GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eğer seçilirsem…
Ender Yorgancılar
10 Ekim 2022 Pazartesi 00:00

Eğer seçilirsem…

Yazarımız İhsan Özbelge Özduran, EBSO Yönetim Kurulu mevcut Başkanı ve adayı Ender Yorgancılar ile bir araya geldi.

TOBB Çatısı altındaki Oda ve Borsa Seçimlerinde, adım adım sona yaklaştığımız günlerdeyiz…

Türkiye’nin ilk bölge odası olarak bilinen EBSO…  

ISO 9000 Kalite standardına sahip Avrupa’nın ilk odası unvanı ile…

Ve 2002 yılında akredite olan ilk on odadan biri olarak sahip olduğu A sınıfı Akreditasyon belgesini takip eden…

2012 “Ege Bölgesi Kalite Başarı Ödülü” 

2014 “Ege Bölgesi Mükemmellik Ödülü”

Ve hemen ardından geliveren…

“Türkiye Mükemmellik Ödülü”

Ve de…

2018 yılında “Asya / Pasifik En iyi Oda Ödülü” ile taçlanıveren hak edilmiş bir başarı ve gurur ile Türkiye’nin en saygın odalarından biri olan EBSO, bir seçim sürecini daha geride bırakıyor.

2009 yılından bu yana; üç dönem üst üste icra ettiği EBSO Yönetim Kurulu Başkanlık görevine bir dönem daha talip olan Sn. Ender Yorgancılar… 

Seçim sohbetleri yaptığımız, “Eğer seçilirsem” röportaj serimizin son konuğu olarak bizlerle beraber.

***

Değerli Başkanım, iş dünyasının yakından tanıdığı Ender Yorgancılar isminin Ege Bölgesi Sanayi Odası ile anılmasının üstünden kaç yıl geçti? Yeniden seçilmeniz durumunda başkanlığınızın kaçıncı dönemi olacak?

Benim için Ege Bölgesi Sanayi Odası yolculuğu, 1992 yılında meslek komitesi üyesi olmam ile başladı ve her bir sürecine şahitlik ettim. 1994 yılında meclis üyeliği ile devam etti ve 2005 yılında Meclis Başkanlığı görevine seçilmemle EBSO yolculuğumun seyri değişti. Ardından, 2009 yılında gerçekleştirilen seçimde, üyelerimizin kararıyla yönetim kurulu başkanlığına layık görüldüm. Geçen 13 yıllık süre zarfında toplam 3 dönem büyük bir onur ve gururla başkanlık görevini yürüttüm. 

Üyelerimizin kararı doğrultusunda, yeniden seçilmem durumunda ise başkanlığımın 4. dönemi başlamış olacak. 

Elbette, bu uzun süre zarfında önce meclis başkanlığı ardından 3 dönem yönetim kurulu başkanlığı görevlerini sürdürmem, sadece şahsıma duyulan güveni değil, yönetim kurulu ve meclis üyelerimizle işbirliğimizin başarısını da gösteriyor.  

EBSO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yeniden aday olarak bir dönem daha EBSO’yu yönetmeye talip oldunuz… Bu kararınızın oluşmasındaki etkenlerden söz eder misiniz?

Malum olduğu üzere muhtelif ortamlarda yeni dönemle ilgili fikirlerimi paylaşmış, ailemin de isteğiyle tekrar aday olmama fikri üzerinde yoğunlaşmıştım. 

Ancak; meclis üyelerimizin, TOBB Başkanımız Sn. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ve birlikte güzel bir sinerji yakaladığımız Oda Başkanlarımızın söylemleri, kararımı bir kez daha gözden geçirmemi sağladı. 

İzmir’de Oda, Borsa, Birlik olarak elde ettiğimiz bu işbirliği sinerjisine duyduğum güven ve inançla bir kez daha aday olmaya karar verdim. Nihayetinde, söz konusu işbirliği ruhunun sadece Odamız adına değil, kentimiz adına da büyük kazanımlar sağlayacağına inanıyorum.  

