GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
28 Temmuz 2023 Cuma 11:53

CHP'li Taşkın'dan dikkat çeken tüzük önerileri: Kadın ve gençlik kolları kapatılsın!

CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Taşkın, milletvekilliği görev süresinin iki dönemle sınırlandırılması, ihtiyaç olursa 2+1 olması gerektiğini belirtirken, bu kuralın ilçe, il ve belediye başkanları için de geçerli olması gerektiğini savundu. Taşkın ayrıca, gençlik ve kadın kollarının kaldırılmasından yana görüş bildirdi, “Bu kollar, eşitlik ilkesine aykırı çünkü…” açıklamasında bulundu.

EGEDESONSÖZ – CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Taşkın, kurultay öncesi, bazı değişikliklerin yapılması konusunda önerilerde bulundu. Milletvekilliğinin 2+1 olarak güncellenmesi gerektiğini savunan Taşkın, gençlik ve kadın kollarının da kaldırılmasını önerdi. Milletvekilliğinde zaman sınırlaması getirmenin tam zamanı olduğuna vurgu yapan Taşkın, belediye başkanlarının delege olmasını da doğru bulmadığını sözlerine ekledi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yakın bir zamanda gerçekleştirilecek kurultayı öncesi, tüzükte değişmesi gereken bazı maddelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Milletvekili Taşkın, şu açıklamalarda bulundu:

2+1 KURALI UYGULANIRSA, PARTİDE SİRKÜLASYON OLUR
“Herkes değişimden bahsediyor. Ben de çok kapsamlı bir değişimi tavsiye ediyorum. Eğer kurultaya bu değişim maddelerini genel merkez getirirse, yerel seçimlere çok daha farklı bir enerjiyle gidebiliriz diye düşünüyorum. Mesela o pakette; 2+1 olmalı. Milletvekilleri iki dönemden fazla görev yapmamalı. Bir dönem milletvekilliği yaptıktan sonra ne olur, onun hesabını yapmıyorum. Milletvekilliği aslında normal koşullara iki dönemden fazla yapılmaz. Çünkü milletvekili kendisi de deformasyona uğruyor. İletişim bağları zayıflıyor. İki artı bir niye olabilir? Şundan olabilir. Benim kanaatim bu yönde ve bunu her zaman savundum. Bir kere Grup Başkan vekilliği, belli bir tecrübe isteyen bir yapıdır. Böyle durumlarda, bir dönem daha milletvekili yapılabilir. Çok yetenekli arkadaşları istisnai olarak tutabilirsiniz ancak onun dışındakiler iki dönemle bitmeli. İlçe başkanı, belediye başkanı, milletvekili, iki dönem görev yaptığında, partide sirkülasyon olur. Uzun zamandır bunu savunmamışız. Şimdi bu yönde tüzükte değişiklik yapmanın tam zamanı diye düşünüyorum. Yani şu anda dönem sınırlaması zamanın ruhu var.”



KADIN KOLLARI, İKİNCİLLEŞTİRİLİYOR ÇÜNKÜ…
Milletvekili görev süresinin 2+1 olması yönündeki görüşlerinin dışındaki düşüncelerini de aktaran Yüksel Taşkın, şunları söyledi:

“Benim başka fikirlerim de var. Mesela kadın kolları, gençlik kolları kaldırılsın fikrini taşıyorum, savunuyorum. Kadın kollarının da gençlik kollarının da bu gençlere ve kadınlara faydası olduğunu düşünmüyorum. Kotaya bakışım farklı. Ayrı bir kadın kolları, sosyal demokrat bir partiye uygun değil. Çünkü eşitlik fikrine aykırı. Kompakt mantalize ediyor onları. Bir de ikincilleştiriyor. Gençlik kollarıyla ilgili de aynı şeyi düşünüyorum. Ama alan örgütlenmesi tarzı gençlik kolları olabilir. Şimdi mesela gençlerden sorumlu MYK olsun ama OSB örgütlenmesi ayrı olsun, üniversite örgütlenmesi ayrı olsun. Ondan sonra başka bir şey söyleyeyim. Belediye başkanları delege olamamalı. Benim tüzük önerilerimde bu da var. Aktif üyeliği yapacağız. Ondan sonra şunu da yapmamız lazım. Aynı anda yapılan çok doğru seçim diye bir şey vardı. İki turlu seçimi birer hafta arayla yapmak zorunda değiliz. Aynı anda aynı, oturumda yaptığımız seçimlerde, doğrudan genel başkan seçimini aktif üyelerle yapabiliriz diye bir fikrim var. Ne demek o? Beş aday çıktı diyelim. Bütün üyelerimiz oy kullandı. Beşinci adayın ikinci tercihlerini yukarı doğru yayıyoruz. Tercihli sistem. O eleniyor, yüzde 50’yi aşan genel başkan oluyor. Ama diyeceksin ki niye? Bir hafta sonra ikinci tur yapmıyoruz. Yapmayalım, çünkü arada güç odakları devreye girebilir. Çünkü herkese eşit olmayabilir. Aynı anda vereceğiz oyumuzu. Tercihlerimizi yapacağız.”



