GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
9 Mart 2022 Çarşamba

Bu annenin ayakları bile öpülür!

Bir karışken bile…

Annemizden yediğimiz terliğin acısıyla ağlarken…

“Anneeee…” diye bağırıyor idiysek…

Bu bir “anne” mucizesidir…

O nedenledir ki…

Kıymeti altınla bile ölçülmez atasözümüz var…

Aslında hadis:

“Cennet annelerin ayakları altındadır!”

Ve o ayakların altı bile öpülür!

İşte…

O anacıklardan biri…

Muğla’nın ömre bedel ilçesi Milas’ta yaşıyor…

Ama…

Önce o mukaddes ananın evlatlarına el sallayalım…

***

Kalbinin güzelliği…

Özlem’in yüzüne yansımış…

26 yaşında…

Arkadaşları gibi O da ilkokulda koşup, oynarken…

Sürekli düşmeye başlamış…

Melek Özlem’e…

Daha o günlerde…

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde…

Bir kas hastalığı olarak bilinen…

“Friedreich Ataksisi” teşhisi konmuş…

Sinsi bir hastalık…

Sinir sistemine inanılmaz hasar veriyor…

Yavaş ilerliyor; bi’de bakıyorsunuz…

Evladınız yürüyemez hala gelmiş…

Konuşma problemleri başlıyor…

Bir anne/baba olarak bitiyorsunuz; tükeniyorsunuz…

Kalp hastalıkları çıkıyor ansızın…

Oysa yavrunuza hayat aşılamak zorundasınız…

***

Aradan yıllar geçiyor…

Siz ana/baba olarak evladınızla birlikte erirken…

Bu kez…

Özlem’in dört yaş küçük kardeşi Özer’cik yakalanıyor…

O melun hastalığa…

Ablası gibi, o da üç yıl önce yürüyemez hale geliyor…

İkisi de ortaokul mezunu…

Hastalık kalıcı olduğu için…

Liseye devam edemediler…

***

Kader, bazen öylesine acımasız rotalar çiziyor ki…

Şarkılardaki gibi…

“Tanrım, beni baştan yarat!” diyesiniz geliyor…

Her şeye rağmen…

Selma ve Nusret Yıldız çifti…

Hayata “isyan” etmek yerine…

Evlatlarına “ömürlerini” adadılar…

Asıl melek!

Selma Anne…

Diyor ki:

“O kadar zor günler geçirdim ki; pes etmedim… Yavrularıma yaşamanın ne kadar değerli olduğunu anlatıyorum…”

Özlem ile Özer'in moralleri bugün müthiş yüksekse…

Gözleriyle de olsa konuşabiliyorlarsa…

Onlara kendi gözü gibi bakan…

Bi’dediklerini iki ettirmeyen Selma Yıldız’dır…

Hastalandıklarında…

Sabaha değin başlarında durmuş o anne…

Yıllardır tarifi imkansız zor günler geçirmiş…

Ama hiç pes etmemiş…

Yürüyemeyen, konuşmakta zorluk çeken yavrularına…

Yaşamanın…

Ne kadar değerli olduğunu anlatıyor…

Tek dileği var Yaradan’dan…

Güzel yavrularını pençesine alan o melun hastalığın…

Tedavisinin bulunması…

Aslında en acil dileği yavruları için tekerlekli sandalye…

Çocukları etrafta daha rahat dolaşabilsin diye…

Tekerlekli sandalyeye ihtiyaçları var…

Özlem’in hiç sandalyesi olmamış…

Özer’in sandalyesi ise arızalı…

Her şeye rağmen…

Yüzleri gülüyor…

“Hayat çok güzel…” diyerek, yaslanıyorlar…

Anacıklarının bağrına…

O nedenle annesiz yapamıyorlar…

Çünkü…

Anneleri gece-gündüz evlatlarının başucunda…

***

Şiir yazıyor Özlem’cik…

İnsanlara…

O hastalığa rağmen neler yapabileceğini kanıtlama çalışıyor…

En büyük arzusu…

Şiirlerini bir kitapta buluşturabilmek…

Rüyalarını süslüyor o kitap…

Olacak mı, acaba?

***

Bitiriyoruz…

Kader’in önünü geçmek olanaksız…

Tamam ama…

26 yaşındaki Özlem Yıldız’ın şu sözleri…

Tek kelimeyle ibretliktir:

“Başaramayacağımız bir şey yok… Yürüyemiyorum ama sandalye ayaklarım oldu… Bizi biz yapan, kolumuz, gözümüz, kulağımız değil; kalbimizdir… Zihnimizdeki ve gönlümüzdeki engelleri kaldıralım…”

Nokta…

Hamiş: Bu öyküyü haberleştiren DHA’nın Muğla Temsilcisi Cavit Akgün’e teşekkürlerimle…

Sonsöz: “Anneler birer sanatçıdır… En güzel eserleri de yavrularıdır… / Anonim…”