Önümüzdeki süreçte gerçekleşecek genel seçimlerden sonra, görev alacak merkezi yönetimden  iş dünyasının beklentileri neler olacaktır? EBSO Yönetim Kurulu Başkanının, sektörlerin sıkıntılarını ilgili bakanlıklara aktarma misyonundan söz eder misiniz?

İş dünyamız, son yıllarda çok büyük zorluklarla sınanıyor. Önce pandemi ve karantina önlemleri, ardından Rusya - Ukrayna savaşının küresel bir mesele haline gelmesi ve savaşla birlikte gıda ile enerji krizinin derinleşmesi, iş dünyasını büyük ölçüde zora soktu. Başta enerji olmak üzere, yüksek oranda artan maliyetler hem ülkemizin hem de uluslararası iş dünyasının ortak sorunu haline geldi. 

Diğer taraftan, küresel enflasyonla mücadele kapsamında dünya genelinde agresif parasal sıkılaşma ve faiz artırım hamleleri de yaklaşan resesyonun habercisi olarak görünüyor. Tüm bu süreci bir bütün olarak değerlendirdiğimizde de, 2023’ün diğer yıllardan da zorlu geçeceğini ifade edebiliriz. Zira, tüm uluslararası raporlar, küresel durgunluğa işaret ediyor. Bu da ihracat pazarlarımız açısından üyelerimizi direkt ilgilendiriyor. EBSO olarak, her daim ama en çok da kriz zamanlarında sanayicilerimizin sesi olmaya özen gösterdik. 

Özellikle, pandemi döneminde kurduğumuz kriz masasıyla, hem EBSO olarak hem de İzmir’deki diğer meslek Odalarımızla ortak taleplerimizi vakit kaybetmeksizin Bakanlıklarla ilgili mercilere ilettik. 

Örneğin, 2018’den beri son dönemin değerlendirmesini yaptığımızda, EBSO olarak her üç girişimimizden birinin çözüme kavuştuğuna tanık oluyoruz. 

2023’deki seçimlerden sonra görev alacak merkezi yönetimden en öncelikli beklentilerimiz ise maliyet artışlarının durdurulması, öngörülebilirliğin sağlanması, finansmanın temini ve istikrarın sağlanması olacaktır. Elbette, kalıcı ve sürdürülebilir bir istikrar ortamı, kısa vadeli politikalara değil, uzun vadeli yapısal politikalara odaklanmayı gerektiriyor. 

Odalar, kanun yapıcı bir yetkiye sahip olmamakla birlikte, kanunların, mevzuatların pratik hayatta uygulanabilirliği ve üretim dostu olması yönünde girişimleri ile üyelerinin menfaatleri doğrultusuna hareket edebilmektedir.

Geçmiş dönemlerde, EBSO’ya konuk olan bakanlar ile sektör sorunlarını aktarmak isteyen sanayiciler mecliste sıklıkla buluşurdu. Bu konuda, eski hareketli günlere geri dönülmesi için sanayicilerin büyük bir beklentisi var. Görüşlerinizi almak isterim.

Fikir alışverişinde ve istişare bulunduğumuz, uzun saatlere yayılan eski kalabalık toplantılarımızı özlememek mümkün değil. Özellikle, bakanlarımızın ve devlet büyüklerinin konuk olduğu toplantılar iş dünyamız açısından adeta bir açık oturum atmosferinde yaşanıyordu. 

Ancak, malum olduğu üzere pandemi ile birlikte kökten değişen iş prensiplerinin başında da bu kalabalık toplantılar geldi. 

