GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
12 Haziran 2018 Salı

Umut’un ruhu nasıl huzur bulacak?

Altı yaşındaki Umut…

Altı yıl önce… (Ağustos 2012…)

İzmir Karabağlar’da, evinin karşısındaki parkta oynarken…

“Küüüt…” diye yere düştü…

Salıncaktan düştü sandılar, apar topar hastaneye yetiştirdiler…

Oysa, kuzucuk Umut’un…

Beline kör bir kurşun saplanmıştı…

Kurtaramadılar…

Umut Ceylan, ailesinin göz bebeğiydi…

Yaşasaydı…

Şimdi, ortaokulda karne almış olacaktı…

Ceylan Ailesi yıkıldı…

***

O tarihte…

İzmir Emniyeti’nin usta dedektifleri yemin ettiler…

Kör kurşunu atanı bulmak için…

Yeminlerini de tuttular…

Umut’u altı yaşında kara toprağa sokan…

Kurşunun çıktığı tabancayı buldular…

Hatta tabancanın sahibini de buldular…

Nerede biliyor musunuz?

Cezaevinde!

Çünkü…

Umut’un vurulmasından 50 gün sonra…

Karşıyaka’da karıştığı bir “yaralama” suçundan…

Zavallı Umut’un hayatını söndüren…

O “el yapımı” tabancanın sahibi…

Hapse girmişti, cezasını çekiyordu…

Tamam, suçlu bulunmuştu…

Dönemin vali Cahit Kıraç, İzmir Polisi’ni kutladı:

“Biz çocuklarımıza, İzmir halkına hizmeti şiar edinmiş polisimizi tebrik ediyorum… Herkes emin olsun; İzmirimiz 24 saat huzur şehri olmaya devam edecek… İzmir'i olduğu gibi tüm Türkiye'yi üzen bu hunhar cinayetin faili meçhulü aydınlatılmıştır…”

Milletçe her şeye sevinme özelliğimiz vardır ya…

Bi’rahatladık, bi’rahatladık ki, sormayın…

Biz Vali Bey’i…

Vali Bey de, Emniyet’i alkışladı…

***

Çok geçmeden…

Tabancanın sahibinin cezaevinden feryadı yükseldi:

“Ben yapmadım…”

Bunun üzerine…

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı devreye girdi…

Cezaevindeki cinayet zanlısının…

Telefon görüşmelerinin kaydını masaya koyuverdi…

Ne ilginçtir ki…

Zanlının cep telefonunun…

Olay günü…

Umut’un vurulduğu dakikalarda…

Sadece Karşıyaka’da sinyal verdiği ortaya çıktı…

Tabanca sahibi zanlının…

Uçarak bile olsa…

Karşıyaka’dan Karabağlar’a gitmesi imkansızdı…

Tahmin ettiğiniz gibi…

Polisin kapattığı dosya yeniden açıldı…

Hal böyle olunca…

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da devreye girdi…

“Şikayetçiyiz, davaya katılıyoruz ve sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz" dedi…

Al sana ortaya bi’karışık!

***

Dava iki yıl devam etti…

O süre içinde Umut’un katil zanlısı…

“Yaralama suçu”ndan tahliye edildi…

Dört yıl önceki son duruşmada ise…

Aynı cinayet zanlısı…

İzmir Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından…

Umut Ceylan’ın katili olarak…

Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına mahkum oldu…

Ardından cezası…

Olası kasıt nedeniyle ömür boyu hapse indirildi…

Sanığın avukatı Yargıtay’a başvurdu…

Yargıtay Birinci Ceza Dairesi kararı bozdu…

Bu sefer dava…

İzmir Beşinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde…

Yeniden görülmeye başlandı…

Duruşmanın yeni savcısı…

Bu kez…

Sanığın Umut Ceylan'ı öldürdüğüne ilişkin…

“Kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığını”

Belirterek, beraatine karar verilmesini talep etti…

***

Sonuç…

Mahkeme heyeti…

Umut Ceylan’ı öldürdüğü iddia edilen sanığın…

Bakın burası önemli…

“Kasten öldürme” suçunu işlediğinin sabit görülmemesi…

Ve eldeki delillerin yetersizliğinden dolayı…

Beraatine ve sanığın silahı satın aldığı iki kişi hakkında…

Suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi…

***

Peki; adalet şimdi yüzde 100 tecelli etti mi?

Bu soruya…

Bu acı hikayenin parçası olan herkes…

Farklı cevaplar verebilir…

Ancak…

Altı yıl bu!

Altı yılda gelinen nokta…

…Ve dahi…

Adalet ararken alınan yolun uzunluğu…

Şaşırtıcıdır… Acıdır… Hüsrandır…

Bir katil zanlısı…

Önce ömür boyu hapse çarptırıldı…

Ardından…

“Yav, bu işte bi’hata var…” denilerek beraatine karar verildi…

Hepimizin Adalet’e ihtiyacı var…

Peki…

Böyle yürüyen bir Adalet’e mi?

Çoktaaaan toprak olan Umut’un…

Annesine ve babasına bi’sorun bakalım…

Ruhları huzurlu mu?

Sonsöz: “Adalet mülkün (Devlet’in) temelidir… Adalet olmazsa, Ceylan Ailesi’ndeki gibi canımız hep acır…”