Türkiye bir yangın yeri…
Her gün kan ve gözyaşının aktığı, ölümün kol gezdiği…
Türkiye, insan hayatının en ucuz olduğu ülkelerden birisi; her saat başı, maç skoru gibi ölüm haberlerinin verildiği…
Türkiye; hırsızların, namussuzların, devlet eliyle zengin edilenlerin, o meşhur tapelerde ‘milletin a…a koyacağız’ diyen işadamlarının baş tacı yapıldığı, ayakkabı kutularından ortalığa dökülen milyon dolarların hesabının sorulmadığı, sorulamadığı bir ülke…
Türkiye emeğiyle, alın teriyle geçinenlerin, namusuyla kazananların, dürüst çalışkan insanların ülkesi…
Türkiye; Türk lirasının pul olduğu, doların, eurounun altın değerine ulaştığı, tarımın öldüğü, turizmin battığı, ekonominin allak- bullak olduğu bir ülke…
Türkiye; kadınların saçının bir tek telinin görülmesini haram sayanların, “90 yıllık enkazı kaldırıyoruz”, “Harem bir okuldur” vecizelerini(!) söyleyenlerin ülkesi…
Türkiye; cumhuriyet değerlerini benimsemiş, erkeğiyle eşit, çağdaş, laik, Atatürk’çü kadınların ülkesi…
Türkiye; ‘Maden çıkaracağız, üç- beş kuruş para kazanacağız’ diye ormanını, toprağını, havasını, suyunu satanların ülkesi…
Türkiye; Taşını toprağını, havasını, suyunu, ağacını, ormanını, yeşilini, doğasını kurtarmak için yıllarca direnen, hukuk mücadelesi veren insanların ülkesi…
Türkiye koskoca bir hapishane… Haber yazdı diye muhalif gazetecilerin hapse atıldığı, görüşlerini ifade özgürlüğü kapsamında açıkladığı için akademisyenlerin tutuklandığı, kitap yazdı, düşüncesini açıkladı diye, yazarların çizerlerin, bilim adamlarının, aydınlarının hapsedildiği, düşünenlerin ülkesi…
Türkiye; ulusal değerlerinin, bilim adamlarının, aydınının değerini bilmeyen, onları tutuklayan, hapse atan, düşüncesizlerin ülkesi…
Türkiye; yandaş medyanın, yandaş yazarların, yalakaların, döneklerin, sahibinin sesinden uluyanların, paraya, güce tapanların ülkesi…
Türkiye; beynini, kalemini, düşüncesini, paraya, güce satmayan, tutuklanmak pahasına doğruları yazan çizen, söyleyen, her türlü haksızlığa- hukuksuzluğa direnen kalemlerin ülkesi…
Türkiye bir cehennem; her gün albayraklara sarılı şehit cenazelerinin geldiği, kadın cinayetlerinin artarak devam ettiği, suçsuz insanların dövüldüğü, gözlerinin kör edildiği, öldürüldüğü bir cehennem…
Türkiye bir cennet.Dört mevsimin bir arada yaşandığı, her çeşit sebze ve meyvenin yetiştiği, taşıyla toprağıyla, güneşiyle deniziyle,doğasıyla bir cennet…
Burası Türkiye… Erdoğan’ın, Gül’ün, Davutoğlu’nun, Bahçeli’nin, Demirtaş’ın, Kılıçdaroğlu’nun ülkesi…
Burası Türkiye… Fatih’in, Kanuni’nin, Mevlana’nın, Yunus’un, Pir sultan Abdal’ın, Nazım Hikmet’in, Menderes’in, İnönü’nün, Atatürk’ün ülkesi…
Burası Türkiye... Bizim ülkemiz... Bizim cehennemimiz, bizim, cennetimiz… Burası Türkiye. Türk’ü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i her ırktan, her dinden, her mezhepten insanın, bir arada, beraberce, bölünmeden parçalanmadan, barış içinde, hep birlikte, özgürce yaşamak zorunda olduğu, sizin, bizim hepimizin ülkesi, bizim ülkemiz…