Hayatımıza giren sosyal mesafe anlayışı, bu toplantıları fiziki ortamdan dijital ortama taşıdı. Pandemi artık büyük ölçüde geride kalmış olsa da, pek çok avantajı sebebiyle dijital merciler tercih edilmeye devam ediyor.  Elbette, dijital toplantılarda da coşkulu fikir alışverişlerine tanık oluyoruz. Ancak, bu tabii ki fiziki toplantıların tamamen terk edildiği anlamına gelmiyor. Yeni dönemde de, sanayicilerimizin ve tüm iş dünyasını tekrar buluşturmak, en öncelikli hedeflerimizden biri olacak.  

EBSO’nun önderlik ettiği organize sanayi bölgelerinin gelişimi ve genişlemeleri iş dünyasının bir hayli dikkatini çekmekte... Bu konudaki fikirleriniz nelerdir? 

Kümelenme çalışmalarının, AR-GE merkezleri ile teknoparkların ve üniversite-sanayi işbirliğinin gelişimi, OSB’leri yeni ve çok daha önemli bir konuma taşıdı. Bu doğrultuda yeni OSB modeli, sadece sanayicilerin temel düzeyde organize olduğu alanlar değil, adeta bir eğitim, bilim ve teknoloji yuvası niteliği kazandılar. 

Bu sebeple, İzmir’de de yöresel avantajların esas alındığı, ihtisas OSB’lerinin kurulup yaygınlaştırılması bizim öncelikli hedeflerimizden biri oldu. Kentimizde kazandırdığımız OSB’ler bu hedefin somut birer sonucudur. Üretimi gerçekleştireceğimiz yerler olan OSB’ler; kayıt dışı ekonomiyi ve kayıt dışı istihdamı önlemedeki işlevleri ve kentsel dönüşüme etkileri ile sanayinin merkez üssüdür. Sanayileşmenin önemi, küresel ölçekte olduğu gibi ülkemizde de açık biçimde anlaşılmıştır.

Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak; “Üretim Yoksa Kalkınmak Hayaldir” mottosu ile Bölgemizdeki tarım potansiyelinin doğru konumlanması gerektiği inancıyla, son olarak Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulması ile ilgili 2018 yılında paylaştığımız düşüncemiz, bugün Oda, Borsa, birlik ve yerel mercilerle hayata geçirildi, geçirilmeye de devam etmektedir. 

Her bir OSB projemiz; yerelden kalkınma adına bölge ve ülke ekonomisine çok önemli katkı sağlayacak olmakla birlikte, ülke ortalamasının çok üstünde işsizliğe sahip İzmir için önemli bir istihdam imkanı sunacaktır. Yeniden yerli üretime dönüş modeli diğer şehirlerimize de örnek olacaktır.  

Organizeler bünyesinde açılan meslek liselerinin sanayiye katkısı ve yönetilmesi konusundaki görüşlerinizi rica etsem? 

Ülkemizin en öncelikli konularının başında eğitim geldiğini bizler, her platformda dile getiriyoruz. OSB’lerdeki meslek liseleri kurulması bu ana başlığın sadece bir kısmını oluşturmaktadır. İşsizlik yoktur, mesleksizlik vardır inancıyla, sanayicilerimizin aradığı, ihtiyaç duyduğu, bölgede yoğunlaşan sektörlerde eğitimlerin verildiği, nitelikli gençlerimizin yetiştirilmesi ve sonrasında bölgelerde istihdam edilmesi en büyük hedefimiz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

TOBB’un “81 ile 81 okul” projesi kapsamında, İzmir’in ihtiyaç duyduğu meslek liselerini İzmir’e kazandırmaya çalışıyoruz. Proje kapsamında Çınarlı Endüstri Meslek Lisesi’nin yönetimi odamıza ait olup, yine proje kapsamında Türkiye’de ilk uygulamalara imza atan Aliağa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi de, girişimlerimizle bu sene eğitime başladı. 

Mesleki eğitimi ve beraberinde getirdiği nitelikli istihdamı, sanayinin geleceği olarak ele alıyoruz. Bu kadar hızlı değişip dönüşen bir dünyada, dijitalleşme ve teknoloji odağında yeni OSB girişimlerine imza atmaya da devam edeceğiz. Alanında markalaşmış OSB’leriyle ülkemize örnek olan kentimiz, yeni nesil tekno OSB ve dijital OSB gibi modellerle bu misyonunu sürdürmeye devam etmelidir.

