GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
1 Eylül 2023 Cuma

1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Atatürk’ü anlamak

Adolf Hitler, Almanya’nın Polonya’yı işgal ettiği 1 Eylül 1939’da Alman Reichstag’ın Olağanüstü Oturumunda tarihi bir konuşma yapar. Konuşma, Polonya’ya karşı kamuya açık bir savaş ilanı ve dolayısıyla II. Dünya Savaşı’nın başlangıcıdır.Hitler kürsüden yalanlar atıyordu:“Polonya devleti, benim istediğim ilişkilerin barışçıl çözümünü reddetti ve silaha başvurdu... Bu çılgınlığa son vermek için başka seçeneğim yok. Bundan sonra kuvvete kuvvetle karşılık vermekten iyidir.”

Hitler’in konuşma yapacağı yere gideceği yol üzerinde kendiliğinden ve coşkulu bir kalabalık oluşması için hazırlıklar yapılmıştı.  Ancak yalnızca bir avuç insan geldi ve Berlinliler büyük ölçüde kayıtsızve savaşa karşı hiçbir coşku göstermediler.Aslında 5 sene boyunca çekecekleri acı ve sıkıntıyı sezmişti Berlinliler. Konuşma, Hitler’in alışılagelmiş tarzındaydı. Yavaş yavaş ve hatta duraksayarak başlıyor, ardından aşamalı olarak bağırarak hakaretlerin arttığı bir noktaya doğru ilerliyordu.(Bu gece aklıbaşında belgesel kanallarında bir kez daha izleyebilirsiniz). Tarihçilerin saptadığı gibi konuşmadaki bazı ifadeler doğru olsa da genel olarak “şaşırtıcı bir yalan kataloğu” idi.

Hitler daha sonra kendisini “Alman İmparatorluğu’nun ilk askeri” (Erster Soldat des Deutschen Reiches), diyerek yine kendi icat ettiği bir rütbeyi duyurdu: “Artık Alman İmparatorluğu’nun ilk askeriyim. Benim için en kutsal ve en kıymetli olan o paltoyu giydim. Zafer garantilenene kadar onu tekrar çıkarmayacağım, yoksa sonuçtan sağ çıkamayacağım.”

1 Eylül yani 2. Dünya Savaşı’nın başladığı, faşistlerin dünyayı kana boyamaya başladıkları gün uzun yıllar Dünya Barış Günü olarak dünyanın her yerinde kutlandı. Başta Picasso olmak üzere evrensel sanatçılar “barış temalı” çizimlere imza attılar. Sonra ne olduysa oldu (!) ve Uluslararası Barış Günü, her yıl 21 Eylül’de kutlanan, Birleşmiş Milletler tarafından onaylanmış bir bayrama dönüştü. Yıl 1981’di.

Büyük İnsanlık 1 Eylül 1939’u elbette unutmadı. BM’nin bu kararı çok protesto edildi ama ne fayda?

***

Bizim dahi liderimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaklaşmakta olan savaş tehlikesini görmüş ve başta İsmet İnönü ve Celal Bayar olmak üzere yakın çevresine olası bir savaştan sakınılması için öngörülerde bulunmuştu. Büyük asker ve diplomat İsmet İnönü memleketi 2. Dünya Savaşından uzak tutmayı başardı…

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Büyük Atatürk, “Türkiye’nin güvenliğini amaç tutan, hiç bir ulusun aleyhine olmayan bir barış istikameti bizim düsturumuz olacaktır”demişti. 1 Kasım 1925’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada şöyle der: “Karşılıklı güven ve esenlik, bütün dünya uluslarının üzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir. Ancak bu ilke bütün uluslar için gerçekleşmedikçe genel bir barışma sağlamaktan çok, sömürülmek istenen birtakım uluslara karşı bir takım güçlü ulusların yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde görülse yeridir. Hele uluslararası silah alışverişinin birtakım ulusların denetimi altında tutulmasını sağlayacak tedbirlerin alınması bu kuşkuyu artırmaktadır”.

Atatürk bir diğer konuşmada da “Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. Memleketimizi her gün daha çok kuvvetlendirmek, her türlü ihtimallere karşı koyacak bir halde bulundurmak ve dünya olaylarının bütün safhalarını büyük bir uyanıklık içinde izlemek, barışsever siyasetimizin dayanacağı esasların başlangıcıdır” demiştir.

Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında bu ülkelerin sınırlarını karşılıklı olarak garanti altına alan Balkan Antantı’nın, 9 Şubat 1934’te kurulur.

2. Dünya Savaşının habercilerinden biri olan İtalya’nın Habeşistan’ı işgali ile Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan Mussolini’nin yayılmacı politikasına karşı, yine Atatürk’ün büyük vizyonu ile 8 Temmuz 1937’te, Tahran’da Sabadat Sarayı’nda Türkiye-İran-Afganistan ve Irak arasında “Sadabat Paktı” olarak bilinen antlaşmanın imzalanır. Atatürk Türkiye’si, Balkan Antantı ve Sadabat Paktı ile Batı’da ve Doğu’da birer güvenlik sistemi kurmak ve kendisi için önemli olan bu iki bölgede beliren tehlikeli ve yayılmacı eğilimleri durdurmak istemiştir.

İşte bu nedenlerle Atatürkçülüğü karakterize eden ilkelerden birisi de “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” tur.

Gazi, Türk ulusuna ana hedef olarak gösterdiği “Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma”nın ön koşulunu yurtta ve cihanda barışta görmüştür. Atatürk, bozulacak bir dünya barışının Türkiye’nin modernleşme ve çağdaşlaşma atılımında yapabileceği olumsuz etkileri biliyor, Türk ulusunun kısa zamanda eksikliklerini tamamlayabilmesi için dünya barışının sürdürülmesinde görüyordu.

1 Eylül Dünya Barış Gününde bir kez daha iyi ki Atatürk’ümüz var diyorum ve dünyanın bu büyük insanı anlamaya çalışmasını diliyorum.