GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
5 Mart 2022 Cumartesi

Beni o kadar çok üzüp, canımı yaktılar ki!

Ne güzel bir sabah vakti yaşanıyordu…

Dün…

Bodrum’un Eskiçeşme Mahallesi’nde…

Hava fıstık gibiydi…

Günlük güneşlik bir sabaha uyanıyordu turizm cenneti…

Bakıcısı yatak odasına girdiğinde…

O’nu yerde yatarken buldu…

Başında ise…

Çok sevdiği köpeği Lucy kıpırdamadan duruyordu…

Sağlık ekipleri yetişinceye kadar…

13 yıllık komşusu Özlem Orpak…

Kalp masajı yaptı ama…

Ne yazık ki, hayata döndüremedi…

O “dev” sesli “dağ” gibi kadın artık yaşamıyordu…

***

Hafif Türk Müziği’nin…

Son 40 yılına damgasını vuran “Akrep Nalan” artık…

Anılarda yaşayacak…
Ömrü yetseydi…

Tamı tamına 52 gün sonra 68 yaşına basacaktı…

Kader işte…

***

Pop müziğin unutulmaz şarkıları…

Karlar Düşer”

Halikarnas”

Aşiyan” çınlıyor sevenlerinin kulaklarında…

Ne ölümsüz bir sesti…

Gelgelelim, can bedende durmayınca…

Geriye unutmamak ve unutturmamak kalıyor…

***

Sanat dünyasının en ilginç “unvanı” O’ndaydı…

Biz, O’nu hep “Akrep Nalan” olarak tanıdık…

Su içer gibi dinledik, seyrettik, alkışladık ama…

Hiç merak etmedik…

Neden Nalan’ın unvanı “Akrep” sizce?

Geleceğiz oraya…

Önce…

Ankaralı Füsun Nalan Alçın

Nasıl “Akrep Nalan” oldu?

***

Füsun Nalan, Yenimahalle'de doğdu…

İlkokulu başkent Ankara’da…

Ortaokulu Adana’da…

Liseyi Uşak’ta tamamladı…

Sesi tabanca gibiydi ama…

Kim tutacak o tarihlerde Ankaralı Nalan’ın elinden?

Muhasebeci oldu ama…

Her yerde şarkı mırıldanmaktan hiç vazgeçmedi…

Aynı yıllarda…

Tiyatro’ya merak saldı…

Ankara Sanatevi'nde müzikli orta oyununda rol kaptı…

Allah’ı var, çok da yetenekliydi…

Gece hayatı O’na çok renkli gelmişti…

Sahne tozunu yuttuktan sonra…

Muhasebeciliği bi’kenara bıraktı…

Tiyatro yaparken, barmaid olarak çalışmaya başladı…

Barın arkasında…

Kendi halinde sık sık şarkı söylüyordu…

Bi’anda…

Küçük bir “hayran” grubu yakaladı…

40 yıl önce…

Bir gece kulübünde profesyonel olarak sahneye çıktı…

Şeytan’ın ayağını kırmıştı artık…

***

Sanatçılar, genellikle unvanlarını…

Ya da lakaplarını…

Yaptıkları işle kazanırlar…

Nalan işte öyle olmadı…

Akrep unvanının nasıl üstüne yapışıp kaldığını…

Bir röportajında şöyle anlatmıştı:

24 yaşındaydım… Hayatımda ilk defa at yarışı oynadım ve altılıyı tutturdum… Atın birinin adı Akrep’ti… Sonra bana (Akrep) diye hitap etmeye başladılar… Ardından üstüme yapıştı kaldı o akrep…”

Akrep” unvanı Nalan’a uğurlu geldi…

İlk albüme adını veren “Dağ Çiçeği” ile Türkiye’ye…

Duygu fırtınası yarattı…

Ardından…

Zil Zurna Sevdalar” adını verdiği ikinci albümü geldi…

Artık Türkiye…

Akrep Nalan”ı konuşmaya başlamıştı…

Televizyonda yıldızlaştı mesela…

Hayat Bilgisi” dizisinde canlandırdığı “Fidan Hoca” rolüyle…

Unutulmazlar arasına girdi…

***

Çok kiloluydu…

Sahneleri (bana göre de…) erken bıraktı…

Neden, bu kadar erken?” diye soran…

Posta Gazetesi’nden Alev Cimin’e şunları söylemişti:

Her şeyi tadında bırakmayı tercih ettim… Söylemek istediğim bütün şarkıları söyledim. Mesleki anlamda çok dorukta, çok şahane şeyler yaşadım. Zirvede bıraktım. Fazla uzatmanın da bir manası yok. Türkiye’de herkes Ajda Pekkan, Sezen Aksu olmak zorunda değil… Çok büyük bir hırs ister bu… Hayatta başka şeyler de var... Artık kendi istediğim gibi bir hayat yaşıyorum…”

***

Bilenler bilir ama…

Çok kimse de bu ayrıntıyı pek hatırlamaz…

Akrep Nalan…

Yıllar önce…

Yanlışlıkla köpeğinin üstüne basıp ölmesine neden olmuştu…

Bu olay, medyada geniş yer buldu…

O günler…

Akrep Nalan’ın kahrolduğu günlerdi…

Ve şöyle yakınıyordu ünlü sanatçı:

Beni o kadar çok üzüp canımı yaktılar ki... Beni kilolarımla ve köpeğimle gündemden düşürmediler… Çok kötü, çok talihsiz bir kazaydı. Belki de başıma gelmiş en büyük trajedi… Köpeğimin üstüne bastım öldü... Şimdi Google’a adımı yaz; (Köpek katili) olarak çıkıyorum… Yüreğim acıyor... Hele de hayvan sever bir insansanız acınız ikiye katlanıyor… O yüzden insanlardan korkuyorum. Günlerce kendime gelemedim, çok ağladım... Beni köpek canavarı olarak yazdılar... Asıl bana yapılan canavarlıktı…”

***

Sonra yine köpek edindi Akrep Nalan…

Köpek sevgisinin…

Yalnızlık duygusunun "ilacı" olduğunu söylüyordu…

Dün sabah…

Uykusunda veda ettiği bu dünyada…

O anlarda…

Odasında ve yanında sadece Lucy adlı köpeği vardı…

Lucy…

Sahibesine kalp masajı yapılırken de yanındaydı…

Bir süre…

Akrep Nalan”ın hastaneye taşıyan ambulansın ardından koştu…

Araç köşeyi döndüğünde…

Akrep Nalan”ın bi’daha dönmeyeceğini…

O da anlamıştı…

***

Akrep Nalan’a göre…

Üstünden hiç atamadığı yalnızlık duygusunun…

Tek ilacı köpeği Lucy’di…

Yalnızlık duygusunu…

Hayatıma köpekler girdikten sonra bir daha hiç yaşamadı…

O’na göre…

Köpekler…

Saf ve elle tutulur bir sevgi, sadakat vermişlerdi ünlü sanatçıya!

***

Bitiriyoruz…

Akrep Nalan”ı

Unutulmaz şarkısı ile uğurluyoruz…

Seni ıslak bir tepenin üstünde gördüm dağ çiçeği…

Gülümsüyordun…

Mor ıssız çilek kokan dağlara yaslanıp…

Rüzgarlara nazlanıyordun…”

Hamiş: Akrep Nalan, ölümünden önce yaşadığı evini Aziz Nesin Vakfı'na bağışlamıştı…

Nokta…

Sonsöz: “Dediler ki; gözden ırak olan gönülden de ırak olur… Dedim ki; gönüle giren, gözden ırak olsa ne olur? / Hz. Mevlana…”