GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
15 Aralık 2021 Çarşamba 08:25

'Ok yaydan çıktı' dedi... 'Ya baronların sözü geçecek ya da...'

MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu TBMM’de yaptığı konuşmada ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunların birliktelikle aşılacağını söyledi. Osmanağaoğlu, “Ya küresel tefecilerin, para baronlarının, finans simsarlarının sözü geçecek ve içeriden dışarıya kaynak transferi yoğunlaşacak ya da böyle gelse de bu şekilde gitmeyecektir” dedi.

EGEDESONSÖZ- TMMM Bütçe görüşmelerinde konuşma yapan MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu ekonomik ve siyasi konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Osmanağaoğlu yaptığı açıklamada döviz artışının dış müdahale kaynaklı olduğunu  ifade ederken stokçuluk yapanlara karşı yaptırımların arttırılması gerektiğini vurguladı.

Osmanağaoğlu’nun açıklamaları şöyle:
“Şüphesiz, geride bıraktığımız 2020 ve 2021 yılları tüm dünyayı kasıp kavuran -yeryüzünde sayısı 5,5 milyona yaklaşan can kaybına- ülkemizde de 80 bine yakın vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olan salgının ortaya çıkardığı sorunlarla mücadeleyle  geçmiştir. Sosyal hayatı derinden etkileyen, küresel siyasette kalıcı etkiler bırakan, ekonomik dengeleri sarsan bu süreçten tüm ülkelerin olduğu gibi ülkemizin de etkilendiği muhakkaktır. Bu süreçte devletimizin aldığı önlemlerle koordinasyon içinde birçok ülkeye göre bir adım önde sürdürülen- salgınla mücadelede ortaya çıkan telafisi imkânsız zararlar olmasının önüne geçilmiştir. Dünyanın dört bir yanında meydana gelen hadiselere bakıldığında, devletimizin aldığı önlemlerin ve ülkemizin dinamiklerini etkin şekilde kullanılmasının sonuçları daha iyi görülecektir. Dünyanın kabul ettiği, sağlıkta Türk modeli, ekonomik istikrar kalkanı, ihtiyaç sahibi olan ailelere yönelik gerçekleştirilen ve tüm dünyaya örnek olacak şekilde hayata geçirilen ayni ve nakdî yardımlar, vergi ertelemeleri ve vergi teşvikleriyle sektörlerin bu süreci en az zararla atlatmasının sağlanması, bazı mal ve hizmetlerde KDV ve iş yeri kira, stopaj oranında indirimlere gidilmesi, esnaf destek ve işe devam finansmanlarının sağlanmasıyla vatandaşlarımızın bu süreçte işsiz kalmasının önüne geçilmesi, güne ve şartlara göre ortaya çıkan sorunlarla mücadelede, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kazandırdığı dinamizm en iyi şekilde kullanılarak vatandaşımızın yükünün hafifletildiği muhakkaktır. Ayrıca 2021 yılı verileri bizlere gösteriyor ki 2022 yılı ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerine daha da yakınlaşacağımız, uluslararası ekonomik dalgalanmaların ortaya çıkardığı olumsuzluklarla mücadelede daha çok mesafe katedeceğimiz, en önemlisi de enflasyon kaynaklı sorunların kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması için çok daha verimli bir döneme gireceğimiz bir yıl olacaktır. Birçok ülke 2022 yılını dengeleme yılı olarak görürken, Türkiye’nin 2022 yılını toparlanma ve yeniden inşa yılı olarak görmesi bunun en önemli göstergelerindendir. Uluslararası kuruluşların raporlarına bakıldığında, 2022 yılının ülkemiz için çok daha iyi geçeceğini işaret etmektedir.

