Mayıs’ın ilk günleriydi…
Baktı AK Partili Tatlıses top çeviriyor…
Hatta laf çarpıyor…
“Kocaoğlu kaç senedir burada? 15 senede insan çocuğunu nişanlıyor, askere gönderiyor, evlendiriyor... O sünnet bile etmedi… Adam muhterem bir adam ama iş yapmıyor…”
Gıkını bile çıkarmadı…
Sineye çekti…
***
10 gün sonra Ankara’ya gitti…
Dediler ki, “Vekil listelerini dizayn edecek…”
O da dedi ki:
“İsim talebim olmadı… Sadece partiye emeği geçen arkadaşların özgeçmişlerine bakın… Örgütten birilerini değerlendirirseniz memnun kalırız dedim…”
İstediği oldu mu?
Hayır!
***
O da ne yaptı?
Baktı seçime bir ay kalmış…
Sahada öyle yoğun bir “sandık heyecanı” yok…
Atatürk’ün, İtalyanlara ayar çekerken söylediği…
“Bana çizmelerimi giydirtmesinler…”
Sözünü hatırlatırcasına, çizmeleri giydi; sahaya indi…
Önce Küçük Menderes’teki altı ilçeye…
Bayındır, Ödemiş, Beydağ, Kiraz, Tire ve Torbalı’ya çıkarma yaptı…
Ne dedi?
“Bu kez iktidara, elimizi uzatıp alabilecek kadar yakınız…”
CHP’nin İzmirli vekillerine ve vekil adaylarına…
Destek oldu, heyecanı tavan yaptırdı…
***
Ateş harlamıştı…
Taktik değiştirdi…
AK Parti’nin İzmirli kurmaylarına ve vekillerine seslendi…
Tramvay’dan girdi, AK Partili bazı belediye başkanlarından çıktı…
Kırsal Kalkınma’dan başladı, Kentsel Dönüşüm’le devam etti…
En çok da…
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun…
Eleştirilerine karşılık verdi…
“Bizim yalancı olup olmadığımızı herkes bilir” dedi…
Sonra…
Ne yaptı?
AK Parti’ye mesaj yolladı:
“Bizim üzerimizden siyaseti götürmeye çalışıyorlar... Bizi ne kadar eleştirirlerse o kadar oy devşirebileceklerini sanıyorlar…”
Hassas soru gelince…
Rotayı değiştirdi; gülümsetti:
“İki dönem daha buradayız… Kızdım, gitmiyorum!”
***
Seçim heyecanın artmadığını…
Ya da “yeterli olmadığını” gördü…
Bu kez,
Dikili, Bergama, Kınık, Aliağa ve Foça’ya çıkarma yaptı…
Konuşurken yakasında CHP rozeti yoktu ama…
24 Haziran’ın sonucunu bile ilan etti:
“İki seçimi de kazanacağız…”
Ardından…
Kendi icadı “üçlü formül”ü anlattı:
“Oyunuzu mutlaka kullanın, katılımı arttırın ve sandıklara sahip çıkın…”
Ve finalde…
Hassas bir şekilde son noktayı koydu:
“Bu memlekette adam olmaya ihtiyaç var… Mevkii, makam, para, pul, bunların hepsi geçici… Önce adam olmamız lazım…”
***
Biliyorum ve eminim…
Her siyasi partinin vekil adayı veya listede yer alan mevcut vekili…
Canla başla çalışıyor…
Sırtından ter damlayanlara tanığım…
Vatandaşa gidiyor, kahvelerde sohbete ortak oluyor… Vekil olursa yapacaklarını anlatıyor…
Sıkıntı yok!
Yine de…
Her şeye rağmen bir “durgunluk” görüyor ki…
Bu yazının esas oğlanı…
İzmir’in 15 yıllık Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu…
Geçmişteki genel seçimlerde hiç yapmadığı kadar…
Hem de acayip bir şekilde…
Havayı ısıtmaya çalışıyor…
Üstelik kendisini birinci derecede ilgilendiren…
“Yerel Seçim” arefesinde değil de…
“Erken Genel Seçim”e günler kala…
Bu biraz düşündürücü değil mi?
Sonsöz: “Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez… / Mevlana…"