GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
15 Temmuz 2013 Pazartesi

Kâr, faizi ödeyemiyorsa

Kapitalist ekonomilerde “kâr faizi ödeyemiyorsa ya isyan çıkar ya da savaş!”
Her sistemin yasası olduğu gibi kapitalizmin de yasası vardır ve en acımasızı da kapitalist yasalardır.
Bütün dünyada ciddi bir ekonomik kriz var. 2008’de birikmiş olan sorunlar patladı ve ABD finans piyasalarının zararları, dünyaya 20 trilyon dolara mal oldu. Bu zarar büyük ölçüde AB, Çin, İngiltere, Rusya, Arap Emirlikleri, Japonya gibi ülkelere pay edildi.
Devam etmekte olan bu küresel kriz dünyayı bir süre daha sarsmaya devam edecek gibi.
***
Dünya sistemi, “azalan verimler” ve “entropinin büyümesi” yasaları karşısında çaresiz!
Ekonomik dünyanın merkez ülkelerinde kriz var. Yüzyıllarca reel ekonominin merkezi olan Batı Avrupa ve ABD’de büyüme eksilerde. Birkaç yıl daha rahatlatıcı bir büyüme beklenmiyor.
Sanki reel ekonomi, vatan değiştiriyor gibi.
Doğal olarak finans kapitalizminin mabetleri bankalarda da ciddi sorunlar var. Mevduat faizlerini ve sabit giderleri ödeyecek reel faiz gelirleri yok! Çünkü reel kârlar çok düşük! Hatta birçok ülkede ve sektörde eksilerde!
Bu durumda gözler, tatlı faiz ödeyebilecek Türkiye ve Brezilya gibi gelişen ve büyümeye devam eden ekonomilere çevriliyor.
***
Finans sektörü açısından bakıldığında Arapların petrol gelirleri zaten Batı bankalarında; bu ülkelerden sağlanacak ekstra bir gelir yok!
AB ve Japonya ekonomileri eksilerde! Enflasyon, faiz gelirlerini nötürlüyor.
Ekonomik büyüklüklerine ve birikimlerine bakıldığında finans piyasalarını bir süre daha rahatlatacak ülkelerin Çin ve Rusya, biraz da Hindistan olduğu görülüyor. Ancak bu ülkeler, finans piyasalarına o kadar çok kaynak aktardılar ki, şimdilerde bu da zor!
Geriye ekonomilerini yeni yeni toparlayan üç beş dolar birikimleriyle böbürlenen Türkiye ve Brezilya kalıyor.
Şimdilerde kaynak transferini bu iki ülkeden yapmak en doğru yol olsa gerek!
***
Ekonominin yolunda gittiği zamanlarda ortalama reel kâr, büyüme kadardır! Bu koşullarda büyük kazançlar elde etmek zordur!
Bu nedenle, büyük kazanç peşinde olanlar krizleri kollar. Ya kriz çıkmasını beklerler ya da yapay kriz çıkarırlar!
Zira, krizde elde edilen kâr, arz ve talep piyasalarının istikrarlı olduğu dönemlerin çok üzerinde olur.
Bundan dolayı oldum olası bankerler, yapay krizleri tetiklemek zorundadırlar. Ya birikimlerini tüketmeyi göze alacaklar ya da yapay krizlerle kaynak transferine devam edip ayakta kalmaya çalışacaklar!
Şu anda gelişmiş ülkeler “kâr faizi ödeyemiyorsa” gelişmekte olan ülkelerde ekonomik krizleri tetiklemek zorundadırlar! Eğer siyasi yapı ülkeyi manipülasyonlara karşı koruma altına almışsa o zaman işe siyasi krizlerle başlamak gerekecektir.
Dünyanın her yerinde bankerlik kadar eski olan “kriz çıkarma” mesleği, bir ülkeyi hedef almaya görsün! Aldığında da bunu önleyecek ne bir siyaset ne de bir yurttaş vardır! Bu oyuna hedef olup da kendini koruyabilen devlet ve hedefteki yurttaş, hemen hemen yok gibidir.
***
Her ülkede yolunda giden binlerce iş arasında sorun yaşanan birçok da sektör vardır! Bunları istismar edip abartmak ve kabartmak… El altında kullanılmak için hazır tutulan örgütleri harekete geçirmek… Medya veya fısıltılarla sürekli ve düzenli telkinler yapmak… Kısa bir süreliğine inandırıcı bir kamuoyu yaratmak için yeterli olacaktır! 
Amaç, hedefteki ülkeye yüksek faizle para satmak iken kavganın dini, kültürel, güvenlik gibi nedenlerle çıkması kimseyi şaşırtmamalıdır! İsyan veya ihtilal, olmazsa savaş çıkarılacaktır. Bunun için de mutlaka “konu” bulunur!
Çok geçmez yorgan gider, ama kavga bitmez!
Çünkü bir sonraki kriz için “Ben haklıydım!”
Hayır! Asıl ben haklıyım!” denmeye devam edilir!