GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
27 Nisan 2010 Salı

Babana bile güvenemeyeceğin bir dünyada nasıl yaşayacaksın?

Güzel haberler duymak istiyorsun doğal olarak, bunca vahşetin, sıkıntının, yorgunu yokuşa sürenlerin saltanatında.’¶ Güzel insanların güzel öykülerini okumak, izlemek.
Şefkatli ellerin, dillerin, sözlerin gücüyle içindeki yaraları sağaltmak, sızıları dindirmek, güne umutla başlamak, gelecek için, çocukların için, iyi yarınlar düşlemek istiyorsun.
Ama olmuyor.
Nasıl oluyorsa oluyor, bir yerlerden bir katran sızıveriyor.
Çürük sistem, eninde sonunda çürük kokularını, irinlerini ortaya bir yere akıtıveriyor.
Kötü kıvamlı hayat, sana tatsız tutsuz kıvamlarını sunmaya devam ediyor.
 
Ah yeniden çocuk olsam, çocukluğumun o güvenli/masum korumasına yeniden sarınsam, ah orada kalabilsem diye düşündüğüm bir anda mesela, tüylerini diken diken eden, dehşete düşüren hikayelerle sarsılıyorsun bir kez daha. Kalakalıyorsun.
Çocuk olmanın, senin için değilse bile kimi çocuklar için nasıl bir cehennem olduğunu anlatan haberlerle kızaran yüzünle, içinde kalan son masumiyet de sökülüp atılmış gibi oluyorsun.
Her yandan, her yöreden yağmur gibi gelen tecavüz haberlerinin mağduru gibi hissediyorsun kendini. Sığınacağın çocukluğun bile olmadığı bir hayatı tahayyül etmekte zorlanırken; o çocukların yaşadıklarını, o çocuklara yaşatılanın ne menem bir acı olduğunu anlamaya çalışıyorsun.
 
Siirt’’le başlayan tecavüz haberlerine durmadan yenileri ekleniyor.
Daha ’‘neler oluyor’’ demeden, Edirne'de bir babanın önce öz kızına, ardından öz kızından olan kızına tecavüzüyle tutuluyor dilin. Söylerken bile kulağına yabancı gelen ’“Babana bile güvenmeyeceksin’” sözü, iğrenç bir beden buluyor kendisine.
O bedeni kovalayamadan kafanda, habercilerin yolu bu kez Manisa Alaşehir’’e ulaşıyor.
Alaşehir’’de 14 ile16 yaşındaki 2 kız çocuğu ve 16 yaşındaki 1 erkek çocukla hem cinsel ilişki kurup hem de onlara fuhuş yaptırdıkları belirlenen 31 kişinin gözaltına alındığını duyuruyor ajanslar.
Utancına öfke, mide bulantına isyan karışıyor.
Dünyanın her yerinde ’“insanlık suçu’” olarak kabul edilen tecavüzü işleyenler kadar tecavüzler karşısında sessiz bir uzlaşmada buluşmuş kadın/erkek kalabalığına ne diyeceğini bilemediğin için ayrıca kahroluyorsun.
’“Lanet olsun, yapanlara da susarak ortak olanlara da lanet olsun’” demekten başka bir sözcük bile bulamıyorsun.
 
Aleni şekilde ortaya çıktığı,
Örtülemeyecek kadar çıplak ve belgeli olduğu için;
Tüm etkililer, kravatlı yetkililer, Siirt’’e, muhtemelen Manisa’’ya da gittiler şimdi.
Bir süre çocuk çığlıkları susacak; yerine kravatlı efendiler konuşacak.
Konuşuyorlar da zaten; dişe yapışmış pastırma sinirine benzeyen; ya çıkarıp atacağın, ya da yutacağın laflar ediyorlar.
Sonra? Ya sonrasında?
Daha daha önceleri yaptığımız gibi, unutacağız hep birlikte.
Koltuklarımıza gömülüp ’“yalancı dünyaları’” izler gibi izleyeceğiz ’“öteki’” hayatları.
Belki bazılarımız bir yuvanın, bir yetiştirme yurdunun önünden geçerken hatırlayacak olanları; içi sızlayacak. Ama sonra hemen derinlere gömüp sızısını, yeni gündemin konuşulabilir acılarıyla gün geçirecek’… İnsanların ve insanlığın zehirlenerek ölmüş balıklar gibi haysiyet kıyılarına vurmasına, kokmasına bakacak.
Derin acılar, yine dilsiz olarak kalacak’…
Taa ki birileri, ağzındaki pastırma sinirini yutmayı değil de fırlatıp atmayıp becerene dek’…
 
Yutacak mısınız yine?
Fırlatamayıp yuttuğunuz sinirlerle daha ne kadar böyle yaşayacaksınız?