GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
1 Şubat 2019 Cuma

Vermeyince mabud, neylesin Mahmut?

AK Parti, tam 18 yıldır…

İzmir’de “birinci parti” olmak istiyor…

Bu kimilerine göre “şiddetli” bir arzudur…

Ama…

Bir türlü “tezahür” etmiyor / edemiyor…

İlk kez iktidar partisinin İzmir adayı Zeybekci…

Kendine göre “yumuşak iniş” yaparak…

Bu gidişatı değiştirmek istiyor…

Kolay mı?

Çok kolay olduğunu sanmıyorum…

Çünkü…

AK Parti 18 yıldır bu kadim kentte girdiği hiçbir seçimi kazanamadı…

Çeşitli sebepleri var…

Mesela…

İzmir’in suyu arsenikli diye salladılar; tutmadı…

Eli yüzü pasaklı, sümüklü çocuk dediler; tutmadı…

Körfezi kastederek kokuyor dediler; tutmadı…

Bi’ara “Gavur İzmir” lafları döndü; o yine hiç tutmadı…

Bunların hepsi oldu, yaşandı, tarihe geçti…

Gelgelelim…

İktidar Partisi, bi’kere olsun…

Kendine dönüp “harbiden” şunu sormadı…

“Biz neden İzmir’i kazanamıyoruz?”

Kimbilir…

Belki de sormaya cesaret edemedi:

18 yıldır her defasında aynı mazaret:

“Kendimizi İzmir’e anlatamadık…”

Ne münasebet!

İzmirli zeka yoksunu mu?

Lastik gibi uzatmaya gerek yok; tek cevabı var bu sorunun:

“Mahallenin güzel kızının içi almıyor…”

Aslında “o cümlenin sahibi” de bunu iyi biliyor!

Rakı, makı muhabbeti “aksesuar”dan başka bi’şi değil…

Siyaseten “son nokta atışı” Tunç Soyer’in babası ile ilgili…

O hepsinden vahim…

Ki, anlıyorlar ama…

Yine de “kaşımaya” devam ediyorlar…

Yazık…

***

AK Parti kurulduğunda dünyaya gelen İzmirli bir bebek…

Şu sıralarda oy kullanacak…

Neyle büyüdü bu çocuklar?

Yukarda saydığımız “ibretlik” olumsuz örneklerle…

Yakışıksız “yakıştırmalar”ın farkında o delikanlılar…

Kendisinin yanağından “kerhen” kesme alındığını biliyor ve…

Susuyor!

***

Bakın…

2002’den beri yapılan üç yerel seçim sonuçlarına göre…

İzmir’de CHP ile AK Parti arasındaki oy farkı…

Ortalama %18…

Yine…

2002’den bu yana yapılan tüm genel seçimlerde…

İzmir’de CHP ile AK Parti arasındaki oy farkı…

Ortalama %14’ün üstünde…

Şimdi gözler 50 küsur gün sonraki 31 Mart’ta…

Değişir mi, AK Parti lehine?

Valla, “İttifaklar Dönemi” yaşıyoruz…

Kim, kimin “cebindeki oy”a talip; onu bile karıştırmaya başladık…

***

En iyi doktorlar bilir ama…

Halk arasında da yaygındır!

Bir olayı “kaşımak” yaranın iyileşmesini geciktirdiği gibi…

En büyük zararı “kaşıyana” verir!

Eğer İzmir bir “hazine” ise…

Ve de…

“Arsenikli suyu inadına sek içerim” diyen “Sümüklü çocuk”tan…

“Mahallenin en güzel kızı”na terfi ettiyse(!)

Hiç olmazsa….

Şu sıralarda…

Sıfır faydası olmayan “ecdat genleri” üstünden…

Seçim ganimeti toplamaya çalışmanın…

“Cumhur İttifakı”na hiç bir faydası olmaz…

Daha kötüsü…

Maazallah sandıkta “bumerang” haline dönüşür!

***

Bitiriyoruz!

Neyle?

AK Parti’nin neden İzmir’i alamıyor sorusuna…

Belki de çok sıcak yaklaşan…

Bir hikaye ile…

***

Rivayet bu ya…

Sultan Mahmut’a, kısmeti bağlı bir adamdan söz etmişler…

Sultan da acımış, bir tepsi baklava yaptırmış ve…

Her baklavanın altına birer altın koydurup, kısmetsiz adama yollatmış…

O kısmetsiz tepsiyi almış evine giderken bir tanıdığına rastlamış…

Hayırsever tanıdık acımış, “Senin, baklavadan çok paraya ihtiyacın var… Al şu iki altını, sat tepsiyi bana” demiş… Teklif, kısmetsiz kahramanımızın işine gelmiş; tepsiyi okutmuş…

Sultan Mahmut olayı öğrenince…

Bi’kez daha kısmetsiz adama şans vermiş…

Kısmetsiz’i beylik arazilerden birine getirmelerini emretmiş…

Adam korkudan tir tir titrerken…

O’na bir kasnak vermiş ve şöyle demiş:

“Bu kasnağı atabildiğin kadar uzağa atacaksın… En son durduğu yere kadar olan arazi senin olacak…”

Kısmetsiz, kasnağı savurmuş ama…

Kasnak havada bir yay çizip gelmiş ayaklarının dibinde durmuş…

Sultan Mahmut dayanamamış…

Son bi’şans için…

Adamı almış, hazine dairesine götürmüş…

Eline bir kürek verip, “Daldır, ne gelirse senindir” demiş…

Kısmetsiz, heyecandan küreği ters daldırmış ve…

Gele gele bir metelik gelmiş…

İşte o zaman…

Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş:

“Vermeyince mabud (Allah), neylesin Sultan Mahmut?”

Nokta!

Sonsöz: “Susarak unutmayı, yaşayarak alışmayı, güvenerek aldanmayı, severek kaybetmeyi öğrenmiş biri için; yalnızlık dert değil, sadece zevktir! / Hz. Mevlana…”