GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
2 Eylül 2023 Cumartesi

Buluşuruz gökyüzünde neşeli bir meyhanede!

Abartısı…

Mübalağası yok…

Tanrı…

O’na bir sahne sanatçısı için ne gerekliyse yakıştırmış…

Üstüne bi’de kalem vermişti…

Kıymetini bilsın, güzel güzel yazsın diye…

O da gereğini yaptı; üstelik fazla fazla…

En kıymetli hazinesi…

Karşısındakini güldürebilme yetisiydi…

Hani…

Derler ya…

“Ölüyü bile ayağa kaldırır” diye…

Tartışmasız aynen…

Ancaaak…

Kırık, dökük esprilerle değil!

Kendi kaleminden çıkan…

Güldürürken, düşündüren…

Düşünürken, güldüren eserlerin…

İz bırakan kalemiydi O…

Hem yazıyor…

Hem oynuyor…

Hem sahneye koyuyor…

Hem yönetiyor…

Alkışlar, tabii ki…

Hepsine birden…

Az, biraz abarttık mı acaba bu girişi yaparken?

Ve dahi…

O “ölümsüz sanatçı”yı anarken…

O’ssun varsın…

Yakışıyor ustaya!

***

Türk Tiyatrosu’nun efsane ismiydi…

Tam 70 yaşındaydı…

Sahnelere… Yazmaya… Yönetmeye… Güldürmeye…

İki yıl iki gün önce…

(31 Ağustos 2021)

Hepimize veda ettiğinde…

Tam 70 yaşındaydı…

***

“Yaptığın iş nedir?” diye sormak adettir memleketimde…

O’nun…

Allah vergisi yeteneğiyle yaptıklarını sıralamaya kalksak…

Nefesimiz kesilir…

Tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu…

Roman, deneme, günlük, tiyatro, televizyon dizisi ve…

Film senaryoları yazarı…

Veee…

Unutulmaz “Ortaoyuncular” topluluğunun kurucusu…

***

Samsun, Çarşamba’lıydı…

Annesi öğretmen…

Babası tüccar ve belediye başkanıydı…

Yazarken kendinden geçiyordu…

Hepsi hayatın içindendi…

Çünkü, müthiş bir gözlemciydi…

Kaleme aldığı skeçler…

“Devkuşu Kabere”de alkışlanıyordu…

O sırada gencecik bir delikanlıydı…

Fransa ve Kanada’da tiyatro eğitimi aldı…

25 yaşında…

Paris’te…

“En İyi Yabancı Yazar Ödülü”nü havaya kaldırdı…

***

Sonra arkası geldi…

Türkiye’nin “en seçkin” sanatçıları arasına katıldı…

50 yıl, dile kolay…

Türkiye’ye sahne sanatlarının…

Sinema’nın…

Orta Oyunculuğu’nun…

Tiyatro’nun…

Gülerken ağlatan…

Ağlatırken güldüren bir sanatçısı olmanın…

Kitap yazmanın…

Yönetmenin…

Ve hepsinden daha fazlası…

Görsel sanatlar kulvarında gençleri yetiştirmenin…

Dayanılmaz güzelliğini yaşadı ve yaşattı…

***

Dimdik, onurlu, tavizsiz duruşuyla…

Gerçek bir Cumhuriyet yıldızıydı…

Fransa’da kalamadı…

Vatan aşkı ağır bastı…

Ayrıca…

Söz vermemiş miydi kendine?

Gençleri yetiştirecekti…

Dediğini yaptı; üstelik fazla fazla yaptı…

Delikanlılık sürecinde…

TRT’ye ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'na skeçler yazdı…

“Kızını Dövmeyen Dizini Döver” filmiyle büyük sükse yaptı…

Yıl; 1978…

…Ve; ilk aforoz!

TRT için “Bizim Sınıf” dizisini yazıyordu…

Öğretmenlerin “manevi şahsiyeti”ni rahatsız ediyor diye…

İkinci bölümünde yayından kaldırdılar!

***

Sezen Aksu ile “Büyük Yalnızlık” filminde oynadı…

Ne zaman ki…

“Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı” kitabını yazdı…

Bir koltukta kaç karpuz taşıdığını…

Kendisi bile…

O eseriyle…

Nokta Dergisi’nin “Doruktakiler Ödülü”nü kazandığında fark etti…

***

Sahne sanatlarının adeta sihirbazıydı…

Bir gemi kiraladı; onu yüzen tiyatro yaptı…

Perdesini Kuruçeşme'de açan…

Daha sonra demir alarak Fenerbahçe'ye giden yüzen tiyatro…

Kendisine “İsmail Dümbüllü Ödülü”nü getirdi…

***
Avrupa’daki tiyatrolarda eserleri oynandı…

20 küsur yıl önce…

Eşi Derya Baykal için…

“Şu An Mutfaktayım adlı tek kişilik kadın oyunu” yazdı…

***

O kadar üretken bir sanatçıydı ki…

“Ferhangi Şeyler”

Londra, Magosa, Washington, New York, Montreal ve…

Toronto’da sergilenerek bin 350 gösteriye ulaştı...

***

Gülmekten ölürsünüz!

Anton Çehov’un ölümsüz eseri “Vişne Bahçesi”ni…

Çağdaş bir Karadeniz öyküsü şeklinde…

“Fişne Pahçesu – Çehov Lazdur Laz Kalacaktur” adıyla…

Özgün bir üslubla baştan yazdı…

***

1989'da Kel Hasan Efendi'den günümüze gelen…

“Ortaoyuncuları Kavuğu”nu…

Münir Özkul'dan devraldı…

Rasim Öztekin’e devretti…

Ne var ki…

Bir süre sonra Öztekin vefat etti…

O emsalsiz “sanat simgesi” Şevket Çoruh’a geçti…

***

Bitiriyoruz…

Sizlere bugün…

Türkiye’nin yetiştirdiği…

Sanatçı, oyuncu, yazar Fehan Şensoy’u…

Bi’kez daha hatırlatmak istedim…

O müstesna sanatçıyı…

İki yıl iki gün önce kaybetmiştik…

Veda ettiğinde…

70 yaşındaydı ve…

Hala “sanat” üretiyordu…

Ve…

Kavuğunu devrettiği Rasim Öztekin’in cenazesine…

Hasta olduğu için katılamamıştı…

Ama…

Kaleme aldığı not…

Hiç unutulmadı…

İşte, o veda mısraları:

“Orta Oyuncular’ın amatör kolu nöbetçi tiyatrodan yetişti Rasim... Kısa sürede Orta Oyuncular’a katıldı… Kavuğumu ona devrettim… Orta Oyuncular’da çok başarılı bir dönem yaşadı... Kimi rahatsızlıklarından dolayı sahneyi bıraktı… Kavuğu Şevket Çoruh'a devretti… Günü geldi, uçtu gitti gökyüzüne, kavuklu fotoğrafı asılı durur Ses 1885'te… Bir gün ben de uçup geleceğim gökyüzüne, buluşuruz gökyüzünde, neşeli bir meyhanede…”

Nokta…

Sonsöz: “Ağustos otuz bir, dediler: “Ustan ölmüş…” Çok komiksin Azrail, Ferhan Şensoy ölür mü? / Burcu Gönder – Oyuncu…”