GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
6 Temmuz 2022 Çarşamba

Aloooo! Hastayım hasta…

Hatırlayın…

Taaa, fi tarihinde…

Her şeyin “el yordamı” ile yürüdüğü zaman diliminde…

Hastaneye, doktora “muhtaç” olduğumuzda…

Ne yapıyorduk?

Hastaneye erkenden gidiyor ve…

Muayene için…

“Sıra alıyorduk!”

Bu sıra alma işi önemli bi’olaydı…

Sıra numaranızı aldıktan sonra…

Doktora girinceye kadar…

Kuyrukta, tanıyalım/tanımayalım…

Herkesle konuşarak memleketin sorunlarını tartışır…

Bi’güzel sosyalleşirdik…

Hatta…

Birbirimize ilaç bile tavsiye eder…

Doktorların dedikodusunu yapardık…

Sonra ne oldu?

Pandemi’nin yarattığı “bulaş” korkusuyla…

Devlet Baba bu “sıra alma” alışkanlığından vazgeçip…

Daha çağdaş(!) bir yöntemi hayatımıza sokuverdi…

Sadece “MHRS” veya “ALO 182” marifetiyle randevu verilir oldu…

“MHRS”nin açık hali…

“Merkezi Hekim Randevu Sistemi” ya da…

“Merkezi Hastane Randevu Sistemi”

İkisi de aynı kapıya çıkıyor ama…

Ancak bunlardan muayene randevusu almak…

Neredeyse…

“İmkansız” kelimesiyle eş değerde…

Neden?

Çünkü…

“Randevu için boşluk bulunmuyor…”

***

Çile’nin garip bir yanı daha var…

Sözde(!) pandemi söndü!

Ve yine sözde hastaneler beli ölçüde “rahatlar” gibi oldu…

İyi de…

Vatandaşa neden?

Muayene randevusu için 3 ay…

MR için 6 ay…

Ultrason için 4 ay sonrasına gün veriliyor?

Hastalar randevu alamıyor; o bir dert…

Devlet Baba’nın doktorları ise…

Giderek iş yüküyle…

(Burası, şaka gibi / kara mizah örneği)

Neredeyse…

Günde 100 hastayı muayene ediyor…

Derdine merhem olmaya çalışıyor…

Bana sorarsanız…

“Cesur Yürekli” oldukları için…

O hekimlere madalya verilmeli…

***

Allah’tan sosyal medya var…

Vatandaş hiç olmazsa içini döküyor…

Devlet hastanelerinde yaşanan o randevu çilesinin göbeğinde!

Vatandaşı “çaresiz” bırakırsan…

Kalbinden ne geçerse onu söyler; beddua dahil!

Kimisi şöyle derse:

“Hastanelerden randevu alamıyoruz… Bilinçli şekilde özel hastanelere yönlendiriliyoruz…”

Ya da kahırlı bir hasta yakını şu soruyu sorarsa:

“Onkoloji hastası anneme randevu alamıyorum… Sayın yetkililer buna bir çare bulun... Normal hasta randevu bulamadığı gibi artık onkoloji hastası da bulamıyor, çözümünüz ne olacak acaba?”

Bu kalp acılarına hangi merhem çare olur?

***

Halk sağlığı söz konusu; konuyu biraz daha açalım…

***

Günün en acıklı tanımı şu:

Hekimlerin büyük çoğunluğunun geleceğe ilişkin en küçük bir beklentileri yok!”

Bu iddialı sözün sahibi…

İzmir’in önceki Tabip Odası başkanlarından…

Kulak Burun Boğaz’da 40 yıllı geride bırakan hekim Suat Kaptaner…

Sözlerine şöyle devam ediyor:

“İddia ediyorum… Şu yaşlı dünyada hiç bir ülkede hekimler Türkiyedeki meslektaşları kadar mutsuz, bezgin, yorgun, umutsuz ve tükenmiş değildir… Daha az para kazanan daha çok yorulan olabilir… Ancak, Türkiye’deki kadar saygınlığı azaltılan, onurları zedelenen bir hekim topluluğu yoktur başka bir ülkede…”

Sonuçta ne oluyor?

Kamuda istifalar artıyor…

Emeklilik için sıraya giriliyor…

Özel sağlık sistemine katılım hızla artıyor…

Opr. Dr. Kaptaner eleştirilerini sürdürüyor:

“Meslek yaşamı boyunca tıp fakültesinden dışarı bakmamış hekimlerin neredeyse önemli kısmı özel muayenehane açmaya başladı… Yanlış anlaşılmasın; sadece para için değil… Kendilerini, mesleki onurlarının sürekli hırpalandığı ortamdan biraz olsun uzaklaşabilmek ve saygı görebilmek için…”

Önceki Tabip Odası başkanlarından Dr. Kaptaner…

Acı gerçekleri bir bir sıralıyor:

“Genç hekimler tıp’ta uzmanlık sınavından daha çok yabancı dil kurslarına devam ediyor… Neden? Yabancı ülkelerine gidebilmek için… Bakın, hekimler çocuklarını özel okullarda okutamaz hale geldi… Emekli meslektaşlarımız, (şaka gibi…) emekli maaşları ile standartların az üstünde ortalama bir bakımevinin aylık ücretini ödeyemez durumdalar…”

Asıl gerçek şu: Hekimlerin yüzü gülmüyor…

Hepsi bezgin ve yorgun…

Pandemi’de 2.5 yıl her türlü özveriyi gösteren…

Meslektaşlarını kaybeden doktorların…

Neden hala mutsuz olduklarını merak eden yok…

Çünkü, nedenler tartışılmıyor; sonuçlar tartışılıyor…

***

Meslekte 40 küsur yılı geride bırakan İzmrli hekim Suat Kaptaner

Hastaların neden aylarca muayene randevusu alamadığı sorusuna ise şöyle cevap veriyor:

“Hastalar neden aylarca randevu bulamıyor? Çünkü, uzman hekimler tükendikleri için mesleği bırakıyorlar… Basamaklı sevk zinciri yıllardır kurulamadı; tam tersine tamamen çöktü… Neden? Büyük iddialarla zincirin bir halkası haline getirilen Aile Hekimliği, sorunlardan başını alamıyor… Basamaklı sistem ve sevk zinciri kurulmadıysa, ki öyle,bu projenin büyük başarısızlığı demektir…”

***

Bitiriyoruz…

Türkiye’nin sağlık sorunları…

Bilimsel ve şeffaf olarak tartışılmadığı için sıkıntı hiç bitmiyor…

Bu iddianın sahibi İzmirli Dr. Kaptaner…

Acıklı tabloya şöyle nokta koyuyor:

“Şimdi de kapasitenin çok üzerinde asistan hekim tayinleri başladı… 10 kişilik bölümde 20 asistan toplanıyor… Nerede oturacak, nerede yatacak, nasıl nitelikli eğitim alacak; bunlar hiç tartışılmıyor… Ama hastalar karşılarında beyaz gömlekli hekimler görmeye devam edecek… Böylece hekimlik çökerken gün kurtulacak…”

Nokta…

Hamiş: Sosyal medyada üç gün önceki bir hasta yakınması: “Hiçbir şekilde randevu alamıyorum... Doğumum yaklaştı sorun yaşıyorum... Ölmem mi gerekiyor? Hastanede sözde doktor çok ben neyi beklemek zorundayım? Hastane yaptırmakla olmuyor... Sorunlu bir hamileliğim var… Bana veya bebeğe bir şey olduğunda kim sorumlu olacak?”

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin, düşersin; şaşmam dersin, şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşansın… / Hz. Mevlana…”