GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
24 Aralık 2011 Cumartesi

Emperyal gelecek rüyası görenlerin kabusu başlıyor

Soykırımın reddini suç sayan yasa önerisini kabul eden Fransa Ulusal Meclisi Genel Kurulunun kararına ülke genelinde büyük tepki var. Tepkinin duygusal aşırılıkları bir yana, haklı bir tepkidir bu. Çünkü, Ermenilerin yaşadığı felaketi soykırım olarak adlandırmanın maddi temeli tarihsel verilere dayandırılmıyor, tamamen siyasi bir karar sonucu “soykırım” olarak kabul ediliyor.
 
Osmanlı İmparatorluğunun çöküş yıllarında yaşanan bu felaket azımsanamaz. Ermeniler, binlerce yıldır yaşadıkları topraklarından sürüldüler, yok edildiler. Artık bu topraklarda yaşamıyorlar. 1915 yılında 2 milyon dolayında olan Ermeni nüfusu bugün elli bine gerilemişse, konuşulması gereken çok şey var demektir.
Ermeni Kilisesinin 1912-1913 yıllarına ait vergi kayıtlarına dayanarak açıkladığı istatistiğe göre, İmparatorluk sınırları içinde Ermeni nüfusu: 1.914 000’dür.
Tehcirde ölen Ermenilerin sayısı, iddialara bakılırsa, altmış bin ile bir milyon arasında değişiyor. Tarihçiler tarafından tartışılması ve aydınlatılması gereken bir durumdur bu.
 
Ermeni sorununun gündemin tepesine yerleştiği şu günlerde, Türkiye özelinde bu soruna bağlı olarak ortaya çıkan yeni bir boyut var. Bu boyutun adı, “Yeni Osmanlıcılık”.
Osmanlı böbürlenmeleri ve emperyal güç gösterileri, Ermeni sorununa bağlı son gelişmelerin ardından Türkiye’nin kabusu olabilir. Şimdi sormak lazım;
Sultan Birinci Abdülmecit’in doğum gününü TBMM’de kutlayan AKP, tehcir yasasını çıkaran ve tehcirde büyük felakete yol açan, Osmanlı İmparatoru Sultan V. Mehmet Reşat ve onu iktidara taşıyan İttihat ve Terakki partisi ileri gelenleri Enver paşa, Talat paşa, Cemal paşa için nasıl bir kutlama yapmayı düşünüyor!
Emperyal heveslerin böyle hesapta olmayan bedelleri de var.
 
Ermeni tehciri, Doğu cephesinin gerisinin güvenliğini sağlamak gibi güvenlik gerekçelerine dayandırılsa da, bir soykırıma değil ama, neredeyse bir Ermeni kırımına yol açtığı vakıa. Taşnak liderlerinin kontrolsüz davranmaları ve Ermeni milliyetçiliği de olayların büyümesinde rol oynamıştır. Bununla beraber, savaş yıllarında, açıklığa kavuşturulması gereken, büyüklüğü yadsınamaz bir felaket yaşanmıştır.
Türkiye bu sorunun üzerine ciddiyetle ve kararlı bir tutumla gitmezse, Türk halkı hiç hak etmediği suçlamaların altında kalabilir.
Şu an itibarıyla “Ermeni soykırımı”nı tanıyan ülke sayısı 14’tür: Yunanistan, Belçika Rusya, Hollanda, İsviçre, İtalya, Lübnan, Kanada, Vatikan, Kıbrıs Rum Kesimi, Litvanya, Arjantin, Şili, Uruguay.
Fransa Ulusal Meclisi Genel Kurulundan geçen karar Senato’da da onaylanırsa, bu sayı 15’e yükselecek. Daha kötüsü, AB tarafından kabul edilen; ırkçılığa, soykırıma, yabancı düşmanlığına karşı mücadeleyi amaçlayan Çerçeve Karar uyarınca, bu yasa bütün AB üyelerini bağlayacak.
Bu koşullarda, Türkiye, sadece Fransa ile değil, 27 ülke ile uğraşmak zorunda kalacak.
 
Ermeni sorunu daha çok uzun yıllar yurtta ve dünyada gündemi işgal edecek. Türkiye buna hazır olmalı.; Kürt sorunu, Alevi sorunu hakeza..
Ermeni sorunu, Kürt sorunu ve Alevi sorunu, Osmanlı İmparatorluğundan devraldığımız sorunlardır.
Cumhuriyet döneminde bulunan yüzyıllık bir ara çözümün ardından, birileri “nerede kalmıştık!” dedi ve olaylar tırmanmaya başladı. Toplumda ayrışma süreci yaşanıyor. Öyle ki, sanki Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü devam ediyor.
Türkiye’yi çok zor günler bekliyor.