Depremde zarar gören EBSO binası ile ilgili meclisiniz tarafından alınmış bir karar var mı, başkanlığınızın devam etmesi durumunda  bu husustaki tasarrufunuz ne şekilde olur?

İlk meclis toplantısında alacağımız kararlardan ve yapacağımız projelerden ilki Odamıza ve İzmir’e yakışır modern bir EBSO binasının inşaası olacaktır. 

İzmir’de TOBB Çatısı altındaki odalar ve yerel yönetimler arasındaki uyumlu çalışmanın şehrimize olumlu katkılarından söz eder misiniz?

Bir kez daha vurgulamak gerekirse, İzmir’de son yıllarda farklı meslek odaları olarak çok iyi bir işbirliği anlayışı ve sinerji ruhu yakaladık. 

Her ne kadar, farklı meslek gruplarını temsil ediyor olsak da, hepimiz kentimiz ve ülkemiz ekonomisini kalkındırma hedefi doğrultusunda ortak bir ruhu yansıtıyoruz. Nitekim, bu kadar küreselleşmiş bir dünyada, kanunen farklı tanımlara sahip olsalar da, uygulamada esnafı, tüccarı, sanayiciyi, ihracatçıyı, vb. birbirinden ayıramazsınız.  

İşbirliği anlayışımız özellikle, İzmir iş dünyasının sesi olmamız ve ortak girişimlerimiz açısından somut sonuçlar sağlıyor. Tarıma dayalı ihtisas OSB’lerden, İZQ Girişimcilik Merkezi ve İnovasyon Merkezi’ne, Model Fabrikanın kurulmasından ortak toplantı ve organizasyonlara kadar çok yönlü ve çok etkili işbirliği içerisindeyiz. Yeni dönemde de somut projelerle işbirliklerimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Bununla birlikte, deprem gibi afetlerde ortaklaşa hayata geçirdiğimiz yardımlar da bir diğer somut işbirliği örneği oldu.

Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin 100. yılındayız… Önümüzdeki Şubat ayında düzenlenecek 5. İktisat Kongresi ölçeğinde Türkiye’nin ekonomik politikaları nasıl değerlendirilmelidir?

Öncelikle, Birinci İzmir İktisat Kongresinin 100. yılında çok gururlu olduğumuzu söylememiz lazım. Büyükşehir Belediyemizin de bu kapsamdaki çalışmaları devam ediyor. Bizler de katkı koymaya devam ediyoruz. Yeni bir yüzyıl ve Türkiye’nin eksikleri ortadadır. Değişen dönüşen dünyanın teknoloji ile ilerlediği yön de bellidir. 

Bu kapsamda, Türkiye’yi ileriye taşıyacak olan nitelikli istihdam için en öncelikli adımın eğitimden başlanması gerektiğini ve ekonomi politikalarının da yüksek katma değerli üretimi teşvik eden yapıda düzenlenmesi şeklinde 2 ana başlık etrafında yol alınması gerektiğine inanıyorum. 

Size ait olan “Üretim yoksa kalkınmak hayal olur” sözünüzden hareketle soruyorum… Son yıllarda hızla inkişaf eden Kayseri, Antep gibi bir çok Anadolu kentine baktığımızda, 100 yıl önce iktisat kongresi ile üretim ve kalkınmaya dikkat çeken İzmir’in pek çok konuda geri kaldığı görüyoruz. Bu şehrin ekonomisinin tekrar ayağa kalkması için gerekli inovatif düşünceler neler olmalıdır?

