GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
İş Dünyası
30 Ekim 2023 Pazartesi 18:15

Başkan Yorgancılar 'isteksizliği gördüm' dedi: 100'üncü yıla yakışan tablo bu değil!

EBSO Meclisi’nde Cumhuriyet’in 100’üncü yıl kutlamalarını eleştiren Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü kutlamalarına ilişkin isteksizliği görmekten, kutlamaların iptal edilmesinden derin üzüntü duydum. Bir asrı yok saymak; bizi var eden, birleştiren, bizi daha da yüceltecek tüm değerleri, canı uğruna bu toprakları bize vatan yapan atalarımızı yok saymaktır. 100. yılımıza yakışan tablo bu değildir” dedi. Yorgancılar, Kuşak-Yol Projesi (BRI) projesi hakkında İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban’dan destek talebinde de bulundu.

Diren ÇELİK/EGEDESONSÖZ- Ege Bölgesi Sanayi Odası Ekim ayı Meclis toplantısı İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban da katıldı.

Toplantının açılış konuşmalarının ardından Vali Elban kürsüde değerlendirmelerde bulundu. Elban Cumhuriyet’in yüzüncü yılında yeni paradigmaların ortaya konulmasını gerektiğini vurguladı.



PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLMELİ
“Cumhuriyet’in yüzüncü yılını tebrik eden Elban, “Kendi adıma bu onurlu günde cumhuriyetin kurulmasına, ev sahipliği yapan güzel İzmir’de valilik yapan benim için ayrı şans.  Bu toplantı yüzyılın ilk toplantısı bu toplantıda konuşulan her şey de çok önemli olacaktır. İzmir’e geldiğim günden bu yana İzmir bir ticaret sanayi turizm ve tarım şehri olarak raporlandı. Aynı zamanda bir eğitim şehridir. Şehirle ilgili sıfatlar bana göre bilimsel olarak da doğrudur. Bu sıfatların geliştirilmesi gerekiyor. Öncelikle güçlü olduğu bu alanları güçlendirmeli. Sanayi ihracatı ile ciddi katkıları vardır. Artık daha farklı üretim yöntemleri ve alanları dünya ile rakebet edebilir sistemde olmamız gerekiyor. Verimlilik, yeşil dönüşüm hatta endüstri 4.0’ı bitirip 5’e geçmemiz konusunu konuşmamız gerekiyor. İzmir’in sanayi geçmişi 200 yılı geçmiş dünya vizyonu olan bir şehirdir. Dünyada artık insanlar 4.0 modelini konuşmuyorsa bizim de 5.0’ı konuşmamız gerekiyor. Biz günlük politikalarla uğraşıyoruz. Tekstilde Çin ile rekabet etme şansımız yok ancak Çin kapandı diye yerini doldurup pandemi sonrasına da kendimizi hazırlamadık. Kendimizi geliştirme çabamız olmadı. Kiminle hangi alanda rekabet ettiğimizi hesaplamazsak sürekli dalgalanmalar yaşarız. Yeni yüzyılda yeni şeyler konuşmalıyız. Atatürk kurduktan sonra paradigma değişikliğine gidip aynı zamanda yeni teknolojiye gitmiş. Üretim modelinde de değişiklik var. Bizim de acilen bunu  yapmamız gerekiyor. En hazır şehir de İzmir’dir. Az adam çalıştırmalıyız yeni anlayışa gitmezsek mehter yürüyüşü pozisyonunda kalırız. Ben bu potansiyeli gördüğüm için söylüyorum övmek için değil. Kendimizi yenilemezsek muasır medeniyetler seviyesine de yaklaşamayız. Atatürk, silah arkadaşları, gaziler, şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Meclis hayırlı olsun” şeklinde konuştu.

