GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
31 Ocak 2019 Perşembe

Aşkın kanununu yazsam yeniden!

Öfff, gına geldi siyaset yazmaktan…

Bugün “siyaseti es geçmeden” aşk’a tutunalım birlikte…

Mevlana’ya sormuşlar:

“Aşk nedir?”

Kısa yoldan gitmiş Hazret:

“Ben ol da bil…”

***

AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Adayı Nihat Zeybekci’nin…

Çok mutlu bir evliliği var…

Eşinden söz ederken, ses tonu bile değişiyor…

Yanılmıyorsam, 30 yılı devirdiler ya da devirmek üzereler…

Astrolojiye merakı olanlar bilir…

Hani “Oğlak Erkeği”ni tarif ederken…

“Ketum ve ciddidirler ama yumuşacık kalpleri vardır…” filan derler ya…

Aynen öyle…

Aralarında bir “telepati” olduğunu keşfettim…

İzmir için…

Daha başkan adaylığı açıklanmadan…

İzmir için…

“Mahallenin en güzel kızını kim istemez?” diyen eski Bakan…

Hayat arkadaşı Ayşen Zeybekci için diyor ki:

“Biz birbirimizi yeniden inşa ettik, birbirimizi yeni birer insan haline getirdik... Beraber bir hafta, on gün geçirdiğimizde o gün aklımdan geçen yiyecekleri akşam sofrada görürüm... Üstelik bu konuyu hiç konuşmamış oluruz... O kadar aklımı, ruhumu okur yani...”

***

Bu da gösteriyor ki…

Aşk’a, sevgiye tutunan bir yapısı var, Nihat Zeybekci’nin…

(İzmir için ne demişti Nihat Zeybekci, Yunus’tan yaptığı alıntı ile: “Ben gelmedim kavga için / Benim işim sevgi için / Dostun evi gönüllerdedir / Ben gönüller yapmaya geldim…” Allah şahit, benim de bunun dışında hiçbir şey umurumda değil…”)

Bi’yerlerde okumuştum; şimdi çıkaramıyorum…

Diyor ki, felsefe yapan bir yazar:

“Aşk dünyada ender insanların yakaladığı bir olgudur… Aşk mutlak zahir (görünür) olmanın tadını çıkartır…”

Evlenmelerin azaldığı…

Boşanmaların çoğaldığı…

Hele hele Türkiye’de “boşanma rekoru”nun kırıldığı İzmir’e…

Örnek olsun bu sözler…

***

Yoksul bir aileden gelen, parasız yatılı okuyan…

Para kazanmayı “salyangoz satarak” öğrenen…

Aslında iyi bir “tütüncü” olmayı hayal eden…

“Annemin kokusunu hala rüyalarımda duyuyorum” diyen…

"Eşimin yemeklerinde annemin elinin tadı var…" diyebilen…

Dört evladından söz ederken…

“Her çiçekten var bizde…” sözünü hep tekrarlayan…

“Çocukları eşim büyüttü, işe baktı, aynı zamanda bize de baktı…” sözleriyle hayat arkadaşının hakkını teslim eden…

Ayşen Hanım’ın ifadesiyle…

“Yemekte bamya olduğu zaman kendinden geçen…”

Nihat Zeybekci nasıl bir “aşk” adamı?

Galiba…

En doğru tanım şu:

“Aşk, bir çok kişi tarafından yaşanan ama çok az kişi tarafından keyifle sürdürülebilinen bir duygu…”

Nihat Zeybekci, işte böyle biri…

Bu şu demek…

“Aşk tecezzi kabul etmez… Yani bölünemez ve parçalanamaz…”

Görüşünü kabul edenler safında…

Hani, kız arkadaşının elinden tutup Kültürpark’ta…

Sözüm ona hazan yapraklarının düşüşünü seyretme bahanesiyle…

Masum bir öpücük(!) peşindeki…

İzmir’in delikanlısı der ya:

“Aşk’ta Sen+Ben=Sen…”

Palavranın Allahı…

Doğrusu şu:

“Aşk’ta Sen+Ben=Biz…”

Bu sözüm yeni yetmelere ve “Sakın inanmayın kızlar” niyetine!

***

Yeri gelmişken “es geçemeyiz” doğrusu…

Oğlak Burcu erkekleri…

Sakin ve sadedir…

Bazı kişilere renkli gelmeyebilirler ama…

Aile kavramları çok önemlidir, klasik anlayışları vardır…

Seçtikleri eş toplumsal ve geleneksel kurallara uygundur…

İyi bir babadırlar amma velakin…

Soğuk bir yaklaşım tarzları olduğu için…

Çocukları ile aralarında daima belli bir mesafe vardır…

Tipik, Nihat Zeybekci

***

Bitiriyoruz…

Samimiyet, “aşk”ın öbür adıdır…

Biri olmazsa, öbürü de olmaz!

Nitekim, Allah’ı var…

Nihat Zeybekci

Aşk’a inanan “samimi” kimlik sergiliyor İzmir’e geldiğinden beri…

Mesela…

2 Aralık’ta şöyle demişti gazetecilere:

“Bugün İzmir ile ilgili şunları duymuyor değilim: (Rakımıza dokunma…) Eyvallah… Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum… AK Parti’deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoş görü alanına sahiptir... Türkiye’nin bir özeti gibidir AK Parti... Demek ki biz anlatamamışız…”

İzmirli olarak etkilenmedim, dersem yalan olur…

Nitekim…

Bi’de baktım…

Ertesi gün “Yeni Akit”te bi’köşe yazısı…

Arkadaş, döşenmiş…

“Değmez Nihat Bey, bir seçime değmez!” başlığının altına…

Diyor ki, AK Parti’nin “Koca Başkan” adayına:

“İzmir’de başkanlık kazanacağız” diye…

“Rakımıza dokunma, eyvallah” demenin de alemi olmasa gerek..

Ne demek, rakıma dokunma?

Ne demek, “rakıma dokunma talebine ‘eyvallah’ diye karşılık vermek.” “İçkisini içen, aynı zamanda namazını kılan, aynı zamanda orucunu tutan” söylemini, Nihat beyin de kabullenemeyeceğini tahmin ediyorum…

***

Her kalemşor kendi yazısından sorumludur…

Beni zerre kadar ilgilendirmez…

Ancaaaak…

Yüreğinin İzmir aşkı ve sevdası ile çarptığını söyleyen…

Nihat Zeybekci’nin…

Kendisini İzmir söylemleri / güzellemeleri konusunda…

“Samimiyet Kantarı”na davet edenlere de…

Bir çift sözü olması gerekir!

Bunu yapmaz ise…

Vallahi de billahi de…

Ve dahi “aşk olsun”

Tırnağımın ucu kadar “aynı fikirde” olmasam da…

Oscar Wilde’ın, “Aşk, karşılıklı bir yanlış anlamadır…” sözüne…

Bu yaştan sonra!

İnanmak zorunda kalacağım!

Nokta!

Sonsöz: “Her şey, neye layıksa ona dönüşür… / Hz. Mevlana…”