GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
28 Ekim 2015 Çarşamba

Huzur yakışsın bize…

İletişim sosyolojisi okurken öğrendiğimiz en yalın gerçek şuydu diyebilirim: Seçime beş gün kala, seçmen davranışlarında hiçbir değişiklik olmaz. YSK’nın anket yayımlama yasağı başlamış olduğundan sonuç açıklayacak değilim. Zaten sizler de anketlerin çoğunu takip etmişsinizdir.  Ben yirmiye yakın seçim anketi inceledim. ‘İktidar yanlısı’ diye bilinen (hatta birinin adli sicili hayli kabarık) iki şirketten başka, AKP’nin tek başına hükümet kuracak milletvekili sayısı tutturabileceğini gösteren başka hiçbir anket sonucuna rastlamadım. Siz de bilirsiniz aslında, normalde seçim araştırmaları yapan şirketlerin çoğu burunlarının ucunu görmekten acizdirler, ama atıp tutmayı severler. (Hem ben merak da ederim. Kiminle yapılır bu anketler? Hiç yolunuzdan çevirip sizinle seçim anketi yapan oldu mu?)  

Diğerlerinin tahminlerine göre, çoğunda AKP’nin oyu biraz yükseliyor, MHP’nin oyu hayli düşüyor. HDP, ‘7 Haziran’daki gibi; hatta İzmir’de biraz daha yükseliyor. CHP ise seçimden gerçekten kazançlı çıkan tek parti oluyor. AKP’ye yakın şirketlerin verilerine göre ise, bu partinin tek başına hükümet kurmasına yetecek sayı, neredeyse pamuk ipliğine bağlı… Konda’ya ait olduğu ileri sürülen, ama Bekir Ağırdır’ın ne doğruladığı, ne de yalanladığı son ankette, bir önceki ayın bulgularına oranla, AKP’de bir puan dolayında düşüş, buna karşılık CHP’de hatırı sayılır bir artış söz konusu. MHP’de bir düşüş var, ancak bu durum barajın altına ineceği anlamına da gelmiyor.

Konda dışında kalan şirketler arasında, ‘son beş seçimi bilen’ Andy Ar’ın sonuçları ile özellikle son seçimlerdeki isabetli sonuçları hafızalarda olan bir başka saygın şirket Metropoll’ün rakamları da birbirlerine oldukça yakın. Tarafsız olarak adlandırabileceğimiz Metropoll, Andy Ar, Sonar, Anar, Gezici, Samer; veee iktidarla yan yana yürüyen diğer iki şirket… Hepsinde de HDP’nin barajı rahatlıkça geçeceği öngörülüyor. HDP’yi baraj altında gören tek bir şirket dahi olmamasına rağmen, partililer bu sonuçlarla fazla ilgilenmiyor olmalılar ki; “bu durum bizi atalete sokar” deyip son ana kadar çalışacaklarını söylüyorlar. 

Çekirdek kadronun toplantısı
Bu arada baskın bir şekilde yayın yasağı getirilen ve AKP’nin ileri gelenleriyle yapılan toplantı notları da gerçekten çok ilginç. Erdoğan’ın ‘çekirdek kadrosu’ndan bir isim, 7 Haziran seçimleri için, “Her ne kadar yüzde 41 oy almış olsak da, biz aslında yüzde 25’lik bir partiyiz. Biz istikrarı temsil ettiğimiz ve merkez sağ ve muhafazakâr bir alternatifimiz olmadığı için yüzde 41 oy aldık. Son dört yıl içinde Lâle Devri yaşıyoruz ve toplumsal olanı gözden kaçırıyoruz.” diyor.  

Anketleri bir de böyle okumak gerekir aslında...

Neler olur?
Oldu da AKP, 276’yı yakaladı diyelim. Bugünkü hükümette eskiler yerlerine geçer, bir iki bakan değişikliği ile yönetim aynen devam eder. Dolayısıyla bugünden farklı hiçbir şey olmaz, ekonomi politikaları değişmez; yatırım da, istikrar da olmaz, diye düşünüyorum. Hatta ekonominin suyu çıkar. Nasıl bugünkü rakamlar 2004 yılı seviyelerine gerilemişse, 2001 krizi benzeri bir ortam bile gündeme gelebilir.  

Eğer ‘7 Haziran’ sonuçları aynen önümüze çıkarsa, ekonomi için en istenmeyecek senaryo,  üçüncü bir seçim ihtimalidir. Olursa ne olur? Dolar ilk etapta 3.20’yi geçer. Güven mesajlarını kimse iplemez. Türkiye’nin notu düşer. Özel sektör için hayat biraz daha zorlaşır. 18 ayda dört kez sandığa giden ve ‘seçim yorgunu’ bir Türkiye için, yeni bir seçim fevkalade lükstür. Açıkçası bu açıdan hayli kaygılıyım.  

AKP-MHP olur mu?
Aslında Türkiye’de tabanları birbirine en yakın iki partiden söz ediyoruz. İnsanın “Neden olmasın?” diyesi bile geliyor. Üstelik Bahçeli bu kez, ‘olur’ sinyalini en baştan verdi. MHP’nin elinde ekonomi bilgisine oldukça güvenilen Durmuş Yılmaz gibi başlı başına bir güç de var. CHP ile aynı kâğıda imza atmaktansa, MHP’nin isteklerini kabul etmek, çoğu AKP’li için daha kabul edilebilir bir durum… Ancak piyasalar bu tabloyu pek sevmez.

AKP-CHP olur mu? Çok iyi olur
Piyasaların gönlünde yatan ise büyük koalisyon, yani AKP-CHP birlikteliği… Kılıçdaroğlu, 7 Haziran’dan beri yürüttüğü olumlu siyasi yaklaşım ve uzlaşmacı-kapsayıcı yeni siyaset anlayışı ile bir kilit aktör olarak Türkiye yönetiminde yer alacak gibi görünüyor. Aslında her iki partiye de çok iş düşüyor. Aklıselim bir yönetimin meyveleri güzel olabilir.

Türkiye’nin kutuplaşmaya değil, artık uzlaşmaya ihtiyacı var.
Bu kesinlikle böyle… Müzakere edebilen, birlikte çalışabilen, kapsayan (hatta sarıp sarmalayan, yani asla ve hiçbir konuda ötekileştirmeyen) bir siyaset ve yönetim anlayışına ihtiyacımız var. Türkiye için iyi ve yararlı olan, AKP-CHP büyük koalisyonu gibi görünüyor. AKP-CHP Hükümeti, Türkiye’yi içinde bulunduğu bu rahatsız edici türbülanstan çıkarabilir. Bu durum seçmen karşısında kabul göreceği gibi, yurt dışındaki olumsuz Türkiye algısını da değiştirebilir. Ekonomiye büyük ölçüde nefes aldırır. Piyasada faizler düşer. Dolar biraz geriler, hatta en az bir yıl aynı seviyelerde kalır.

Ezcümle… Hüzün artık uzak dursun bu güzel ülkeden… Diyorum ki, huzur ki en çok yakışandır bize ve en çok ihtiyacımız olan… Bunu kendimize çok görmeyelim. Ben beş gün önceden yazıyorum. Oyumu koalisyon ortağı olmasını istediğim partiye vereceğim.  

Çünkü yaşadığımız bu kutuplaşmadan ben çok sıkıldım.