YAKINDA DAHA KISA SÜRELİ GENEL BAŞKAN DÖNEMİNE GİRECEĞİZ
Tüzük komisyonu kurulduğunu, Eylül ayına kadar çalışacaklarını, tüzük komisyonuna bu önerilerini ileteceğini belirten Yüksel Taşkın, “Ben sosyal demokratım. Ben üniversiteye ilk girdiğim kurduğumuz yapı, sosyal demokrat üniversiteler platformuydu Boğaziçi Üniversitesi'nde… ÖDP'deyken de ben kendime özgürlükçü sosyal demokrat diyordum” dedi ve ekledi:

“Devrimci olmak daha modaydı çünkü. Hakkımızda rivayet muhtelif ama biz öyle durduk. Şimdi mesela bu partide kurumsallaşmanın olması için genel başkan etrafında değil, kurumlar etrafında bir şekillenme olması lazım. Ben şöyle bir tahminde bulunuyorum: Biz daha kısa süreli genel başkan dönemine gideceğiz bir süre sonra. Bütün sosyal demokrat partiler bir iki dönemlik seçim başarısı endeksli lider arayışına girer. Biz de oraya gireceğiz. Benim bir başka önerim de mesela genel başkan danışmanlığı müessesesinin konu temelini önceden belirlenmesidir. Örneğin 15 ayrı danışman tanımlıyoruz; ekonomi danışmanı, kültür danışmanı vs... Sonra atamalar bu 15 kadroya yapılıyor. Gölge kabine gibi. Ve hiçbir danışman, hiçbir yapı genel merkezde olmuyor. Genel başkan geldiğinde bu yapılar tamamen buradan çıkarılacak. Hiç bir danışman, milletvekili seçimlerine adaysa, altı ay kala kalamayacak. Böylece büyük bir sorun daha çözüyoruz. Danışmanlık kurumunu bu şekilde sınırlandırılabiliriz. Çok sayıda yapı var genel merkezde. Bunları da genel merkezin dışında bir binaya götürmek lazım. Siyasette sorumlu olan seçilmiş organlar olmalı. Mesela ben hep şunu söylüyorum; seçimdeki stratejilerin doğrusu da yanlışı da bizim sorumluluğumuzda diyorum. Genel başkanın sorumluluğunda demiyorum. Peki teori böyle de pratikte öyle mi oluyor? Yani pratikte çok farklı birimler ortaya çıkabiliyor. Ben de diyorum ki yaşadıklarımızdan öğrendiğim bir şey varsa, o zaman tüzük görevlisi olarak getireceğiz. Genel merkezin tenhalaşması lazım. Genel başkan geldi, Ahmet'i atadı, sonra Ayşe'ye atayabilir. Ama konum duracak. Yani o sayı 17’ye çıkar ama 30’a çıkmaz. Bir dizi yapısal önemiyle gidersek kurultaya, o zaman insanlar diyecek ki, bu partide sahici olarak genel başkan dışında bir değişim var. Yani eğer bir adayın etrafında altıncı, yedinci dönemimden sonra sekizinci dönemimi de eda edeyim derseniz olmaz. Güç odaklarını, hesapları nasıl engellersiniz? Sabah akşam ağlayarak mı? Hayır. Dönem koşulu getirirsin biter. Ben genel merkezimizin de aslında bu konuda daha önceleri bu önerileri getirmesini beklerdim. Çünkü delege sisteminde bütün delegeler siyasal elittir ve bir yere gelmeyi bekler. Yani ben bir ayıptan bahsetmiyorum yani fiilen o delegeyse bir yere gelmek istiyor. O zaman o da müesses nizamın bir parçası haline gelebilir. O zaman genel başkanı doğrudan oylayıp seçersek, bunu kırarız.”