Son yıllarda coğrafyamızda meydana gelen baş döndürücü gelişmelere rağmen, ülkemiz bölgesinde istikrarını koruyan ve güvenli ülke olarak kendini gösteren bir pozisyondadır. Şüphesiz bunda en büyük katkı hazırlanan stratejik planlar ve bu planlara ısrarla riayet edilmesidir. Küresel çapta yaşanan salgınla birlikte ortaya çıkan sosyal, kültürel, ekonomik, hatta siyasi değişiklikler işlerin planlandığı gibi gitmesini engellemiş olsa da nihai hedeflere ulaşılması için gereken motivasyonumuz hiçbir zaman kaybedilmemiştir. Terör başta olmak üzere ülkemizin bekasını ilgilendiren konularda asla geri adım atılmamış, asla taviz verilmemiştir. Türkiye, çok yönlü, çok cepheli mücadelesinde, her durumda edilgen değil, etken ülke pozisyonunu korumuştur. Bu sebeple milletimizin, cumhuriyetimizin 100’üncü yılına koşar adım yaklaştığı şu günlerde stratejik planlardan ödün vermeden atılacak adımlar 2023 hedeflerine ulaşılması için lazım gelen inancı da diri tutacaktır. Bu bağlamda, cari açığın temel nedeni olan dış ticaret açığının düşürülmesi, dış finansman ihtiyacının azaltılması ve sürdürülebilir yüksek büyümenin sağlanması açısından da önemli olduğunu, ihracatta sektörel ve mal gruplarının çeşitliliğinin sağlanması, katma değeri yüksek malların üretimine ve pazarlanmasına ağırlık verilmesi, uluslararası markalaşmaya gidilmesi, damping ve sübvansiyonlara karşı Türk markalarını ve üreticilerimizi koruyucu önlemlerinin arttırılmasının kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk faaliyetleriyle mücadele için atılan adımların başarıya ulaşabilmesi için hızlı bir şekilde kapsamlı ve etkin denetim sisteminin kurulması gerektiğini, esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik gerçekleştirilen desteklerinin arttırılması, esnaf vatandaşlarımızın istihdam imkânını arttıracak kredi, vergi, prim gibi teşviklerin verilmesi gerektiğini hatırlatmakta fayda görüyorum. Atılacak bu adımlar ve artırılacak önlemlerin ekonomiye katkısı tartışmasız büyük olacak, yeni girişimcileri teşvik edecek, yeni istihdam alanlarını da beraberinde getirecektir. Geleneksel sektörlerde yerli üreticinin rekabet gücünü artıracak adımlara hız verilmeli, jeopolitik konumunun getirileri en iyi şekilde kullanılmalı, kaçakçılıkla mücadeleden taviz verilmeden yerli üreticilerin ve esnafımızın korunmasına yönelik stratejilere de ağırlık verilmelidir. Şimdiye kadar atılan adımlar, uygulanan programlar, uygulamada gösterilen usul ve yöntemler bu beklentilerin de karşılanabileceğinin en büyük göstergesidir.

Diğer yandan, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen referandumda milletimizin net iradesiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkülerin daha ulaşılabilir olduğu, sorunlarla mücadelede daha işlevsel çözüm mekanizmalarının devreye girdiği, ortaya konan stratejilerin uygulanabilirliğinin daha mümkün olduğu su götürmez bir gerçektir. Önümüzdeki zaman diliminde, kamudaki stratejik yönetim sürecinin sahadaki talepleri de kapsayarak daha bütüncül bir şekilde değerlendirilmesi büyük önem arz etmektedir, bunun ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle mümkün olduğu ve olacağı da ortadadır.

Hiç şüphe yok ki 2023 yılındaki en önemli husus, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınma sürecinin hızlandırılması, dengeli ve sürdürülebilir kılınmasıdır. Bunun için gerekli olan ise evvela millî hissiyatın rehberlik ettiği politikaların, yine, millî hissiyatla sahiplenilmesidir.

