GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
1 Eylül 2023 Cuma

Nice 122 yıllara 'kalbimin tik-tak'ı!

Belki de sadece bir “rivayet”

Ya da olsa olsa “yakıştırma”

Yer; Yunanistan’ın Selanik kentindeki “Alatini Köşkü”

Osmanlı İmparatorluğu’nun…

Tahttan indirilip…

Sürgüne gönderilen 34’üncü Padişahı “İkinci Abdülhamit”

Gazi Mustafa Kemal; O’nu ziyaret ediyor…

Kısa bir süre konuşuyorlar…

Sürgündeki Padişah…

Marangozluk mesleğinin şahı…

Aynı zamanda…

Müthiş bir “saat meraklısı”

Sürgünde de olsa…

Mustafa Kemal’e gözü gibi koruduğu altın köstekli saati…

Hediye etmek istiyor…

Ancak…

Gazi’yle bi’kez daha göz göze geliyor ve…

“Yanlış anlaşılır” diye saati armağan etmekten vazgeçiyor…

İstanbul’daki isyanı bastıran ve bir yerde(!)…

Abdülhamit’in tahttan indirilmesine neden olan…

Yıldırım Orduları’nın komutanı ile Mustafa Kemal ile…

Kısa bir sohbetten sonra…

Birbirlerine veda ediyorlar…

İkinci Abdülhamit, üç yıl Selanik’te sürgünde kalıyor…

İstanbul'a getirildikten sonra…

10 Şubat 1918'de Beylerbeyi Sarayı’nın 8 numaralı odasında…

Kalp yetmezliğinden…

76 yaşında hayata veda ediyor…

***

Neden böyle bir giriş yaptık?

Çünkü…

Marangozluğun dışında bir koleksiyoner olarak…

Her çeşit saate karşı meraklı olan o Padişah Abdülhamit

İzmir’in simgesi Konak Saat Kulesi’ni…

Bu kadim kente kazandıran kişidir…

Ve…

Konak’ın kalbindeki o şahane İzmir Saat Kulesi…

Bugün…

122 yılı geride bırakıyor…

“123 yaşına basıyor”

Dile kolay…

Nereden baksanız “yedi nesil” o eşsiz…

Saat Kulesi ile yaşadı…

Yakınından geçerken bile mutlaka…

(Bileğimizde saat de olsa…)

“Acaba saat kaç?” diye…

Konak Meydanı’nda kanat çırpan güvercinlerin arasından…

Mutlaka bi’göz atmıyor muyuz, o saatlere?

***

İzmir’in alternatifsiz “tek” simgesi!

İçinde “İzmir” geçen…

Her hikayenin kenarında / köşesinde mutlaka…

O’nun heybetli fotoğrafı var…

Peki…

Biz İzmirliler bu şahane sanat eserine nasıl sahip olduk?

İşte o öykü:

***

Takvimler, 1900 yılını gösteriyor…

Abdülhamit Han…

Tahta çıkışının 25’inci yılını kutlarken…

İzmir’i de taçlandırmak istiyor…

Yakınında kim varsa…

Neredeyse hepsinin birer önerisi dünden hazır…

Gelgelelim…

Kimsenin aklına, padişahın “saat merakı” gelmiyor…

Nitekim…

Son kararı Abdülhamit veriyor:

“Güzel İzmir’e çok özel bir saat kulesi yakışır…”

Aslında bu bir emirdi…

Saatlere tutkulu bir Osmanlı Padişahı…

Çevresindekilere…

Kalbinden geçenleri özetliyor:

“Denizden bakıldığında bile dikkat çekecek kadar özel bir saat kulesi İzmirliler’i mutlu eder… Buna eminim…”