DELEGE YAPISINI BELİRLERKEN OY ORANINA VE NÜFUSA BAKALIM
Yüksel Taşkın, tüzük değişikliğiyle ilgili açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“O zaman şu soru geliyor. Parti meclisini ne yapacağız? Doğrudan oyu da aktif üyeler verecek. Mesela tüzükte aktif üyelik sistemini oluşturduk ve aktif üyelerimiz 300 bine düştü! 1 milyon 300 bin üyemiz var, bazı vatandaşlar delege seçimlerine gösterdiği ilgiyi seçim  kampanyasında göstermiyorlar. O zaman aktif üyelik 300 bine düştü diyelim. Doğrudan bir genel başkanı seçtik. Yine başka bir sorundan daha bahsedeyim. Bu sistemde İzmir’e nüfusa oranla delege veriliyor değil mi? Evet 52 delege var. Tamam. Sadece nüfusa şey yaptığında siyasi başarıyı katamıyorsun. Sadece siyasi başarıyı katarsan Diyarbakır gibi yerleri öteleme ihtimalin var. O zaman ben de diyorum ki Diyarbakır ve İzmir'in delege yapısını belirlerken hem oy oranına bakalım hem nüfusa bakalım. Bir matematik formülü koyalım. Şimdi şu anda ne oluyor? Çok az oyu olan iller, nüfusu yüksek olduğu için delege ağırlıklı bir delege koyabiliyorlar. İzmir ve Tekirdağ da diyor ki, benim başarım o zaman gölgeleniyor! Haklılar. O zaman ben de diyorum ki ikisini harmanlayalım. Diyeceksin ki siyasi partilere aykırı. İstenirse aşılıyor. Şimdi demek ki değişimin nasıl olacağı ile ilgili çok sayıda parlak, güzel fikir olabiliyor. İzmir’in 52 delegesi var ama mahalle delegelerinde oy oranlarına ve üye sayısına bakmıyor muyuz? Nüfusunu da dikkate alalım. Çünkü ben Diyarbakır'ın, Mardin’in, Van'ın geri itilmesini de istemem. Bunların hepsi 1 milyonun üstünde nüfusu olan şehirler. Hem benim önerdiğim sistemde onların nüfusu nedeniyle onları da kapsıyoruz fakat oy başarısı yüzünden İzmir biraz daha yukarı çıkıyor.”

ÇALIŞKANSA, BAŞARILIYSA, KARŞI TARAFIN DELEGESİ DE DESTEKLENEBİLMELİ
Yüksel Taşkın, belediye başkanlarının neden delege olmaması gerektiğini şu sözlerle anlattı:

“Belediye başkanları, delege olamamalı, çünkü bir belediye başkanı, sokaktaki bir vatandaşla, partilimizle eşit değil çünkü.  Kamu görevini yerine getiriyor. Bütün partililere hizmet edecek. Delege olmayıversin belediye başkanımız, ne kaybeder! Belediye başkanı olduğu sürece delege olmamasının kanaatindeyim. Bakın son tahlilde bu siyasi kültür meselesi oldu ve insanlar pratik yapa yapa öğreniyor. Bir gün bence bu partide şu oturacak; İnsanlar diyecek ki benim mahallemde Ayşe diye biri var. Çok çalışkan. Diğer gruba yakın ama çalışkan olduğu için ben ona oy vereceğim, kültürü oturacak. Örneğin bu mahalle delegeliği sürecinde İzmir'de pek çok ilçede bu başarılı bir şekilde yürütülüyor. Yani pozitif şeyler de var. Onlardan da bahsetmek gerekiyor. Bence çalışan insanı performansını ödüllendiren bir oy tavrına oturtursak, pek çok şey çözülüyor. Bunun için de siyasi kültürün oturması lazım ama önce kuralı koyacaksın ki siyasi kültür otursun. Kural nedir? Yani belediye başkanlarımız hizmet süresince delege olmasınlar. Partide partililer oy verirken, çok daha rahat hareket etsinler.”

ÜÇ DÖRT TANESİNİ BAŞARSAK BİLE SEÇİMLERE YÜKSEK MOTİVASYONLA GİRERİZ
Önerilerinin birkaç tanesinin bile hayata geçirilmesi durumunda, CHP’nin yerel seçimlere çok farklı bir enerjiyle girebileceğine vurgu yapan Yüksel Taşkın, ayrıca şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bunlar benim önerilerim. Yani bunlar kelam değil. Tartışılabilir ama en azından bunların üç dört tanesini başarırsak, insanlar diyecek ki, benim partim sahiden değişimin önünü açıyor. O zaman yerel seçimlerle ilgili motivasyonları daha farklı olacaktır. Bir de şöyle bir sorumluluğum var benim; bir siyasi tarihçiyim, siyaset bilimciyim. Şimdi, sosyal demokrat partilerin neredeyse tamamı Avrupa'da, doğrudan aktif üyelerle genel başkanları seçerlerken ben çıkıp ‘delege sistemi güzeldir’ dersem, çakal olmuşum demektir. Mesela Marmara Bölgesi İstanbul dahil delegelerini de oradan seçsin. Ege doğrudan seçsin. Sonra bu coğrafi olarak seçilen delegeler, parti meclisine gönderilsin. Mesela bir tüzük kurultayı yaptık. Çok sınırlı değişiklikler oldu. Şimdi mesela tüzükte çok ciddi değişiklikler yapılabilir. Nedir ölçüm? Mevcut güç sahibini dahi, güçten vazgeçirecek kadar özveriye dayanan bir tüzük geçerse insanlar diyecek ki bak bu parti yararınadır; kendi şahsından öte partiyi düşünmüş! Bu şekilde bence biz çok güçlü bir heyecan yaratabiliriz diye düşünüyorum.CHP’ye oy verenlere sorun, altı yedi dönem vekillik yapılmasına mı okey diyorsunuz, dönem şartı uygulanmasına mı, diye. Yüzde 90’ı, dönem şartı der. Kişiler üzerinden kurmamak lazım. Ben kendimi şimdiden iki dönemle sınırladım bile.”