GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
31 Ekim 2023 Salı

İkinci yüzyılın 'birinci' günü!

Dün…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin…

İkinci Yüzyıl’daki ilk günüydü…

Tarih Baba…

Bunu kayda aldı…

Silinmez... Silinemez… Yok edilemez…

Çünkü…

Kalplere “asırlık bir doğum günü” gibi nakşedildi…

N’aparsanız yapın…

Unutturamazsınız!

***

Cumhuriyet’in…

İkinci Yüzyılı’nın birinci gününde…

Kendimizi nasıl hissettik?

Çok iyi hissettik; çoook…

“Anıtkabir’deki insan seli…”

Büyük olasılıkla…

100 yılının “en muhteşem” anısı olarak saklanacak…

Neden?

Çünkü…

Anıtkabir’de…

İlk kez tüm zamanların ziyaretçi rekoru kırıldı…

Milli Savunma Bakanlığı…

Kalplere şerbet gibi akan rekoru şöyle açıkladı:

“Anıtkabir'i bugün (yaklaşık 14 saat içinde) 1 milyon 182 bin 425 kişinin (yazıyla; bir milyon yüz seksen iki bin dört yüz yirmi beş kişi…) ziyaret etmiştir...”

Abooov!

Bu ne demek?

Şu demek…

Sıkı durun!

Türkiye’de yaşayan her 70 kişiden biri…

Yeni 100 yıla girmeden önce…

Anıtkabir’in yolunu tutmuş…

Genciyle… Yaşlısıyla… Evladıyla… Bebişiyle…

Böyle bir “akın” görülmüş değil…

Ey, siyasiler…

Sizce neden acaba?

***

Şaka gibi ama şaka değil!

O coşku öylesine içimize sinmişti ki…

Bir günlüğüne de olsa…

Hayat pahalılığını…

Cebimizdeki paranın nasıl pul olduğunu…

Vicdansız ev sahiplerinin istediği kan donduran kirayı…

Okullu yavruların beslenme çantalarının içinde…

Sadece su şişesinin(!) olduğunu…

Meyvenin ve sebzenin…

Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bu kadar fahiş etiket taşıdığını…

Elmanın taneyle satın alındığı…

40 yıl hatırı olan bir fincan kahvenin pastanede 80 lira…

Minik bir bardak çayın mahalle arası kahvehanelerde bile…

10 TL.’ye fırladığını…

Yuva kuran evlatların…

Bir türlü geçinemedikleri için…

Akşamları “baba evi”ndeki sofraya ortak olduğunu…

Nasıl da unutuverdik!

Oysa…

Esnafın kapısına çoktan kilit vurmaya başladığı…

Bir “yeni dünya” yaşıyor Türkiye…
Artık…

Aynı mahalle sakinlerinin…

“Mecburiyet’ten”

Birbirinden “bir fincan şeker” istemeye başladığı…

Bir süreçten geçiyoruz…

Çikolatanın tadını unutan çocuklar var!

Büyükşehirlerde bile…

Sizce…

Kaç evde çocukların yaş günü kutlaması yapılabiliyor?

Biz nasıl bu hale geldik milletçe?

***

Gelgelelim…

Böyle bir Türkiye fotoğrafı içinde…

Bazıları…

Hayatın tadını çıkarıyor…

Üç maaşlar, beş maaşlarla…

Tüm bunlar masanın üstündeyken…

Yepyeni bir “100 yıla” adım attık…

Sevinebiliyor muyuz?

***

Zaman Tüneli’ne girmesek olmaz!

29 Ekim 1923’te…

Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle birlikte…

Atatürk aramızdan ayrılana dek…

Muhteşem bir seferberlik başlatıldı…

Fabrikalarla… Okullarla… Tarımla… İnsana verilen değerle…

Ve tabii ki…

Büyük bir eğitim hamlesiyle...

Ardından gelen iktidarlar…

Ülkeyi daha da ileri götürmek için…

Ama iyi ama kötü bir tuğla da onlar koydular…

Yani…

İyisiyle, kötüsüyle hatta defosuyla…

Cumhuriyet’in birinci yüzyılı…

B’i noktaya kadar…

Başarı öyküsüdür…

Önceki akşam itibarıyla…

(29 Ekim 2023…)

Koca bir 100 yılı geride bıraktık; geldik ikinci 100 yıla…

İkinci 100 yıla da yön verecek olan güç…

Birinci 100 yılın toplam gücünün katları olmalı…

Birinci “asır”da harcanın gücün çok çok üstünde olmalı…

***

Dün sabah itibarıyla…

İkinci 100 yıla uzanan bir yolculuk başlıyor…

İkinci asır…

Başlangıcından itibaren…

Milletin yüzünün güldüğü, eskisi gibi…

Bolluk ve bereketin…

Sağlık ve mutluluğun bi’arada kucaklaştığı…

Upuuzuuun bir asır olmalı…

Tabii ki, biz göremeyeceğiz…

Ama…

Torunlarımız görecek…

O nedenle…

Şöyle bitirelim:

İkinci 100 yılın yolculuğun sonunda…

Bizim emanet ettiğimiz…

Torunlarımızın üç dört kuşak öte çocukları…

Bu güzel ülkede…

Bu bereketli topraklarda var olan…

Ama dini…

Ama sosyal…

Ama makro…

Ama mikro ekonomik…

Ama kültürel…

Tüm değerlere saygılı bir duruş sergiledikleri takdirde…

İkinci 100 yılda da bir başarı öyküsü yazılabilir…

Neden olmasın?

Nokta…

Hamiş: 42 yıllık İzmirli meslektaşım Işık Teoman’ın zarif ve akılcı katkılarıyla…

Sonsöz: “Şunu asla unutmayalım… Bizleri 100 yıldır huzur ve barış içinde bir arada tutan en kıymetli ortak bağ ve değerimiz Cumhuriyet’tir… 100 yıldır etrafımızdaki ateş çemberinin ortasında barış içinde yaşıyorsak bu Cumhuriyetimiz sayesindedir… Cumhuriyetimizi korumak, yaşatmak hepimizin önceliği olmalıdır… / Erdal Bahçıvan – İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı…”