GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
12 Eylül 2012 Çarşamba

Yeniden yeni CHP! Nereden nereye…(6)

Bugün bu büyük milletin insanlara yaptığı yardımı hatırlayıp teşekkür ederken, peygamber gibi temiz ve kusursuz Roosvelt’i ve onun halefi olan kıymetli devlet ve millet adamı Truman’ı hürmetle selamlar…”  CHP milletvekilleri ABD yönetimine yaranmak için yağcılıkta sınır tanımazlar. “Işık nereden geliyor, bu ışığın bir kaynağı var. Amerika’dan geliyor. Ümit nereden geliyor, Amerika’dan geliyor. Güven nerden geliyor, Amerika’dan geliyor…”
 
Dönem değişmiş, kıble ABD olmuştur! 
 
Birçok konu, yeni duruma göre gözden geçirilmeyi gerektirir. “Değişmez genel başkan” gider, “genel başkan” gelir.
 
Demokrasiye geçildi, denir ama şark kurnazlığından vazgeçilmez. 21 Temmuz 1946’da CHP ve DP seçime girer ama “açık oy ve gizli tasnif” yapıldığından, milli iradenin tecellisi bir başka seçime kalır. CHP 396, DP 62, Bağımsızlar 7 milletvekili çıkarır.
 
1946’da Anglo-Saksonların talebi üzerine devalüasyon yapılır, ithalat rejimi ABD lehine değiştirilir.
 
1947’de ABD Devlet Başkanı Marshall’ın önerisiyle Türkiye OECD’ye üye olur.
 
17 Mart 1947’de ABD’den yardımı artırması sözünü alan CHP hükümeti, 28 Mart’ta İsrail’i resmen tanır.
 
NATO’ya alınmak için birçok girişimde bulunulur ama 1952’ye kadar olumlu bir yanıt alınamaz.
 
Türkiye, 1947 Şubat’ında IMF ve Dünya Bankası’na üye olur. ABD Kongresi Truman Doktrini kapsamında Türkiye’ye 400 Milyon Dolar yardımı onaylar, CHP ve DP kararı bayram sevinci ile karşılar.
 
İmam Hatip Okulları açılır.
Hacca gitmek isteyenlere döviz verilir.
Din Derslerinin okutulması kararı alınır.
İnkılap kanunu lağvedilir, türbeleri ziyaret serbest hale gelir.
 
Dönemi özetleyen en manidar sözü ise 20 Eylül 1949’da CHP’nin önde gelen isimlerinden Nihat Erim söyler:
Yakın bir gelecekte Türkiye küçük bir Amerika haline gelecektir”(Cumhuriyet Gazetesi).
 
Bu sözü Celal Bayar, Nihat Erim’den tam on yıl sonra ikinci kez tekrar edecektir. 
 
Tek partili yıllar uzun sürse de halk demokrasiye II. Meşrutiyetten beri aşinadır. Bundan ilk yararlananlar Milli Mücadele günlerinin etkin simaları olur. Sessizliklerini bozarlar, birçoğu hatıralarını 1946’dan sonra bir bir yayımlarlar. Basın da şaha kalkar. Özellikle 1948-50 arasında Atatürk hakkında başlayan eleştirel yayınlar, bir süre sonra akıl almaz bir hal alır.