Siyaset üstü bir hissiyatı tartışmanın millî karakterimize de yüklediği büyük bir sorumluluk olduğu da muhakkaktır. Yeniliğe açık olmak, gelişim için aralıksız çaba sarf etmek ülkemizin bekası ve milletimizin varlığı için olmazsa olmaz hadiseleridir. Biliyoruz ki milletimizin ve devletimizin önüne çıkarılan her engel, yeni bir çağa yürümek için çağına direnmenin karşılığıdır. Ekonomide yaşanan dış kaynaklı dalgalanmaların küçük siyasi çıkarlar elde etmek isteyenler tarafından malzeme olarak kullanılması, birtakım proaktif olaylara zemin hazırlamak için istismar edilmesi, masa başında üretilen ve hiçbir dayanağı olmayan kabus senaryolarının dolaşıma sokulması, bazı siyasilerin bu süreçte maddi ve psikolojik dayatmalarla kendilerine yeni bir taban oluşturma gayreti taşıması; hatta küresel siyasetin etkin aktörleri tarafından Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silah olarak doğrultulan bazı araçları, iç siyasetin etkisiz elemanlarını da kullanmaya heves etmesi üzücü ama gerçek hadiseler olarak karşımızda durmaktadır.

Biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti önüne çıkan bentleri teker teker aşacak kudrete, kaynağa, akla ve zenginliğe sahiptir. Muazzam insan kaynağımızla, millî şuura sahip, irfan sahibi olan büyük Türk milletiyle yarınlara ilişkin iddialarımıza Allah'ın izniyle tüm tehditleri bertaraf edebilecek kudretimiz vardır. Türkiye, bugün, sadece kendi coğrafyasında değil, küresel çapta bir oyun kurucu ve caydırıcı güçtür. Bu gücümüzü sadece muhafaza etmekle kalmayacak, daha da pekiştirecek, daha da büyüteceğiz. İnanıyoruz ki Türk milletinin tomurcuklanan hayallerinin gerçekleşmesinin önünde hiçbir engel duramayacaktır. Milletimiz, her durumda muhafaza ettiği feraseti ve vakur duruşuyla Türkiye ve Türk düşmanlarına gerekli cevabı verecektir. Bu vesileyle, Türk Devletleri Teşkilatının hedeflerini oluşturan ve kabul edilen Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi'ni ve bu irade beyanını oldukça önemli bulduğumuzu da ifade etmek isterim. Ayrıca, eylül ayında 10’uncusu düzenlenen Türk Konseyi Ekonomi Bakanları Toplantılarına ilham kaynağı olan vizyonun, Türk milletinin ekonomik bağımsızlığının da temellerini oluşturduğuna inanıyor, bu bağlamdaki çabaları destekliyoruz. Türk devletlerinin birbirini tamamlayan iktisadi bir yapıya sahip olması, mevcut olan potansiyelinin ortaya çıkarılmasının sağlanması ve bu minvalde hızlı adımlar atılarak katma değer elde edilmesi oldukça önemlidir. Önümüzdeki yıllarda, hatta aylarda Zengezur Koridoru’nun Türk dünyasına açılan en önemli kapılardan biri hâline gelecek olması heyecan vericidir. Şimdiye kadar Türk dünyasıyla kurulmaya çalışılan birliğe yönelik atılan adımlar elbette önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki bundan sonra Türkiye'yle Türk devletleri arasında ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda atılacak her adım çok daha anlamlı ve önemlidir. Liderimiz, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin ifade ettikleri gibi “Ekonomi, sadece ekonomi olmaktan çıkmış, pek çok değişkenin tesiri altına girmiş, şayet kontrol sizde değilse baskı aracına dönüşmesi de kaçınılmaz hâle gelmiştir.” Türk tarihi, bir eşiktedir; ya küresel tefecilerin, para baronlarının, finans simsarlarının sözü geçecek ve içeriden dışarıya kaynak transferi yoğunlaşacak ya da böyle gelse de bu şekilde gitmeyecektir. Yayından çıkan ok Allah'ın izniyle hedefine ulaşacak, Türkiye'yi hiç kimse tutamayacaktır. Biz, bu oyunu bozarız”