GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
5 Ekim 2012 Cuma

Gelelim son gelişmelere

Türkiye dış politikada, 2002’den beri birbirinden ilginç olaylara sahne oluyor! AK Partili o günleri bir hatırlayın. Önce “Ölümüne AB!” dendi.
 
Kıyamet de bundan koptu: “Düne kadar Refah Partisi’nde AB’ye hayır diyenler, bugün nasıl olur da ölümüne AB’ci olur” dediler.
 
AK Parti 2002’de öyle bir çıkış yaptı ki, AB üyeleri bile rahatsız oldu. Çünkü bu kadarını onlar da beklemiyordu.
Sonunda görüldü ki, meğer AB’nin Türkiye’yi alma gibi bir planı yokmuş: AB’nin tek planı varmış, o da Türkiye’yi oyalamak!
 
2002’nin öncelikli bir başka konusu da ABD’nin Irak planıydı. En çok güvendiği ülke de Türkiye idi. ABD geleneksel “Ben yanılmam!” prensibini işletmiş, TBMM’nin kararını beklenmeden üç yüz pareden oluşan deniz kuvvetlerini Doğu Akdeniz’e göndermişti ve yük boşaltmaya da başlamıştı. Hatta Güneydoğu’da kazıklar bile çakışmaya başlanmıştı.
 
Konu TBMM’ye geldi ve sonuç ABD ve dünyayı şok etti! Çünkü Meclis “Hayır!” demişti.
 
***
 
AK Parti kuruluncaya kadar her şeylerini ABD, NATO ve AB’ye borçlu olan bazı çevreler, sürekli AK Parti’yi “dış güçlerin partisi” olmakla suçladılar.
 
AK Parti, dış güçlerin partisi olmadığını, yaşanan ABD-Türkiye krizleri ile tüm dünyaya defalarca kanıtladı. Buna rağmen AK Parti ABD uşağı dendi!
Gerçekten bu krizler AK Parti’nin ABD’ci olduğunu mu kanıtlamıştı, kimse de adam akıllı açıklamadı!
 
Ama AK Parti’ye muhalefet edenlerin emin oldukları bir bilgi vardı ki o çok önemliydi: “ABD ve AB artık bizimle çalışmak isteniyor!” Bu dışlanmışlık, AK Parti’nin dış güçlerin partisi olduğunun yeterli kanıtı sayıldı!
 
Batı’ya yüz yıl uşaklık yapan aileler Batı’dan kovulunca mı AK Parti dış güçlerin partisi oldu, bunu da kimse sorgulamadı?
 
Bizler anlamasak da her halde “Postmodern vatanseverlik” bu olmalıydı!
 
Yıllarca ABD ve AB’nin Türkiye’de taşeronluğunu yapmış çevreler Batı’dan dışlanmışlardı. Ben onların yalancısıyım! Öyle diyorlar… Batı başkentlerinde bar’larda konuşacak birilerini her zaman bulabiliyorlarmış ama dünyada rol dağıtan kişi ve kuruluşlarla görüşme şöyle dursun, selam bile iletemiyorlarmış!
 
Bu kabul edilemez bir durummuş!
Bu kadar hizmetin karşılığı bu olamazmış!
 
İşte bu kişilerin vatanseverliği, “Kahrolsun Amerika!”ları bundan ibaret.
 
Gelelim son gelişmelere…
 
Türkiye’nin Suriye diye bir sorunu yoktur ve olamaz da!
Ama 950 km’lik bir sınır ve güvenlik sorunu vardır ve yaklaşık 30 yıldır çok can yakıcı sonuçlarıyla her geçen gün biraz daha önemli hale gelmektedir.
 
Hükümeti ABD’nin uşaklığı ile suçlayanlar, ne söylediklerinin neyi amaçladıklarının farkındalar ama bu zevata kulak veren vatandaşın kafası öyle karışık ki, işin sonunun nereye varacağını bilemiyor.
 
Türkiye ABD’nin uşağı ise ne yapması gerekiyor, ABD’ye hizmet etmek için? Lütfen biri çıksın bunu güzelce anlatsın, sonra da anlattıklarını noterde onaylatsın!
 
ABD’nin Libya’da neler yaptığını herkes gördü. NATO silahlı gücü devreye girdiğinde Türkiye “Silah kullanılacaksa ben bu işte yokum!” dedi.
 
ABD, Suriye’de Libya’da olduğu gibi demokrasi istiyorsa ve Türkiye’den de yardım bekliyorsa ABD ve Türkiye askeri gücü, Suriye’ye çoktan girmiş olmalıydı.
Ama hala olmadı!
 
Ortalıkta CIA ajanlarının dolaştığı doğru da, kime çalıştığı belli mi?
PKK’ya mı, Muhaliflere mi yoksa Esed güçlerine mi?
Sizce kime çalışıyor CIA ajanları…
 
PKK, CIA ajanlarına rağmen mi sürekli eylem yapıyor?
 
Yeni dönemi hala kavrayamayanlar var:
 
Türkiye, 10-15 km derinliği olan 950 km’lik çok ciddi bir sınır güvenliği sorunu yaşıyor. Zaten başlangıcında yanlış çizilmiş bu sınırların, doğal olarak bir kez daha gözden geçirilmesi zamanı geldi sayılır.
 
Çok da uzun olmayan bir sürede Türkiye dünyaya rağmen sınır güvenliğini askeri olarak çizecek. Bunu şimdiden görmek lazım.
 
MHP; PKK ve Suriye sorununa verdiği destekle seçmenin huzuruna çıkabileceği şimdiden çok sağlam bir argümana sahip oldu.
 
CHP ise yakın zamanda Türkiye karşıtı uluslar arası bütün güçlerle, aynı safta ve dayanışma içinde olduğunun umarım farkına iş işten geçmeden varır.
 
Bunu göremezse, bu CHP’yi kimse kurtaramaz artık!