İZMİR’İN KALKINMASINA İVME KATACAK PROJE
Vali Elban’ın ardından EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar konuşmalarını gerçekleştirdi. Yorgancılar,  Vali Elban’dan Kuşak Yol Projesi hakkında destek talebinde bulunarak “Türkiye, 2015 yılında dahil olduğu Bir Kuşak Bir Yol Girişimi (BRI) kapsamında Orta Koridor’da bulunmakta ve projeden beklentisi de fazla idi. Kıymetli Başkanımız, Uğur Yüce’nin uzun zamandır üzerinde çalıştığı Bir Kuşak Bir Yol Girişimi kapsamında; İzmir’in Avrupa ve Kuzey Afrika’ya açılan bir terminal şehir önerisini ben de gönülden destekliyorum. İzmir’in batıya açılan köprü niteliğini taşımasıyla, Çin başta olmak üzere, Asya’dan ve Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) üye ülkelerinden kara ve deniz yoluyla İzmir’e getirilecek tam ve yarı mamullerin bölgede işlenmesi ve Avrupa’ya nihai ürün olarak gönderilmesi için gerekli altyapı büyük oranda İzmir ve bölgesinde bulunmaktadır. Bu bağlamda, mevcut altyapının iyileştirilmesinin yanı sıra vergi avantajları başta olmak üzere yeni devlet destekleri ve teşvik olanaklarının tasarlanması ve işbirliği politikalarının geliştirilmesine ihtiyaç vardır. O nedenle, geçmiş yıllarda, İzmir’in Pire Limanı’na alternatif olarak sunulduğu, ancak ilerleme kaydedilmediği dikkate alınarak; Siyasi iradenin ikna edilmesi, Türkiye’nin, projede daha aktif olması, doğru bir fizibilite ve sonrasında doğru yatırımlar yapılması son derece önem taşımaktadır, diye düşünmekteyim. Sayın Valimizden de, bu hususta desteklerini arz ediyorum. Cuma günü Ulaştırma Bakanı Sayın Abdulkadir Uraloğlu’na takdim ettiğimiz dosyada da bu öneriye yer verdik. İzmir’in kalkınmasına birçok açıdan ivme katacak bu proje dileriz dikkate alınır ve gereği yapılır. Bizler de her türlü desteği vermeye hazırız. Uğur Başkana ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.



ÖNLEMLERİMİ ALMIŞ OLMAYI UMUYORUM
3 yıl önce İzmir’de gerçekleşen depremin yıl dönümü hakkında da düşüncelerini dile getiren Başkan Yorgancılar, “Bugün İzmir’de yaşadığımız acı depremin 3. yılı. Bir daha böyle acıları ne ilimizde, ne de ülkemizde yaşamamayı diliyorum. Deprem değil, bina öldürür gerçeğini unutmadan önlemlerimizi almış olmayı ümit ediyorum” dedi

100’ÜNCÜ YILA YAKIŞAN TABLO BU DEĞİL!
Yorgancılar konuşmalarının devamında Cumhuriyet’in 100’ncü yılına dair değerlendirmelerde bulundu. Yorgancılar, şu ifadelere yer verdi:

Dün büyük bir gururla Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü kutladık. Bizler de kortejde yerimizi aldık. Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, Cumhuriyet Balomuzla coşkulu bir erken kutlama yapmıştık. Katılımınız için tekrar teşekkür ediyorum. Sayın Valimize de bu çok özel gecemizi onurlandırdığı için ayrıca teşekkür ediyorum. Odamız; geçmişten bugüne tüm Başkanları ile her daim Cumhuriyetin tüm değerlerine bağlı, Cumhuriyeti bizlere armağan eden tüm kahramanlarına saygılı, ülkesini çok seven ve bunu da kanunlar çerçevesinde faaliyetleri ile ortaya koyan bir kurumdur. Bundan sonra da, bu değerlere daha güçlü bağlı kalmayı sürdürecektir. Çağdaş, laik, demokratik ve sosyal bir devlet anlayışını benimseyen Cumhuriyetimiz, ilk 100 yılda olduğu gibi, ikinci yüzyılımızda da yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir. Ancak, muasır medeniyetlere ulaşma yolunda; kazanımlarımızı korurken, insani gelişmişlikten ekonomik gelişmişliğe kadar tamamlamamız gereken eksiklerimize de odaklanmak zorundayız. Çünkü, kurucu liderimiz Atatürk’ün rehberliği ve borcumuzu ödeme yükümlülüğümüz bunu gerektirmekte, Cumhuriyet yolunda bizi birleştirmektedir. Ancak, değinmeden de geçemeyeceğim. 85 milyonun belki de birleşmesi gereken nadir günlerden Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü kutlamalarına ilişkin isteksizliği görmekten, kutlamaların iptal edilmesinden derin üzüntü duydum. Bir asrı yok saymak; bizi var eden, birleştiren, bizi daha da yüceltecek tüm değerleri, canı uğruna bu toprakları bize vatan yapan atalarımızı yok saymaktır. 100. yılımıza yakışan tablo bu değildir.

