GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
9 Eylül 2009 Çarşamba

20 liranın üzerindeki Atatürk’…

Sevgili Feyzi (Hepşenkal) geçen hafta bir köşe yazısında egedesonsöz’’den övgüyle bahsederken, küçük (ama kesinlikle haklı) bir eleştiride bulunmuştu.’¶ Elimizde olmasa da Buca’’ya saplanıp kaldığımızı, Buca’’dan sıyrılıp çıkmamız gerektiğini yazmıştı.
Dediği gibi, gerçekten de haklıydı. Üst üste çok Buca yazmıştık.
O yazısı çıktığı gün Feyzi’’yi arayıp ’“Haklısın sevgili arkadaşım. İnan bana bile fenalık geldi Buca’’dan. Ama ne yapayım ki ilçe kaynıyor. Ve ben de bir Bucalı olarak olaylara kayıtsız kalamıyorum’” demiştim. Ardından ’“izin ver(!) bir Buca röportajı daha yapayım, Cemil Şeboy’’la’” diye de eklemiştim.
Cemil Başkan’’ın adını duyar duymaz Feyzi’’den beklediğim izin çıktı, ’“Aa, bak ona hayır demem. Yakışır valla’” diyerek, röportaja yeşil ışık yaktı!
* * *
Cemil Şeboy ile çok eskiye dayanan bir gazeteci-başkan dostluğumuz var. İnanıyorum ki, böyle de devam edecek. 15 yıllık belediye başkanlığı döneminde ne benim ondan ’“en küçük bir talebim’” olmuştur, ne de onun benden ’“şunu yaz, bunu yazma’” diye haddini aşan bir sözü, bir iması’…
Röportajın girişinde de yazdığım gibi, sınırları iyi çizilmiş, onun başkanlığını, benim de gazeteciliğim bildiğim bir seviyede sürmüştür dostluğumuz.
Ne ben ’“siyasetçiden dost olmaz’” demişimdir, ne de o ’“gazeteci ayakkabı gibidir, arkadan vurur!’” demiştir. Tersi örnekleri, ikimiz de çok iyi bilmemize, yaşantımızda acı deneylerle öğrenmemize rağmen.
Her ikimizde ’“önce insan, sonra başkan ve gazeteci’” ilkesiyle, birbirimizin yüzüne bugün de aynı hoşgörü ve güvenle bakıyoruz kısacası’…
Ve neredeyse bir yıldır hiç görüşmememize rağmen, bütün ilkeli ilişkiler gibi, kaldığımız yerden devam edebiliyoruz konuşmaya’…
 
Elbette, konuşamadığımız bir yıl boyunca çok konu biriktirmiştik. Bir hayli uzun konuştuk bu yüzden.
Öyle uzun konuştuk ki, fotoğraf için Atatürk Maskı’’nın bulunduğu yere gidecek zaman bırakmadık. Hem onun işi vardı, hem de benim. Bu yüzden ertesi gün için tekrar sözleştik ve Ümit’’le başka bir röportaj dönüşü Buca’’ya, bürosuna uğradık. Birlikte Mask’’ın bulunduğu Yeşildere yoluna gittik.
Büroda söyleşirken fotoğrafları arkadaşımız Eray Sakallı çekmişti; bu kez yanımızda Diva röportajlarımın ayrılmaz parçası, Haggay Baysel vardı.
Haggay, yine makinesini konuşturdu; Cemil Şeboy ile Atatürk Maskı’’nı inanılmaz güzel karelerle fotoğrafladı.
 
Atatürk Maskı’’nın resmi açılışı, biliyorsunuz yarın. Yani 10 Eylül’’de. Oysa Cemil Başkan’’a göre, o çoktan açıldı bile’…
Her gün binlerce gözün önünde. Ortada’…
Ne açılışa, ne de üzerinde tartışma yapmaya gerek var.
Her gün yaslandığı tepenin eteklerinden bizi izliyor. Ve çoğu zaman esefle’…
 
* * *
Cemil Başkan’’ı orada ne kadar heyecan, ne kadar çocuk sevinci içinde gördüğümü de söylemeden geçmeyeceğim.
’“İnsanın başkanlık yapması için ya tam deli, ya da çok aptal olması lazım’” diyen Şeboy’’un, niye 15 yıl başkanlık yaptığının açıklaması, orada, yüz ifadesinde gizliydi. Ortaya çıkan bir eserde, bir hizmette, duyulan haz/gurur/mutlulukta’…
Mask’’ın önünde Haggay’’a poz verirken, öyle keyifliydi ki, bana ’“Demek ki bunca deliliğin, aptallığın nedeni buymuş’” dedirtti.
Hangi Atatürk’’ün heykele döküleceğini bile bir yıl boyunca tartıştıklarını, binlerce fotoğraf taradıklarını söyleyen Cemil Şeboy, sonunda hafızalara en çok kazınan, her gün göz önünde olan bir resimde karar kıldıklarını anlattı: 20 TL’’nin üzerindeki Atatürk’’te’…

Sevgili Ümit (Yaldız) o gün orada söyleştiği Başkan Şeboy’’un duygularını, köşesinde ’“Cemil Şeboy’’la ayaküstü’” başlığıyla yazdı, biliyorsunuz. Ve o yazıda, benim yaptığım röportajın ’“değil Buca’’yı, İzmir’’i bile sallayacağını’” da vurguladı.
Ümit’’e katılmıyorum ne yazık ki.
Ne yazık ki; çünkü, Cemil Başkan ’“Buca ve AKP’’nin kara kutusu’” ama o sonsuza kadar susmaya kararlı. En azından ben o gün, öyle gördüm.
 
Kimbilir, belki bir gün ’“29 Mart seçimleri’” öncesi yaşananları yazmaya veya anlatmaya gönüllü olur ve beni de çağırırsa yanına, işte o zaman ’“değil İzmir’’i Türkiye’’yi bile sallarız’” diye düşünüyorum’…