Aslında İzmir geri kalmış gibi bir söylemi çok kabul etmediğimi ifade etmek isterim. Her şehir kendi içinde farklı dinamikleri ile yol almaktadır. İzmir ekonomisi tek bir sektöre bağlı bir şehir değildir. O nedenle de, farklı alanlarda odaklanma ivme alınmasını belki yavaşlatıyor olabilir. Ancak, İzmir tarih boyunca sürdürdüğü Akdeniz’in en önemli ticaret kavşaklarından biri olma misyonunu İzmir’in bugün hala sürdürdüğünü ifade edebiliriz.  

İzmir; 10 Üniversitesi, 5 Teknoloji Geliştirme Bölgesi, 3 Serbest Bölgesi, 17 OSB’si ile iş dünyası için de çok önemli bir çekim merkezidir. 

İzmir’in, doğrudan Yabancı Yatırımlar konusunda dünyanın saygın araştırma kurumları arasında yer alan FDI Intelligence tarafından yayınlanan “Geleceğin Avrupa Şehirleri ve Bölgeleri 2022/23” araştırmasında Yatırım Dostu Olma ve Maliyet Etkinliği kategorilerinde Avrupa’nın ilk 10 büyük şehri ve bölgesi arasında yer almış olması, kentimizin gücünün en somut göstergelerindendir. Özellikle, imalat sanayide yatırım yapan yabancı firmalar açısından ülkemizde ilk sırada yer alması, İzmir’in yabancılar açısından da gözde bir kent olduğuna işaret ediyor. 

Uluslararası ölçekte tanınır pek çok markanın İzmir’de yatırım yapması, ekonomik olduğu kadar itibar açısından da kentimizin katma değerini artırıyor. Verilerle ifade edecek olursak; İzmir, Türkiye milli gelirinin %6,1’ini, ülke imalat sanayisinin %7,4’ünü karşılamaktadır. Sanayide ikinci, imalat sanayinde İstanbul, Bursa ve Kocaeli’nin ardından 4. sıradadır. Yaratılan gayrisafi yurt içi hasılanın üçte biri sanayi tarafından karşılanmaktadır. Ve en önemlisi de İzmir, net ihracatçı bir şehirdir. Yani ülkenin cari açığını kapatmada en fazla katkısı olan şehirlerdendir. 

Gerek, ortağı olduğumuz İZQ Girişimcilik Merkezi ve İnovasyon Merkezi gerekse Urla’da kurulacak olan Bilişim Vadisi, İzmir’in küreel rekabet gücünü artırırken, genç beyinleri İzmir’e çekecek ve inovatif şehir statüsüne İzmir’i taşıyacaktır.

***

Sn. Başkan Ender Yorgancılar bu güzel sohbetin satır aralarında… 

Yeni bir dönemin eşiği olan seçim gününe izafeten…

“Sonuç ne olursa olsun kazanan odamız olacaktır” sözleri ile kurumsallığın önemine büyük bir vurgu yaparken…

“Seçimler her ne kademede olursa olsun demokrasilerin  bayram günleridir, o nedenle seçim günü bir demokrasi şöleni yaşansın istiyoruz.” sözleri ile de seçim gününün bir şölen havasında yaşanmasını temenni ediyordu. 

1 Aralık 1951 yılında 612 üye kaydı ile faaliyetlerine başlamış olan, o zamanki adı ile İzmir Sanayi Odasında… 1953 yılından bu yana… Firmamızın; 602 nolu sicil kaydı ile üyeler arasında yer almasıyla…

Güçlü bir gönül bağı hissettiğim EBSO’ya.. Ve seçimlerde adaylıkları söz konusu olan dost isimlere bir gönül borcu olarak gerçekleştirmeye çalıştığım bu röportaj serisini noktalarken…

Değerli başkanıma; çok teşekkür ediyor, seçim sürecinde kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

Ve…

“Bir demokrasi şöleni” havasında karşılanacak seçim sonuçlarının…

Ülkemizin / şehrimizin ticari ve sanayi hayatına, tüm adaylara ve EBSO ailesine hayırlı, uğurlu olması temenni ediyorum.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Diğer Röportajlar