ATATÜRK’ÜN ADINI SÖYLEMEKTEN İMTİNA EDİYORLAR
En çok yakışmayan da, Ulu Önder tarafından kurulan Diyanetin, 29 Ekim’e yer ayrılan Cuma hutbesinde, “milli mücadelede önderlik eden devlet büyüklerimiz” diyerek, Mustafa Kemal Atatürk’ün adını söylemekten imtina etmesidir. Yine de halkımızın Cumhuriyete nasıl sahip çıktığını gördük.

Oysa ki; Atamızın “yeni bir hayatın müjdecisi” diye tanımladığı Cumhuriyet, millet egemenliği, yaşama hakkı, sağlıktan eğitime fırsat eşitliğidir. Kadınların özgür ve mutlu olmalarıdır. Cumhuriyet akıl ve bilimdir, fazilettir. Kadınıyla, erkeğiyle bir meydan okumadır. Cehaletle en büyük savaştır. İmkansız denilen hayallerin gerçekleştiği bir başarı hikayesi, bir dönüm noktasıdır. Yokluktan yaratılan bir mucizedir, umuttur. Sanayiden sanata üretmektir.Cumhuriyet, sosyal, hukuk devleti olmanın temelidir. Nice yiğitlerin uğruna hayatlarını feda ettiği, vatan toprağında, huzurla, barış içinde yaşamaktır. Çünkü, Cumhuriyet demek bizim için Mustafa Kemal Atatürk’tür. En yakınındakiler dahi inanmazken, sadece O inandı ve ilmek ilmek işleyerek hayata geçirdi. O nedenle de, Yaşasın Cumhuriyet diyoruz. Nice yüzyıllara.

FUAR ORGANİZASYONLARINA GİTMEKTE ZORLANIYORUZ
Yorgancılar, vize serbestisi ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunarak TOBB’un Brüksel ziyaretiyle ilgili şunları aktardı:

2 hafta kadar önce TOBB Yönetim Kurulu olarak Brüksel ziyaretimiz oldu. Avrupa Birliği Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sn. Faruk Kaymakçı, Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Sn. Bekir Uysal ve

NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sn. Zeki Levent Gümrükçü ile istişarelerde bulunma fırsatımız oldu. İlber Ortaylı hocamızın da eşlik ettiği toplantıların oldukça verimli geçtiğini söyleyebilirim. Toplantıdan bazı notları paylaşmak istiyorum.Öncelikle, AB, Türkiye’nin öneminin farkında. Gerek Pandemi dönemindeki tedarik imkanı, gerekse Rusya-Ukrayna savaşındaki tahıl koridoru girişimleri, Türkiye’ye karşı oldukça olumlu bir yaklaşıma sebep oldu. Aralık 2023’te yeniden üst düzey diyaloglar başlayacak. İlgili Bakanlarımızın istişareleri olacak. Ümit ediyorum ki, bu görüşmeler olumlu çıktılarla sonuçlanacaktır.

Çünkü, özellikle de biz sanayicilerin ivedilikle çözüm beklediği vize ve Gümrük Birliği’nin güncellemesi konuları masada bekliyor. Vize serbestisi için önkoşulan 72 kriterden resmi olarak 66’sı bizim tarafımızca yerine getirildi. Terörle mücadele, yolsuzlukla mücadele gibi konular kaldı ki, son dönemde bu konularda çok ciddi adımlar atılmaktadır. Ancak, güncel olarak biz sanayiciler ve çalışanlarımız Fuar organizasyonlarına dahi gitmekte zorlanıyoruz. Aylarca bekletildikten sonra 5-10 günlük vize ya veriliyor ya da hiç verilmiyor. Elbette bunun altında yatan çok önemli sebepler var. Bunların başında da yasal olmayan yollardan AB’ye olan geçişlerin artmış olmasıdır. Diğer yandan, vize alıp giden sonra iltica eden, 90 gün sınırını aşarak AB ülkelerinde kaçak yaşamaya devam eden 175 bin kişi, AB siyasetinde artan sağ eğilim ve son olarak da İsrail-Gazze savaşı.

