GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
2 Kasım 2015 Pazartesi

Güneşli pazartesiler…

Bugün, AKP yöneticileri dışında herkesin özeleştiri yapma zamanıdır. Muhalefet liderlerinin, gazetecilerin, anket şirketlerinin ve geri kalan yüzde ellinin… Çok güvenilen araştırma şirketleri bile rezil rüsva olmuşken, AKP fanatiği yazarlar bile geçtiğimiz günlerde böyle bir tahminde bulunamazken ve dahi seçim öncesi yazılarında çeşitli koalisyon senaryolarını değerlendiren bendeniz… 2 Kasım sabahı itibariyle özeleştiri yapmamız gerekir arkadaşlar… 7 Haziran seçiminin en başarılı şirketi Metropoll’ün Başkanı Özer Sencar, ‘Twitter’dan diyor ki: “Araştırmalarımızda halkın muhalefete ve süreçte yaşananlara tepkisini tespit edemedik, başarısız olduk.” Aslında samimi ve örnek bir yaklaşım… Seçim sonuçları gelmeye başlayınca, rahmetli Çetin Altan’ı ve onun meşhur lafını düşündüm: “Türkiye’nin okumuş yazmışları, bu toplumu tanımıyor!”

Kim ne derse desin, küçümsenemeyecek bir başarı ile karşı karşıyayız. Bu seçimin öncelikli galibi Başbakan Davutoğlu’dur. Bu vesileyle kendisini kutlamak gerekiyor...  Davutoğlu, ‘sakin ve ılımlı bir güç’ olarak daha çok uzun yıllar Türkiye siyasetinde yer alacak gibi… Çünkü biliyoruz ki, kontrolsüz güç, güç değil aslında… Ancak kuşkusuz bir diğer galip de Cumhurbaşkanı  Erdoğan’dır.  Çünkü kendisine yöneltilen “meydanlardan, açılışlardan, agresif seçim kampanyalarından uzak durun” önerilerini ciddiye almıştır. Başarılı stratejileri ve taktikleri sayesinde de, milliyetçi muhafazakâr kitlenin gözünde cazibesini arttırmayı bilmiştir.

Ciddi anlamda hezimete uğrayanlar ise MHP ve HDP’dir... AKP’nin sayısı artan milletvekillerinin tamamı, Batı’da MHP’den, Doğu’da da HDP’den gelmiştir. Klişe bir deyim, ama “takke düştü, kel göründü”…

Gazeteler dün Devlet Bahçeli’nin “hayır” dediği mevzuların listesini yayımladılar. Bu kadar “hayır” diyen bir insana, seçmen de doğal olarak “hayır” diyecektir. Bu da kimseyi şaşırtmamalıdır.

Öte yandan bu köşede ‘demokratik özerklik’ konusunda destek mesajları yazan beni bile çıldırtan hatalarıyla HDP… Savaştan bıkmış, yorgun düşmüş Kürt nüfusun, artık barış istediğinin farkına varamayan HDP’nin en büyük dezavantajı Kandil’dir. Bu kritik süreçte nerede ve kime yakın durduğunuz çok, ama çok önemlidir. Ve korkarım bu gidişle, ‘Barış Süreci’ HDP’nin kontrolünden de çıkacaktır. AKP’nin öncülüğünde İmralı’nın yeniden devreye sokulacağı bir ‘Barış Süreci’, kaldığı yerden devam ettirilecektir. (Umarım bu kez daha uyanık olunur!) Barış her zaman her şeyden daha iyidir!

Başbakanın balkon konuşmasını dikkatle dinledim… Belki ihtiyaç duyduğum için, umutlanmak istedim. Son olarak geldiğimiz noktada da, Davutoğlu’nun balkon konuşması, diliyorum ki Erdoğan’ın konuşmaları gibi balkonda kalmasın.

Türkiye ‘daha uzlaşmacı’ ve asla kutuplaştırılmayan bir döneme evrilsin… Buna gerçekten ihtiyacımız var ve bu yaklaşım, bu güzel memlekete çok görülmesin. Bir de, lütfen daha güler-yüzlü bir siyaset…

***



Efendim, malum, içinde bulunduğumuz ay romantik bir aydır… ‘Kasımpatı’ çiçeğini rengârenk açtıran da, Kasım ayının yakmayan güneşidir. Yaz güneşi gibi tepemizden aşağı bizi yakıp kavurmaz, ama içimizi de ılıtır. Âşık Dayimî’nin dediği gibi, “Ne de olsa kışın sonu bahardır.”…