altında
kaldı.
Babaanne Arife ana ile baldan tatlı torunları Diren, Feda, Lina ve Vera’nın
cenazelerine, enkaz kaldırma çalışmalarının ancak dördüncü gününde
ulaşılabilmişti.
Deniz ve Hüseyin Yücel kardeşler, ikişer çocuklarını ve analarını kaybetmişti.
Dünyaları yıkılmıştı.
Nilay ve Emine annelerin gözyaşları sel olmuş, ağıtları yürek dağlıyordu.
Babaanne ve dört torunu, Çorum’un Kuşsaray Köyünde toprağa verildi.
Nur içinde yatsınlar.
***
Aradan iki sene geçmiş, acıları kabuk bağlamış olsa da hala yüreğinde taşıdığı o
büyük acıyı yeniden deşme endişesiyle konuştum Deniz Yücel ile…
Yücel ailesinin hayattaki bireyleri, depremde kaybettikleri çocukların
anılarının yaşatılacağı bir park istemişlerdi.
Ne yazık ki sonuç hayal kırıklığı…
Deniz Bey içini döktü, sitemde bulundu:
“Rıza Bey Apartmanı’nın olduğu yerin bir park, bir müze olmasını çok
istemiştik. 3 bin imza topladık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
orasının park olarak kalması talimatını verdi. Bakan Bey de Rıza Bey
Apartmanı’nın olduğu alanın boş bırakılacağını, park ve müze olacağını
söylemişti. Ne yazık ki lafta kaldı. Cumhurbaşkanını bile dinlemediler. Oraya
ne yapalım sorusunu, bize değil, maalesef oradaki kat maliklerine sordular.
Rıza Bey Apartmanı’nda 37 kişiyi öldürmekten yargılananlara sordular.
Bizlerin değil, onların sözlerini dinlediler. Ve onların dediği oldu.”
***
Maalesef o yavrucaklar için bir parkı çok gördüler.
Şimdi orada park yok, müze de yok.
Yükselen bir apartman var!
Arife Ana’nın, minicik Diren’in, Feda’nın, Lina’nın, Vera’nın ve depremde
kaybeden diğer yurttaşlarımızın kemikleri sızlıyor.
Ama vicdanlar sızlamıyor!