Kabus geçen yıl başladı...
Yabancı turist, "terör" filan diyerek elini-eteğini çekti; Türk Turizmi son 15 yılın en "bereketsiz" dönemini yaşadı...
Özellikle Akdeniz ve Ege'de onlarca otel kapandı, yüzlerce deneyimli personel ekmeğinden oldu...
Hükümet yılmadı... "İç turizme ağırlık verileceği" duyuruldu... Bakanlık da boş durmadı; dünyanın her yerinde geçerli olan "erken rezervasyon"u yeni bir "icat"mış gibi devreye soktu, sevindik...
En akıllıca öneri Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teee kışın geldi... Avrupa'daki gurbetçilere seslenen Erdoğan, "Tatilinizi gelin anavatanda yapın, hatta oradaki yabancı komşularınızı da getirin..." dedi...
Buraya kadar iyi-hoş... Heyecanlandık, "Belki rüzgarı tersine çevirebiliriz" dedik...
Ancak, ummadığımız bir tablo ile karşılaştık...
Esnaf, "Nasıl olsa gelecekler" diyerek fiyatı katlamıştı...
Daha bir sezon öncesine kadar 50 liraya müşteri bulamayan pansiyonlar bile adam başı 200 lira istemeye başlamıştı... Bu da yetmezmiş gibi eşyalı evini düne kadar sezonluk (dört ay) taş çatlasın dört bin liraya verenler şimdi "bir ay" için iki bin lira istiyor yerli turistten!
Seferihisar'da, Foça'da, Erdek'te, Ayvalık'ta, Kuşadası'nda, Datça'da durum hep aynı...
Nasıl olmuşsa olmuş; tek elden esrarengiz biçimde bir düğmeye basılarak "velinimet" gözüyle bakmamız gereken "yerli turist" yolunacak kaz olarak işaret edilmişti...
Bırakın bizim meşhur "rakı-roka-balık" üçlemesinin hayalini kurmayı... Adı bende kalsın bir sahil kasabasında "kaşarlı tost" 14 lira olur mu?
Daha düne kadar 10 adet tost parasına "herşey dahil" sisteminde yabancı turiste yatak açıp üç öğün besleyen memleketin turizmcisi zarar etmezken; garibim yerli turiste "oda kahvaltı adambaşı 200 lira" fiyat çekmek vicdanlara sığar mı?
Bence...
Yağmur duasına çıkar gibi "yabancı turist" duasına çıkalım...
Çünkü...
Onlar gelmeyince, çıkarması imkansız kazık "yerli"ye giriyor!
Diyeceksiniz ki, "Alkol işin içine girince fiyat artıyor..."
Kabul...
Ancak bir sahil kasabasındaki kafede bir bira 18 liradan satılmaz dostlar...
O biranın yanında çerez filan da yok yani... Sanki, "Bi'daha buraya gelmeyin" dercesine...
Sonsöz: "Biz eskiden yabancı turisti yolunacak kaz gibi görürdük... Şimdi birbirimizin tüylerini yoluyoruz..."