Ok yaydan çıkmıştı artık…

Uzun padişahlık döneminde başta İstanbul olmak üzere…

Anadolu’nun namlı şehirlerine…

Müthiş estetik saat kuleleri kazandıran İkinci Abdülhamit…

Hemen hareket geçilmesini emrediyor…

O yıllarda Güzel İzmir…

Anadolu’nun denizden Avrupa’ya kapısı…

Padişah Abdülhamit…

O dönemin dünyaca ünlü mimarlarından…

Fransız Raymond Charles Péré tarafından…

Arap mimarisine göre tasarlanan kuleyi…

Çok beğeniyor…

Bu arada…

Kulenin saatlerini ise…

Alman İmparatoru İkinci Wilhelm tarafından hediye ediyor…

***

İzmir’in dillere destan Saat Kulesi…

Bugün konum olarak…

Hükümet Konağı… Kemeraltı Çarşısı girişi… Konak Yalı Camii ve (yıkılan) İzmir Büyükşehir Belediyesi binası arasında yer alıyor…

25 metre yüksekliğinde ve dört katlı…

81 metrekarelik bir alana oturuyor…

Özgün mimarisi ve yapımında izlenen yöntem nedeniyle…

Diğer saat kuleleri arasında farklı bir yeri var…

En önemli ayrıntı şu:

Osmanlı saat kuleleri içinde en estetik görünüşlü ve…

En zarif olanı İzmir’de ve tam 122 yıldır bizi selamlıyor…

Dönemin İzmir Valisi Kamil Paşa’nın…

İnşaatın hızla ilerlemesinde katkısı tartışılmaz…

Bu arada…

Herkes “Nasıl bi’şi olacak?” diye merak ettiği için…

Kulenin “tıpkısının aynısı” ahşap maketi yapılıyor…

Kulenin taşları Denizli Sarayköy’den…

Renkli mermerleri ise Marsilya’dan geliyor…

Hamidiye Marşı törene katılan İzmirliler’i coşturuyor…

Uzaktan pek belli olmuyor ama…

Saat Kulesi’nin yanına gittiğinizde fark ediyorsunuz haşmetini…

Dört kattan oluşan kule 25 metre…

Son derece zarif kuleleri…

Osmanlı armaları ve padişahın tuğraları süslüyor…

Kulenin dört yanındaki mekanik saatler…

75 santimetre çapında…

Veee…

O güzeller güzeli kurnalı Saat Kulesi’nin…

1 Eylül 1901’de büyük bir törenle açılışı yapılıyor…

***

Aslında biraz “talihsiz” bir saat kulesi…

Mesela…

1908 Meşrutiyet kutlamalarında saatler kırılmış…

İki büyük deprem yaşamış…

En büyük zararı 6.5’lik Torbalı Depreminde görmüş…

Tarih; 31 Mart 1928…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bile yardım parası yollamış…

Kule’nin yaşadığı ikinci büyük zarar…

Gece yarısı (Saat; 02:04) İzmir’i beşik gibi sallayan…

1974 Depremi’nde meydana gelmiş…

Şadırvan anlayışında tasarlanmış dört çeşmesi var…

Kurnalardaki musluklar sürekli çalınıyor…

Belediye musluk yetiştiremiyor…

Bu da…

O güzelim “kent simgesi”nin…

“Yok artık; daha neler?” dedirten ayrıntısı…

***

Bitiriyoruz…

Tarihi eserler…

Kentlerin…

Yıllara meydan okuyan mobilyalarıdır(!)

Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhmit’in…

İzmir gibi kadim buir şehri…

Eşsiz bir Saat Kulesi ile taçlandırması önemlidir…

Ama…

Daha önemli bi’şi var…

Bizim Saat Kulesi…

Taaa 122 yıl önce tasarlanıp…

Konak Meydanı’nın kalbine yerleştirilmeseydi…

Sizce…

İzmir’in bir “simgesi” olabilir miydi?

Nokta…

Sonsöz: “İzmirli olmak, İzmir’de doğmak değil; orada yeniden doğmaktır… / Anonim…”