Baktığımızda, gerekçeler sağlam görünse de, iş insanları olarak bizlerin de gerekçemiz sağlam ve iş yapmak istiyoruz. O nedenle, bu süreçte resmi olarak kurulan her diyalog, Dünya Odalar Federasyonu başkanlığı gibi temsiller çok büyük önem taşımaktadır. Dileriz, yakın zamanda olumlu sonuca ulaşırız. Yunanistan’ın kapıda vize uygulamasından bahsediliyor ancak, yeterli değil tabi ki. AB’nin bize bakışı her ne kadar: “too poor, too big, too muslim.” şeklinde olsa da, bu sorunları aşmak için üslup, akıl, ikna ve uygun ortamı sağlamak zorundayız. Çünkü, her iki tarafın da birbirine kapıları tamamen kapama lüksü bulunmamaktadır.

Son 30 yıldır kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına ülkemiz, etrafında 15 savaşla çevrelenmiş durumda. “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” politikasına beş duyusunu kapayanların yaşadığı acılara en yakından tanığız. Ve şimdi de yeniden İsrail Gazze savaşı baş gösterdi.

Ne yazık ki, her savaşta olduğu gibi en büyük acıyı, sivil halk özellikle de kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Ortadoğu bataklığında bitmeyen kan ve gözyaşına nasıl mahkum kalındığı, yaşanan insanlık dramını, hastanelerin, ibadet yerlerinin bombalanmasını tüm dünya izliyor. Oysa ki, Uluslararası Savaş Hukuku'nun temelleri 159 yıl önce atıldı. Cenevre Sözleşmesi ile 'sivillerin her şartta korunması' ilkesi benimsendi. Ancak, her iki taraf da buna uymuyor ve Batı medeniyeti, meşru müdafaanın katliama dönmesine, büyük bir utanca sessiz kalıyor. Çok yazık. İnsanlığın gözü önünde canlı yaşanan bu katliamın bir an önce son bulmasını ümit ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti olarak elbette ki, destek vereceğiz. Ancak, yeni bir göç dalgasını ne ekonomik, ne de sosyal olarak karşılayabilecek durumda olmadığımızın özellikle de altını çizmek isterim.

CİDDİ BİR GÜBRE İHRACAT POTANSİYELİ VAR
Yorgancılar son olarak enerji arz güvenliği ile ilgili de şunları söyledi:

Küresel ticaretin geçiş kanallarına baktığımızda; ateşkesin bir an evvel dinmesinin insani boyutunun yanında neden herkesin yararına olacağını gösteren bir harita. Mısır’ın kontrolündeki Süveyş Kanalı’ndan; Küresel ticaretin yüzde 15’i, Petrolün yüzde 7-10’u, Doğalgazın yüzde 8’i, Küresel konteyner’ın  yüzde 30’u geçiyor. Ortadoğu’dan Avrupa’ya taşınan doğalgazın yüzde 80’i Süveyş Kanalı’ndan geçiyor. 1 günde 4,6 milyon varil petrol, yıllık 1 trilyon dolarlık bir mal geçişi söz konusu.Diğer yandan, Dünyada deniz yoluyla taşınan petrolün üçte birinin geçtiği stratejik bir ana damar olan Hürmüz Boğazı Dünya petrol sevkiyatının yaklaşık %18’ini taşıyor. İran’daki petrol üretiminin yaklaşık yarısı buradan Çin’e taşınıyor. Ve Gazze kontrolündeki 2 doğalgaz rezervi, 1 trilyon feet küp gaz üretecek potansiyelde olup ve Filistinlilerin ihtiyacını gidermenin yanında, satış yapabilecek kapasitededir. 15 yıllık doğal gaz ömrüne sahip olduğu tahmin edilmektedir.Ve bununla birlikte hem Ortadoğu hem de kuzey Afrika ülkelerinin ciddi bir gübre ihracat potansiyeli var. Savaş halinde olan ve ambargo yiyen Rusya ise ilk sırada. Yaklaşık toplam ihracatın yüzde 15’i Rusya, yüzde 8,5’u yine ambargo yiyen Çin tarafından yapılırken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin toplam payı ise yüzde 26 civarında. Bu da gıda arz güvenliğini riske atacak bir orandır.