GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
12 Temmuz 2013 Cuma

Gezi’yi göz hizasında yaşamak!

İlgi duyduğumuz her konu, “ileri iletişim teknikleri” aracılığıyla bizleri farkında olmadan tüm dünyada yeni oluşturulmakta olan ekonomik, sosyal, siyasal ve dini görüşlerin tarafı yapabiliyor. 
Dünya sistemi ölçeğinde örgütlenen “yeni partiler”e, taraf yapabiliyor.
Normal koşullarda kabul edemeyeceğimiz, kulak veremeyeceğimiz ve hiçbir şekilde konumuz olamayacak gelişmelere, yeni bilgi kaynakları aracılığıyla olayların içine çekilebiliyoruz. Heyecan duymasak da her gün bir iki olay belleğimizin ve gönlümüzün bir yerinde kendine bir yer açabiliyor.
İşi daha ileri götürenlerimiz de var!
Pasif etkilenmeyle yetinmeyip “göz hizasında” yaşananlardan yola çıkarak, tüm dünyada yaşananları bir güzel sınıflandırıp kimin yanında yer alabileceğini bile kararlaştırabiliyor.  
Türkiye’de A kümesinde yer alan biri, ileri iletişim olanakları sayesinde bizim A’nın, başka ülkelerdeki izdüşümlerinin hangileri olduğunu bir tuş marifetiyle öğrenebiliyor.
Bu durum, geçmişte yaşananlardan çok farklı!
Bizler geçmişte göz hizasında yaşayan kuşaklardan oldukça farklı bir noktadayız! Bunun önemli bir avantaj olduğunu düşünenlerdenim!
Eskiler sadece önlerindekinin ensesini, arkadakine bakmayı akıl ettiklerinde ise sadece yüzlerini görebiliyorlardı. Zincirin başında kim var, sonuna kimler eklemleniyor; bunları asla bilemezlerdi! Bilemedikleri için de “kullanılmak”tan kurtulamazlardı. Aynı silah sabah bir ülkücüyü, öğleden sonra da bir solcuyu öldürürdü! Ama silahın gerçek sahibi kim, bunu kimse öğrenemezdi! Ta ki, düdük çalana dek!
Eskilerin de yanıtlayamadıkları çok soruları vardı ama onlar bilmediklerini değil de; emin olduklarını konuşurlardı:
Solcuların “halk”ı, ülkücülerin ise “vatan”ı kurtarmaktan başka bir amaçları yoktu! Ne yapmışlar idiyse hep halkı/vatanı kurtarmak için yapmışlardı!
Kendilerinin hiçbir suçu yoktu!
Bir insan halkını/vatanını kurtarmak ister de, hiç işkence görür müydü, hapis yatar mıydı?!
Bunun bedeli bu olabilir miydi?! 
Günümüz gençliği, eskiler gibi örgüt eğitimlerinde yetişmiyor; bir alet var, her şey oradan öğreniliyor!
Bilmiyorum!” diye bir şey yok artık; çünkü alet her şeyi biliyor!
Bütün olanaklara rağmen hiç sorun yok dersek yalan olur! Ufak da olsa bir-iki sorun var tabii ki:
Madem her şeyi biliyorsun kardeşim, neden oturuyorsun?!
Haydi, sen de katıl!
Az kaldı!
Gerçek o kadar yakın ki!
Bizim kazandığımız kesin, kaybeden sen olma!