GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
23 Ekim 2020 Cuma

Bekir Coşkun’un ardından…

Yaprak dökümü devam ediyor…

Arkadaşlar, dostlar ve tanıdıklar ve değerler birer birer terk ediyorlar…

Bekir Coşkun’u da uğurladık ebedi aleme…

***

Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısıydı…

Gerçek anlamda duayen bir kalemdi…

Satın alınamayan bir kalem…

Türkçe’ye çok hakimdi…

Mükemmel kullanıyordu…

Ve en önemlisi herkesin bir kaç ciltte yazabileceğini…

O, 10 satırda yazabiliyordu…

***  

Bekir Coşkun’la ilk, milletvekiliyken tanıştım…

Bir gün Sayın Mesut Yılmaz, “Akşam bir otelde buluşalım” dedi…

Akşam söylenen otele gittim…

Mesut Yılmaz’la buluştuk…

Otelin küçük bir salonuna çıktık…

Salonda…

Bekir Coşkun ve bir kaç önemli gazeteci daha bizi bekliyordu...

Tanışma faslından sonra…

O günlerde basında pek çok gündelik konularda haberler çıkıyordu... Yılmaz, o konularla ilgili (Grup Başkanvekili olarak)

açıklamalarda bulunacağımı söyledi…

İki saat kadar sohbet devam etti…

***

Bir başka karşılaşmamız ise…

2012 yılında Ege Koop danışma kurulu üyesiydim…

Bekir Coşkun ve şimdi Ardahan Belediye Başkanı olan Faruk Demir

Ege Koop’un davetlisi olarak Atatürk Kültür Merkezi’nde söyleşide bulunacaklardı…

Ön sırada Bekir Coşkun ile yan yana oturduk...

Çeşitli konularda sohbet ettik…

Hatta yukarda sözünü ettiğim buluşmayı hatırlatarak, “Çok doğru bilgiler verdiniz” diye de iltifatta bulundu…

Program çok güzeldi…

Bir tarafta Bekir Coşkun konferans veriyor ve yeri gelince de, sözü Faruk Demir'e bırakıyordu…

Faruk Demir türküleri ile Bekir Coşkun’nun söylediklerine ayrı bir ahenk katıyordu…

Program iki saatten fazla sürdü…

Soluk almadan dinledik…

Sonunda salondakilerle söylenen “Sarı saçlım, mavi gözlüm” türküsü ise muhteşemdi…

Bittiğinde tıklım tıklım dolu olan salonda, her iki değerli konuğu ayakta alkışlıyorlardı…

***

Sabah ilk işim belli gazeteleri ve belli yazarları okurum…

Bunların başın da Bekir Coşkun geliyordu…

Hem cesurdu ve aynı zamanda vurgusu çok mükemmeldi…

Belirttiğim gibi kısa ve fakat ciltler dolusu yazılacak kadar muhtevalı…

Bir türkü sözünden bir makale çıkarabiliyordu…

Mesela…

“Bir gömlek diktirdim kolu düğmeli…” türküsünden hareketle çok güzel bir yazı yazmıştı…

Yine Kerkük hoyratından esinlenerek yazdığı…

“Yazı bilmem.

Okurum yazı bilmem.

Bu yılım böyle geçti,

Gelecek yazı bilmem…” fevkaladeydi ve hüzün doluydu…

Sayfalarca yazan var…

İçimizden “Bir bitse…” diyoruz…

O'nun yazılarını ise “Bitmese…" diye okuyorduk…

***

Yazımın başında ifade ettim…

“Vatan, Cumhuriyet, Özgürlük, Atatürk” O'nun vazgeçilmezleriydi…

“Dokuz köyden kovdular, onuncu köyde…” yazıyordu…

En güzelini, Yılmaz Özdil ifade etti…

“Bir kişi öldü, her evde cenaze var…”

Ruhu şad olsun…