GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Kasım 2015 Perşembe

HDP ve samimiyet…

Seçimin kesin mağluplarının başında HDP geliyor. Baştan söyleyeyim; HDP bu anlayışla giderse gelecek seçimde bu yüzde 10’u da bulamaz.  Çünkü HDP’yi PKK ve KCK’dan ayrı düşünen safdil kalmadı. HDP’lilere 7 Haziran’ın hemen sonrasında getirilen “Bağımsız Kürdistan lafını ağzınıza bile almayın” önerilerinin işe yaramadığı görülüyor. İster istemez insan düşünüyor, “HDP’nin parlamentoda güçlü bir biçimde yer almasından PKK ve KCK hoşlanmıyor mu?” diye…

HDP, Doğu’da kaybetmiştir:
AKP’lilerin bile beklemediği kadar oyu, AKP’nin özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerden, büyük kentlerin varoşlarından alması rastlantı olamaz. Bu bölgede değişen oy dengeleri üzerine en sağlıklı yorum iktisatçı dostum Mustafa Sönmez’den geldi. Sönmez, 7 Haziran'da AKP'den HDP'ye kayan oyların yine AKP'ye dönmesini şöyle açıklıyordu: “Yeniden AKP’ye dönenlerin kaos, şiddet ve savaş ikliminden, bu 'Beyaz Toroslar' gibi tehditlerden çekindiklerini tahmin edebiliriz. Bir tercihe zorlandılar ve böylesi dönemlerde, can havli yaşanan dönemlerde güçlüden yana tavır kullanmak bir insan tabiatıdır. AKP bunu hesaba katmış olarak kaos ve savaş stratejisi uyguladı. Bu bölgenin hafızasında bunların daha beteri var. 'Ne istiyorlarsa verelim, yeter ki canımız kurtulsun' hesabı yapılmış olabilir." Mustafa Sönmez'e göre "Kürt siyaseti savaşa karşılık vermeyip daha pasif dursaydı, daha mağdur görünecekti ve bu da daha farklı bir sonuca yol açabilirdi."

Ama burada da samimiyet sınavını kaybetti HDP… KCK, 12 Ağustos'ta "Kürdistan halkı için öz yönetimden başka bir seçenek kalmamıştır" mesajı vermiş; Şırnak, Silopi, Nusaybin, Cizre'nin ardından Batman, Bitlis, Ağrı'da Doğubeyazıt, Diyarbakır'da Sur, Silvan ve Lice'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ilçede öz yönetim ilan edilmişti. Bu durum Kürt siyasi hareketine zarar verdi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “bazı yerlerde göstericilerin eline silah alarak özerklik ilan etmesini doğru bulmadığını, bunun bir sivil insiyatif olduğunu” söylemesi silah sesleri arasında duyulmadı bile…

Gazetelerde okuyoruz, HDP içinde de samimiyetle durum değerlendirmesi yapanlar var… Örneğin Kürt olmayan Mardin milletvekili Mithat Sancar da bölgede çatışmaların artmasıyla demokratik siyaset alanının daraldığını söylüyor, HDP olarak da savaşın başlamasında hiçbir sorumlulukları olmadığını yeterince anlatamadıkları öz eleştirisini yapıyor. Ve Mithat Sancar’ın amca oğlu Nobel ödüllü Aziz Sancar’ı bile ikna edebileceğini düşündüğüm sözleri; “Kürt halkı, demokratik siyasetin etkili bir şekilde devrede olmasını istiyor. Demokratik siyasetin gücüne çok büyük bir umut bağlamış durumda. Eğer demokratik siyaset yetersizlikler gösterirse buna karşı rahatsızlığını bu seçim sonuçlarında olduğu gibi dile getirir."

Güneydoğu’daki halk barışı hemen şimdi istiyor…
Eski Diyarbakır Müftüsü ve HDP Diyarbakır Milletvekili seçilen Nimetullah Erdoğdu, halkın barış arzusu ve talebini karşılıksız bırakmadıklarını ve KCK'ya tek taraflı ateşkes çağrısı yapıldığını hatırlatıyor. Erdoğdu'ya göre "Barışı 'hemen şimdi' isteyen halkın beklentisi kırılmıştı, çatışmalarla beraber halkın barışa olan ümidi sürse de inancı sarsılmıştı.

Batı’da da kaybedildi…
HDP Batı’da da kaybetmiştir: İzmir’de oyunu yüzde 1.5 oranında kaybeden, Antalya başta olmak üzere bir çok yerde vekil kaybeden HDP’nin yaklaşan kongresinde, PKK'nın da yine savaş stratejisi olarak hendek açılmasına teşvikleri, KCK'nın çağrısıyla öz yönetim ilanlarına gidilmesinin İzmir ve Antalya gibi kentlerde de tepkiye yol açtığı unutulmamalıdır.

Bir de benim çevremde de yer alan; 7 Haziran’da HDP’ye oy verip de 1 Kasım’da vazgeçenlerin bu vazgeçişlerinin anlaşılması gerek. HDP’lilerin İzmir’deki sol kökenli seçmenlerin yarısının neden yeniden CHP’ye oy verdiğini anlamaya çalışmaları gerekiyor... En az üç arkadaşımdan “29 Ekim’i kutlasalardı bile yine oy verecektik, ama ağızlarından bu ortak payda için bir şey duymadığımız için vazgeçtik” sözünü duydum… Öyleyse önce kendilerine sormalılar, 7 Haziran’da Türkiye partisi olduğuna hepimizi inandıran HDP ne olmuştur da bu “sıfatını” kaybetmiştir. İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün ilk açıklamalarından bunu anlamadığını anlamış bulunuyorum…  

Ve Başkanlık pazarlıkları…
AKP’nin, HDP ile “Başkanlık” pazarlıkları çerçevesinde yüzde 10’luk seçim barajını değiştirmek için uğraşması da beklenemez… Anayasa değişikliği için 367, referandum için ise 330 milletvekilinin desteği gerekiyor. Bu nedenle AKP'nin Meclis içinde destek arayışına girmesi halinde kapısını çalması muhtemel partilerden biri de HDP…
 
7 Haziran’daki başarının ardında “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganının da etkisi büyüktü… Ama şimdi görüyoruz ki, AKP'nin kurucularından, HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, başkanlık sistemine itirazları olmadığını, karşı çıktıklarının 'Türk tipi başkanlık sistemi' olduğunu, Amerikan tipi başkanlık sistemini ise destekleyebileceklerini söylüyor.
 
Alın size yeni bir samimiyet problemi…